Bölüm 3

208 20 21
                                    

"Riki konuşmamız gerekiyor biraz vaktin var mı?"

"Tabii ne konuda?"

Başını telefonundan kaldırıp bana bakan Riki'nin bakışları sorgulayıcıydı. Belki de söyleyeceği yalanları düşünüyordu. Sabah erkenden kalkıp dershaneye gelmiştim, dersim erken olduğu için. Olayın üzerinden bir hafta geçmişti ama ben Riki ile konuşamamıştım çünkü o günden sonra dershaneye gelmemişti.

"O gün hakkında aslında, e malum o günden sonra sende gelmedin konuşamadık."

Aslında burada ki imâmın amacı belki ağzından laf alırım diyeydi ki öyle de oldu.

"Evet ailem geldi bir haftadır bendelerdi. Bende gelmek istemedim çok uzun zaman görüşmedik."

Anlamaz sorgulayıcı bakış atma sırası bendeydi ne demek uzun zaman görüşmedik? Daha yeni üniversite için gelmemiş miydi buraya?

"Nasıl yani görüşmüyorsunuz? Sen daha yeni gelmedin mi üniversiteyi burada okumak istediğin için?"

"Yani görüşmedik derken şöyle ki ben hiç ayrılmadım bu kadar uzun süreli şimdi neredeyse altı aydır görüşmedik o yüzden öyle dedim."

"Anladım"

"Sen ne konuşmak istiyordun?"

"Sana sormak istediğim birkaç soru var aslında o gün ile ilgili"

"Ya öyle mi, nedir? Benim de sormak istediklerim vardı oysa. O gün öylece üzerime yıkıldın."

Çok güzel aferin Hee. Bir işi de batırma ya. Ne diyeceğim şimdi çocuğa. Karşımda öylece bir cevap vermemi bekliyordu bense verecek bir cevap arıyordum.

"Haklısın, teşekkür ederim sağ ol. Evine kadar götürmüşsün beni. O gün kötü bir gün geçirmiştim kan şekerim düşmüş olmalı."

O kafasını sallayarak beni onaylarken ben derin bir nefes bırakmıştım. Az daha ele veriyordum kendimi. Ben kendi halimde rahatlarken bu sefer o söze başladı.

"Eee sen ne sormak istiyordun bana?"

"O gün ben baygın iken hiç telefonuma arama düştü mü diye soracaktım. Bazı aramalar görünmüyordu, sanırım telefonum bozuldu."

"Olabilir, çünkü ben hiç ses duymadım zaten. Sessizdeydi sanırım."

"Tamamdır. Teşekkür ederim Riki."

"Rica ederim aklına takılan bir şey olursa-"

"Senin gözlerin ne renk tam olarak?"

"Nasıl yani?"

"Ela olduğunu hatırlıyordum. Şuan çok daha koyu ve parlak bir kahverengi."

"Sen onu diyorsun. Bunlar lens normalde gözlük kullanıyorum. Bu yüzden ya renkli ya da şeffaf lens takıyorum. Aslında ela. O gün şeffaf lens vardı."

"Anladım. Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim Heeseung, başka bir şey yoksa-"

"Tabii tabii seni de işinden aldım. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Riki arkasını dönüp ilerlerken ben durumu idare edebildiğim için şükürler ediyordum. Oturduğum masadan telefonumu alıp Nicholas'ı arayacağım sırada bir şey beni durdurdu. Ne olduğunu bilmiyordum ama o şeye doğru çekiliyordum.

Az önce Riki ile konuşurken de olmuştu bu, parfümünü baskılayan çok ayrı bir koku almıştım ondan ama ne olduğunu bilmiyorum ve bir kere bile sarılmamışken bu denli ağır bir kokuyu almam anlamsız gelmişti.

Adımlarım kendiliğinden hareket etmeye başladı. Dershanenin çoktan dışına çıkmıştım, bahçedeydim. Adımlarım durdu, bu sefer gözlerim etrafı izlemeye başladı. Eskisinden çok daha iyi gördüğümü söyleyebilirim ama ne olduğunu hala bilmiyordum.

"Heeseung iyi misin dersin başlıyor sınıfına geçmelisin artık"

Derslik hocasının sesi ile irkilerek kafamı salladım ve tekrar sınıfa çıktım bana gerçekten ne oluyordu?

.....

"Heeseung iyi misin son saatlerde seni pek iyi görmüyorum istersen bir revire gidebilirsin"

Dersimiz matematikti ve hoca doğal olarak fark ediyordu çünkü derse bir türlü odaklanamıyorum çok fazla ses canlanıyor kafamın içinde, camlar kapalı olmasına rağmen dışarıda ki sesleri sanki yanımdaymış gibi duyuyordum. Eee haliyle derse katılmayınca hoca da fark etmişti.

"Haklısınız hocam ben bir hava alsam iyi olacak."
"Tamam öyleyse arkanda ki,Riki , sende git Heeseung ile."

Ben neden Riki'nin de benim ile geldiğini anlamazken sessizce sınıftan çıktık. Sınıftan çıkar çıkmaz Riki hızlıca kolumdan tutup beni kapıdan uzaklaştırdı.






Asla içime sinmiyor  yazmış olmak için yazıyorum gibi

Umarım beğeniyorsunuzdur.


Sanrı | HeekiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin