6

17 2 2
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


''Onu görüp hiç bir şey yapamamak..''


Bilmiyorum bu söz beni neden bu kadar duygulandırdı. Yarın benim için harika bir gün olacak onunla tanıştıktan sonra onu göreceğim ilk gün. Nedense yarın Minho'nun gözüne yakışıklı gözükmek istiyordum. Genelde yataktan kalkıp okula giderdim çünkü. Zaten yarın ders kursları vardı. Yani okul forması ile gelme zorunluluğumuz yoktu. 


Minho Fransızca kursuna gidiyordu. Kendi gibi harika bir dili öğrenmesi onu daha da çekici kılıyordu benim gözümde. Galiba sadece bir iki kelime biliyorum onlarda Minho'nun sosyal medya biolarında yazan sözcükler. Nuit, Chambre à coucher, Aimer.. Sadece bu üçü. Merak edip anlamlarına bakmıştım. Gece, Yatak odası, Aşk.. Bu sözcükler bana kötü şeyler çağrıştırsa da Minho'nun böyle şeyler yapmadığını düşünerek içimi rahatlatmaya çalışıyorum.


Yarın Minho'ya yakışıklı gözükmek için uykumdan mahrum olacaktım galiba. Ama umrumda değildi. Lino'ya attığım birinci fotoda arkadaşlarımla bir festivale gitmiştik. O festivalde kendimi yakışıklı bulmuştum. Öyle bir imaj yaratabilirim. Ama okula gidiyorum sonuç olarak festivale gidiyor gibi de giyinemem. ''Aman neyse'' düşüncesiyle yarın için giyeceklerimi ayarlayıp yatağıma yattım.


Sabah kalktıktan sonra dün gece ayarladığım kıyafetlerimi giydim ve saçımı yapmaya başladım. Normalde biraz tarayıp okula gidiyordum. O yüzden biraz da erken kalkmam gerekmişti. Birine aşık olmak böyle bir şey miydi? Ona güzel gözükmeye çalışmak mı?


Saçlarımı da yapıp yola çıktım. Etrafa bakıyordum. Minho burda mı diye. Koridora geldiğimde Minho'nun koridorda arkadaşları ile konuştuğunu gördüm. Yine de baktığım belli olmasın diye ara sıra telefonuma bakıyordum. Arkamdan adım sesleri geldiğini farkettim bir kaç kız yanıma gelip ''Selam?'' dediklerini duydum. Bu kızların amacı neydi ki? Derin bir nefes aldım. Anksiyetemin tutmasını istemiyordum. Selam demek bile benim için büyük bir cesaretti. Kibarca ''Selam'' dedim. Kızlardan bi tanesi ''Seni buralarda ilk defa görüyorum yeni mi geldin?'' diye sordu. Okula geleli 2 yıl olmasına rağmen bu soru beni şaşırttı ve bunu soran benimle aynı sınıfta olan bir kızdı. 


Ben kızlarla konuşurken Minho'nun bana şaşırmışcasına kaşlarını çatmış bir şekilde baktığını gördüm. Kızlara bahane uydurarak sınıfa gittim. Minho neye şaşırmıştı ki? Onun etrafında en az 50 kız dolanırken benim yanıma 5 kız gelince garip mi oldu?


İlk teneffüsde kantine gitmek için yola çıktım. Kantine gitmem için 11. sınıfların koridorundan geçmem gerekiyordu. Derin bir nefes aldım ve yürümeye başladım. Minho kantinden çıkmış sınıfına gidiyordu. Önümden geçerken bana el sallamak için elini kaldırdığını gördüm. Bende sakince elimi kaldırdım. Gülümsedi.. Ona dalmışcasına bakıyordum. Gülümsediğin de içimde çok garip duygular gezmeye başladı. Ben bunları düşünürken Minho sınıfına çoktan varmıştı bile.


Şuan 11lerin katında baya açık açık yürüyorum. Dün Lino'ya kendimi de göstermiştim. Lino'nun beni görürse tanıyacağına eminim. Ama acaba yanıma gelip söyler miydi? Kantine gidip sınıfıma çıktım. Sıraya kafamı koyup Minho'nun bana el salladığı anı düşündüm. Minho artık beni arkadaşı olarak görüyordu. Yoksa bana neden el sallasın ki? Halbuki sadece bir oyunda eş olmuştuk. Minho beni arkadaşı olarak görüyor yani. Galiba çıldıracağım.


Okul çıkışı okulun dış kapısına doğru yavaşça yürüyordum. Minho'yu da daha görmemiştim. Okul baya boşalmış gibiydi aslında. Arkamdan gelen o kendinden emin adım sesleri yanıma kadar gelmişti. Bu Minho'ydu. Onu görünce istemsiz olarak gülümsedim. ''Merhabaa'' dedi harika sesiyle. ''Merhabaa'' diye karşılık verdim. Yine o kusursuz sesiyle ''Hangi sınıfta olduğunu öğrenebilir miyim Jisung?'' o Jisung diyen dillerine kurban. ''10/E'deyim Minho''. ''Hmm'' dedi düşünürcesine. Neyi düşünüyordu ki? Bugün babam beni arabayla alıp babaanneme götüreceğini söylemişti. Babam arabasının kornasını gelmem için çalınca ikimizde o tarafa baktık. ''Gitmem lazım Minho sonra görüşürüz'' dedim bir anda. Zaten sonra görüşücez mi onu bile bilmiyorum. ''Görüşürüz'' dedi usulca. Ben ise kapıya doğru yürümeye başladım. Arkamdan biri beni elimden tutup kendine çevirdi. Bu el Minho'nun du.. ''Jisung..'' dedi bana. ''Özür dilerim'' diye ekledi ardından. ''Neden özür diliyorsun Minho?'' dedim ama kalbimin atış sesi bana kadar geliyordu. ''Boşver'' dedi ve gitti. Ama ben bunu düşünmekten uyuyamam ki? Neden özür diledi benim özür dilemem gerekmez miydi? ''Önemli değil Minho..''


Arabada Lino'nun yazdığı mesaja baktım. Genelde bana böyle şeyler anlatmazdı.


Leebit.

-Yarın ona yaklaşacağım Jisung.

Quokka?

-Kime Linoo?

Leebit

-Ona.

Quokka?

-O kim?

Leebit.

-Boşver.



Boşver sözcüğünü Minho'nun neden özür dilediğini söylememek için kullandığından beri nefret ediyorum. BOŞVER DEMEYİN BANA AMK. Babaannemle gece olana kadar sohbet ettik. Onu çok özlediğim için telefonumu elime dahi almamıştım. Babam beni eve bıraktığında hava çoktan kararmış yıldızlar gökyüzünü aydınlatmaya başlamıştı. Telefonumu okuldan çıktıktan sonra ilk kez elime alıyordum. Lino bir sürü mesaj yazmıştı ama bakacak halim yoktu tek isteğim Minho'nun paylaştığı posta bakıp uyumaktı. 



''Özür dilerim..''

...

who are you? - minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin