Dağılmış saçlarını sıkıca topladıktan sonra oturduğum sandalyeden kalktım. Geçenlerde internetten gördüğüm bir kitabı almak için kırtasiyeye gitmeye karar verdim. Masamın üzerindeki cüzdanımı ve hırkamı aldıktan sonra anneme haber vermek için mutfağa doğru ilerledim.
Annem elindeki çekirdek ile büyük bir ilgiyle izlediği dizinin tekrarını izliyordu.
"Anne ben kırtasiyeye gidiyorum, gelirim birazdan."
Gözlerine televizyondan ayırmayıp başını salladı. Tam olarak beni anladığından bile emin değildim ama sorun yoktu. Sonuçta başını sallamış yani izin vermişti. Ben iznimi almıştım.
Vestiyerde duran hırkamı giyip cüzdanımı hırkanın cebine attıktan sonra kapıyı açtım ve hızlıca ayakkabılarımı giydim. Apartmandaki asansör yaklaşık bir haftadır bozuk olduğu için merdivenlerden 4 kat inmek zorundaydım.
Merdivenlerden aşağı inmeye başladım. O dört katı indiğimde nefes nefese kalmıştım.
Giriş kapısının açıp dışarı çıkarak kırtasiyeye doğru yürümeye başladım. Etraf sakindi yollar çok kalabalık değildi. Saat 1 civarıydı. Normalde bu saatlerde ya kitap okurdum ya da ders çalışırdım. Fakat canım ders çalışmak istemediği için kitap okumaya karar vermiştim. Kitaplığımda okunmamış kitap olmadığı için de kırtasiyeye gidip yeni bir kitap alıyordum.
Kırtasiyeye vardığımda beklemeden içeri girdim. Çalışanlardan biri hoş geldiniz diyerek ne aradığımı sordu. Kitap bakacağımı söyleyip yanından ayrıldım. Almak istediğim bir kitabı kırtasiyede rafların arasından bulmayı seviyorum. Birine hemen almak istediğim kitabı söyleyip bana getirmesinden hoşlanmıyordum. Olur da arayıp bulamazsam eğer o zaman sorardım.
Çoğunlukla aldığım kitaplar kırtasiyenin biraz daha arka bölümünde olurdu. İlk oraya bakacaktım.
Neredeyse büyük denilebilecek bir kırtasiye olduğu için çeşitli boldu. Aradığınız kitabı burda bulurdunuz.
Arka tarafa doğru ilerlediğimde gözüm raflarda gezindi. Bir sürü kitabın içinde kendini mutlu hissetmiştim. Her zaman olduğu gibi.
Aradığım kitabı uzaktaki rafta görmem ile birlikte adımlarım oraya doğru yöneldi. Hızlıca alacağım kitabı raftan çektim. Çekmem ile birlikte yere bir kağıt düştü.
Acaba herhangi bir kitabın ayracı ya da posteri falan mıydı? Fakat ne ayrıca benziyordu ne de postere. Etrafa baktım, kimse yoktu. Hızlıca yere düşen kağıdı aldım. Sonrasında bunun bir kağıt değil zarf olduğunu anladım. Zarfı açıp açmamakta bir süreliğine kararsız kalmıştım ama meraklı bir insan olduğum için zarfı açmadan tabii ki duramazdım.
Zarfı açtım. İçinden dörde katlanmış bir kağıt çıktı. Tam açıp okuyacakken gelen görevli beni durdurdu.
"Aradığınız kitabı buldunuz mu? Bulamadıysanız yardımcı olayım."
" Hıhı, buldum. Bir tane daha bakacağım şimdi."" Tabi, nasıl isterseniz." dedi hafifçe gülerek çalışan.
O sırada çalışana arkadan birinin seslenmesiyle hızlıca oraya doğru gitti.
Sanki kendimi yakalanmış ama tam olarak yakalanmamış bir hırsız gibi hissetmiştim. Ben bir şey yapmamıştım. Sadece raftan düşen bir zarf görmüş ve içini açıp okumak istemiştim. Sanırım çalışan elimdeki zarfı görmemişti.
Elimi tuttuğum kağıdı hızlıca zarfın içine sokuşturup cebime attım. Alacağım kitabı kolumun altından çıkarıp kapağını inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİKAYELERİN YAŞADIĞI YER
AventuraBahar Festivali 2023 Kazananı! Sevgili Okur Sizi hikayelerin yaşadığı yere götürmemizi ister misiniz? Yapılan araştırmalara göre yeni bir evren keşfedildi bu evreni keşfetmesi için gönderilecek olanlardan biri de sizsiniz. Yanınızda...