ilk ve son kez denir her zaman
fakat kelimeler var oldukça
susmayacaktır insanoğlu
bir bulutun sevdası gibi yağmura
bir güneşin doğurgan sıcaklığı gibi
hep süregelecek içimdeki bu çılgın titreyiş
bilirim
her kelimenin yaratılışı asildir
ana karnında bir cenin iken
biliyordum ağlayarak doğacağımı
uzun bir yolculuğun ardından
konuşmayı öğreneceğimi biliyordum
dahası kelimelerim kendime dahi yetmiyorken
nasıl açıklanabilirdi bu içimdeki akıl almaz suyun sevdası
öte yandan ben de susmayacağım
asırlar geçse dahi
ölüme susamışlığım konuşturacak beni
yazdıklarım mezar taşlarımda imzamı taşıyacak
şiirlerim tabutumun ağırlığıyla kavrulacaktır
lisanım farklı evrelerden geçerek
toprağımın pisliğini sürgünlere gönderecektir
seziyorum
ölümüm
genç bir kadının kollarında
taze bir kan lekesi bırakarak olacak
sımsıkı tutarken avuç içlerini
gözlerimin değişirken rengi ufukta
ağlayarak elveda diyeceğim kanlı gözlerine
boğazımı yırtarken son sözlerim
susmayacağım
elbet ödenecek kefaretim
bedenim yankılanacak bir bedevinin ayak izlerinde
viran olmuş kentlerin sokaklarında
ve bazen sevgilinin arta kalan hatıralarıyla ödenecek kefaretim
mezardan gelen sesler ürperterek insanlığı
varlığımın son zerresine kadar susmayacağım
ve sonunda
kudretini dahi anlayamadığım tanrının
yarattğı cehennemin
yedinci katında
yazdıklarımla beraber kül olacak
ve sonsuzluğa karışacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaderdir insan ömründe ölüm
Poesía"Ne yaşamın sırrına erebildim, Ne ölümün tadını alabildim, Yalnızca sustum, Ve yalnızca konuşacağım."