3.Bölüm

2.1K 118 6
                                    


EYLA

Gözümü açtığımda hastane odasında olduğumu fark ettim. Bir bu kalmıştı zaten başıma gelmeyen. Hastanelik olmadığım kalmıştı.
Kafamı çevirdiğimde Yağmur'u gördüm. Sandalyeye çökmüştü resmen.

Kafasını kaldırdığında beni gördü.
"Günaydın uykucu." Dedi gülerek.

"Uykucumu? Ne kadardır baygınım?"

"Beş saat falan oldu ya çok değil." Dedi sırıtarak.

"Oha,ben o kadar uyudum mu ya?" Dedim yattığım yerden doğrulurken.

"Tansiyonun düşmüş o yüzden bayılmışsın. Geçmiş olsun."

Neden düştü acaba? Gün içerisinde o kadar çok şey yaşadım ki bünye kaldırmadı artık.

"Sağ ol. Bizimkiler nerede?"

"Kafeteryadalar. Beni nöbete diktiler başına, son 4.5 saattir nöbetteyim." Dedi saatine bakarken.

O kadar uyudum mu ya? Kız da beklemiş o kadar.

"Ooo öylemi bir çikolatayı hâk ettin o zaman."

Çocukluğumuzdan beri birbirimiz için bir iyilik yaptığımızda çikolata ısmarlardık.

Sırıttı ve "3 tane isterim ama."dedi.

"Oha çok o 2 olsun."

"Baban paraya para demiyor al işte 3 tane."

"Senin baban çok farklı sanki. Ayrıca sen kendi başına bir zenginsin zaten."

Düşünüyorum da Yağmur çok değişti aslında. Eskiden çok neşeliydi. Şimdi o neşeden eser yok. Güldüğünü nadiren görüyorum artık. Büyümek insanı çok değiştiriyor.

"En son ne zaman bu şekilde oturup konuşmuştuk ya." Dedim.

"Senin ortaokul mezuniyetin de. Bir daha konuşamadık." Dedi iç çekerek

Onu nasıl hatırlıyor bu? Kesin aşık bana.

"Doğru ya. O gün çok eğlenmiştim. Şimdi de evleniyoruz baksana." Dedim sitemle.

"Sende istemem yan cebime koy hesabı. Küçükken seninle evleneceğim diyordun ne oldu?"

"Çocuk aklı işte." Dedim iç çekerek.

Yüzü düşmüştü bir anda. Zorlukla yutkundu ve bana baktı.
O sırada bizimkiler içeri girdi. Belki de o sırada bir şey demek istiyordu. Ama diyemedi.

"Kızım." Diye koşturdu yanıma annem.

"İyi misin kızım?"
Dedi annem saçımı okşayarak.

"İyiyim anne,iyiyim. Asıl sen Yağmur'a sor kızı dikmişsiniz başıma." Dedim.

Kafamı Yağmur dan tarafa çevirdiğimde yoktu. Nereye gitti bir anda.

"Gitmiş." Dedi annem.

Onaylayan mırıltılar çıkardım. Gittiğini fark etmedim bile.

Gerçekten evleniyorum. Hem de rızam olmadan. Kuzenimle. Yağmur ile evleniyorum. Yağmur ile bir evlilik,kulağa pek kötü gelmiyor ama ben Emre'yi seviyorum. Hoş o da beni aldatıyor ama. Zorla evlendirilmediğim kalmıştı. O da oldu çok şükür.

~~~~~

Sonunda hastaneden taburcu oldum. Bir kaç günde raporluydum. Okula gitmeyecektim. Evde ölene kadar yatacaktım. Kimse kaldıramaz beni.

~~~~~

Bir kaç saat sonra annem beni uyandırıp,yemek masasına çağırdı.
Bir gözüm açık,bir gözüm kapalı bir şekilde yemeğimi yemeye çalıştım.

"Kızım,yarın annenle alışverişe çıkın. İsteme için kıyafettir,eşyadır falan alın." Dedi babam.

Ben onu unutmuştum. Off of tüm uyuma hayallerim param parça oldu. Başlayacağım şimdi hepsine.

"Ne var aklında kızım isteme elbisesi için." Dedi annem heyecanlı heyecanlı.

Ne ara adapte oldu bunlar. Ben hâlâ kabullenemiyorum. Yağmur'u çocukluktan beri tanıyorum. Ona hiç o gözle bakmadım. Off of baba of.

~~~~~

Son bir saattir kırk tane elbise denedim. Ama canım annem bir türlü beğenmiyor. Benim beğendiğimi o beğenmiyor. Onun beğendiğini ben beğenmiyorum. Kısır döngüye girdik resmen.

Artık annemin beğendiklerinden birini seçip kurtulmayı amaçlamaya başladım.
Bir elbise daha deneyip,kabinden çıktım.

"İşte bu!" Diye fırladı annem oturduğu yerden.

Siyah mini bir elbiseydi. Dizimin üstüne geliyordu. Omuzlarımı kapatmayan, göğüs kısmı straplez gelinlikler gibiydi.


"Anne güzel ama yaşım için biraz büyüksü değil mi?" Diye sordum aynadan kendime bakarken.

"Hayır kızım tam oldu,çok yakıştı sana. Yağmur gördüğünde dibi düşecek. Hem Yağmur siyah rengini de çok sever."

"Annee o ne demek ya?"

"Neyse kızım neyse. Bunu alalım biz." Dedi görevliye dönerek.

Görevli içinden şükür etmiştir artık.
Sorumdan da kaçtı fark etmedim değil.

~~~~~~~~

Bir sürü poşetle eve dönmüştük. Annem gördüğü her şeyi almıştı resmen.
Eve geldiğimizde babam çoktan gelmişti. Ne zamandır alışverişteyiz biz ya.

"Hoşgeldiniz." Dedi babam gülümseyerek.

"Hoşbulduk aşkıım." Dedi annem,babama sarılarak. Başladı yine aşk kuşları.

Onlar öpüşüp koklaşırken,çoktan hazırlanmış olan yemek masasına oturup yemek yemeye başladım.

"Kızım yavaş ye yavaş,boğulacaksın." Dedi annem.

"O kadar çok elbise denettirdin ki bana açlıktan öleceğim."

"Aldınız mı her şeyi. Bir şey unutmadınız umarım." Dedi babam.

"Vallahi baba,annem gerekli gereksiz ne varsa aldı. Bence bir şey unutmadık." Dedim gülerek.

"İyi,iyi." Dedi babam da gülerek.

O sırada telefonum çalmaya başladı. Telefonumu çantamdan çıkarıp baktım.Yağmur arıyordu.

"Kim arıyor kızım?" Dedi babam.

Telefonu babama çevirip gösterdim.

"Ooo gelinim arıyor aç çabuk."

Göz devirip telefonu açtım. Tabii ona fark ettirmeden. Canıma okur yoksa.

"Alo."

"Çok şükür açabildin.' Dedi gülerek.

"Açtım işte. Ne için aradın?" Dedim umursamazca

"Yarın gidip yüzüklerimizi alalım. Öğlen 2 gibi hazır ol."

"Emredersiniz hanımefendi. Tamam gelirim."

"Görüşürüz."

Telefonu yüzüne kapatıp yemek yemeye devam ettim.

"Ne oldu? Ne diyor gelinim?"

"Yarın yüzüklerimizi alalım diyor."

Onaylar mırıltılar çıkarıp yemeğine devam etti Babam.
Ha bu arada bir it meselesine gelecek olursak.
Emre'nin yaptıklarını öğrendikten sonra numarasını sildim. Hiç bir arama,mesaj bile gelmedi ondan. Allahın cezası. Sürüm sürüm sürün inşallah.

My Cousin (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin