24.Bölüm

1.1K 104 56
                                    

"Uff sıkıldım ben ya." Diyerek kendimi geriye attım.

Kafamı yana çevirdiğimde Yaren telefonun içine gömülmüştü.

"Oh senin tuzun kuru tabi. Senin makyajın bitti hemen. Daha kıyafetimi giymedim ben. Şuna bak her şeyi hazır ya."

"Tabii gelin olmak kolay mı? Allah Allah ben dedim sanki evlen de günün yarısını hazırlanmak ile geçir diye." Dedi Yaren.

"Seni de göreceğim ben. Elif evlenmek istediğinde görürüm."

"Yavaş be kızım. Daha sevgili bile olmadık."

"Olursunuz siz. Gelecek var sizde. Özel güçlerim bana fısıldıyor. Yap bunları diyor."

"Kimi yapıyorsunuz ya?"

Yaren konuşmadı az önce. Oda da tek biz varız. Kim bu? Yaren terlemeye başladı. Lan. Yok canıım. Yağmur onu tek göndermez buraya. O olamaz. Değil mi?
Yavaşça arkamı döndüm,döndüm,döndüm. Sonunda ulaşabildim. Elif....

"Elif,canım. Hoş geldin ya." Sesim götümden çıktı.

"Hoşbulduk yenge. Yağmur'un elinden kaçıyorum da ,iki dakika saklar mısın beni?"

Endişeyle ona baktım. Ne olmuştu yine?

"Tabii. Gel. Ne oldu ki?"

"Şey. Eeee. Babası geldi de. Sinirini çıkaracak yer arıyor. Bende bana patlamasın diye kaçıyorum." Dedi başını kaşıyarak.

"Ne? Offf. Ne işleri varmış burada?"

"İşte 'kızımın nişanına gelemeyecek miyim?' diyerek yapıştılar kapıya. Tüm girişleri kapattık."

"Allahım sen bana sabır ver. Nerede şuan Yağmur?"

"Ben bıraktığım da salonda volta atıyordu. Baktım elleri yumruk şeklini almış. Kaçtım. Ne kırar bilmiyorum artık."

"Bu ne yüzsüzlük ya? Yaptıklarından sonra bir de buraya geliyorlar." Dedi Yaren.

"Benim Yağmur'un yanına gitmem lazım." Diyerek ayağa kalktım.

"Hayır." Diyerek ikiside beni koltuğa geri çekti.

"Ya bıraksanıza!"

"Gidemezsin!" Diyerek ikiside bana bağırdı.

"Niye?"

"Birincisi hazırlığın bitmemiş. İkincisi Yağmur sinirli tarafını sana göstermek istemiyor. Otur." Dedi Elif.

"Of of."

Mesaj yazayım bari.

Eyla;"Sevgiliiim. Duydum ki babanlar gelmiş. Bırak orada konuşsun dursunlar. Sen hazırlığını yap. Onları aklına getirmemeye çalış  Yanına gelip seni sakinleştirirdim ama Yaren ve Elif beni salmıyor :( Öptümmmm."

Telefonu kapattığımda Yaren ve Elifi birbirine bakarken buldum.

"Oda tutun lan. Sizi görmek zorunda değilim ben."

"Ne?" Dedi Elif.

"Nesini anlamadın Elif? Al şu Yaren'i bir yalnız bırakın beni bakim. Hadi." Dedim.

"Hadi,ne bakıyorsunuz?" Diye bağırdım.

İkiside korkup odadan hızla çıktılar. Bunlar olacak olacak.

~~~~~~

Evet her şey hazır. Çok güzel olacak her şey. Evet. Sakin ol Eyla!

"Eyla! Kendine gel kızım. Kıpkırmızı oldun!"

"Yemin et." Diyerek aynaya baktım.

"Su ver. Su!"

Yaren hemen bir bardak su doldurup bana verdi. Su boğazımdan geçti mi,geçmedi mi hiçbir fikrim yok.
Kapının arkasından bir ses yükseldi o sırada.

"Eyla,hazır mısın? Gitmemiz lazım artık."

Yağmur geldi ya. Off. Tamam sakin ol kızım. Hiçbir şey olmayacak.

"Geliyoruz." Diyerek oturduğum sandalyeden kalktım.

Kapıyı açtığımda Yağmur öylece dikilmiş bizi bekliyordu. Kahverengi bir takım giymişti. Elinde alyans ve birkaç gümüş yüzük vardı. Saçlarını açık bırakmıştı. Aşırı fiyakalı görünüyor sevgilim yanii. Eh siz nereden bileceksiniz? Yağmur adında zengin,uzun,güzel mi güzel bir sevgiliniz yok tabii. Hehe.

Ben onu süzerken Yağmur da bir yandan beni süzüyordu. Üstümde Yağmur'un kendisinin tasarladığı elbise vardı. Kahverengi ağırlıklı bir makyaj yaptırmıştım. Zarif ve sade bir kolye,yüzük olarak alyansım,tek taşım vardı. Gelin topuzu yaptırmıştım ve sarmaşık şeklinde bir taç taktırdım.

"Ağzının suyunu sil Yağmur." Diyerek tüm anı bozmuştu Elif.

"Sus lan. Senide gördük. Yaren'nin içine düştün,itfaiye çağırdık seni çıkarsınlar diye."

"Hadi hadi kavga etmeyin de gidelim artık." Dedi Yaren.

Yağmur kolunu göstererek,koluna girmemi söyledikten sonra yanına yaklaştım.

"Çok güzel olmuşsun." Dedi koluna girdiğimde.

"Sen de jilet olmuşsun."

"Arada odun oluyorsun biliyor musun?"

"Evet canım."

Gülerek önüne döndü ve derin bir nefes aldı.

"Hadi gidelim."

Biz önde kol kola ilerlerken Yaren ve Elif arkamızdan geliyorlardı. Yukarıya yani salona çıkan merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyorduk. Merdivenler bitince bizi bir koridor karşıladı. Koridorun sonunda ki kapı ise salona açılıyordu.
Galiba. Yani. Uydurdum. Umarım öyledir.
Öyleymiş! Kapının önüne geldiğimizde kapıyı içeriden görevli kişiler açtı. Bizi gören misafirler bizi alkışlamaya başladı.

"Kendimi nişanda değil de düğün de gibi hissettim. Dans edecek miyiz?"

"Bende. Yok dans etmeyeceğiz. Nişan da dans edilmez bence. Yani."

"Bence de."

Lobinin bir köşesinde kemancı ve bir piyanist vardı. Tüm zaman boyunca onlar slow bir şekilde bize eşlik edeceklerdi. Gelin ve gelin olarak kendi yerlerimize geçtik. Şimdi salonu anlatmak gerekirse loş sarı ışıklar ile aydınlatılmış büyük camlara sahip büyük bir oda. Yine gold yuvarlak şu bar masaları olur ya ayakta durduğunuz,onlardan var. Bizim masamız da o şekilde. Tek fark bizim masamızı bej bir tül ile süslemişler.
Konukların bazıları yanımıza gelip bizi tebrik ederken bazıları ise kadehlerini kaldırarak bizleri tebrik ediyordu. Yalnız kaldığımız bir zamanda yanımıza annem ve babam damladı.

"Kızım çok güzel olmuşsun." Diyerek yüzümü ellerinin arasına aldı annem.

"Teşekkür ederim annecim."

"Kızım çok güzel olmuşsun ama Yağmur'u iki dakika almam gerekiyor." Diyerek Yağmur'u kolundan tutarak kendine çekti Babam.

"Niye?"

"Küçük bir işimiz var."

İkisi yanımızdan ayrılırken annem yanımda kaldı. Bir kaşımı kaldırıp anneme baktım.

"Sen biliyor musun ne olduğunu?"

"Ben de bilmiyorum."

"Neyse kızım benim konuklarla konuşmam gerek." Diyerek annem de yanımdan ayrıldı.

"Ooo kim varmış burada ya!"


Geldi zırto

My Cousin (gxg) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin