Bölüm: 13 Zaman Yok Oldu

9 4 1
                                    



Öğle vakti. Pazartesi. Valizlerimizle, apartman dairesinin kapısını çaldık. Kapı saniyesinde açıldı. "Hoşgeldiniz!" Dedi Zazen. Büyük kardeşti. Simsiyah uzun saçları ve gri gözleriyle ihtişamlı gözüküyordu. Kirpikleri upuzundu. Saçları dalgalıydı. Burnunda zarif bir halka vardı. Eşofman takımıyla rahat bir giyim tarzını gösteriyordu.

"Hoşbulduk." Dedi Erdem. Sarıldılar selamlaşmak adına. Ardından "Ben Aris." Dedim ve elimi uzattım "Memnun oldum! Ben Zazen." "Ben de memnun oldum." Dedim sevecen bir tavırla. Cana yakın biri gibi duruyordu. Arkadan Zazen'in aksine fazlasıyla şık ve gösterişli kıyafetiyle gelen Zeyja'yı gördüm. Beni görünce durakladı. "Bu kim?!" Bana eliyle işaret etti. Zazen "Zeyja! Erdem ve Aris bizim misafirimiz." "Sadece Erdem gelecekti!" Erdem'le göz göze geldik. Kardeşimin sorun olduğunu söylemişti. "Sana öyle bir şey dememiştim. Aris'in geleceğini söylemiştim." "Aris erkek ismi değil mi?" Erdem benden önce yanıtladı "Aris cinsiyetçi bir isim değil tıpkı ablanın ismi gibi. İki cinsiyet için de uygun." "Bana Viola deyin. O ismi daha çok seviyorum." Erdemle bir anlığına bakıştık ve bana gülümsedi.

"Dışarda kaldınız buyrun. Ayrıca kardeşimin kusuruna bakmayın." Dedi fısıldarmışçasına.
Evleri hoş bir dizayna sahipti. Krem tonlarıyla eski mimarileri andıran eserlerle harmanlanmıştı.
Köşede beyaz bir kuyruklu piyano, üzerinde şamdan ve mum; televizyon masasının kenarında bir adet plakçalar, duvara asılmış plaklar, kasetlerle dolu bir kutu ve eski bir radyo bulunuyordu. "Eviniz harikulade gözüküyor." Diye fikrimi belirttim. "Tabiki öyle olacak ne sandın?!" Diye atladı küstah bir tavırla Zeyja. Ardından kardeşinin arkasını toplamak için Zazen utançla söze girdi "Teşekkürler. Zeyja ve ben iç mimarız. Kendi evimiz olunca burayı da düzenlemek istedik. Sonucu böyle oldu işte. Ben müzikle uğraşıyorum aynı zamanda. Ondan bu müzikle döşenmiş dört duvar."
Annem de şarkı söylerdi bir zamanlar...

Erdem koltuklardan birine oturdu. Yanına geçeceğim sırada Zeyja benden önce davrandı.
Zeyja da Zazen gibi siyah saçlıydı. Saçlarının doğal kıvrımlarını maşayla yapaylaştırmış, parlak siyah mini bir elbise giymiş topuklu ev terlikleriyle bütün çekiciliğini göstermeye çalışıyordu. Gözleri Zazen'in aksine bal rengiydi. Zazen yaklaşık 30'lu yaşlarında, Zeyja ise 20'li yaşlarında duruyordu. Benden küçük bile olabilirdi.

"Ee Erdem Aris kankan falandır umarım." "Viola diyebilirsin." Dedim onu düzelterek. "Vio ne?"
"Viola" dedim. "Viale kankan mı?" Diye sordu tekrardan Erdem'e ismimi yanlış söyleyerek.
Erdem "Viola," ismimi baskın söyleyerek anlaması adına "Kankam değil." "O halde iş arkadaşın."
Erdem "İş arkadaşım aynı zamanda ama çok değer verdiğim biri. Fazlasıyla değer veririm. Aklında bulunsun."

Zazen "İsmin Violac çiçeğinden yani Menekşeden mi gelmekte yoksa keman olarak mı?" Erdem de merakla dinlemeye başlamıştı "İsmim menekşeden geliyor. Tabi kısaltılmış." Zeyja hemen atladı tabi kendi zeytinyağ gibi üste çıkacak ya "Çok saçma. Bir kere Erdem gül sever. Menekşenin anlamı bile yok." Erdemle biz sessizce güldük. Zazen araya girdi "Menekşenin de anlamı var tabiki. Menekşe çiçeği alçak gönüllülük ve bağlılık ifadesidir. Bu nedenle de özellikle çiftlerin birbirlerine çok sık hediye ettiği bitkiler arasında gelmektedir. Aynı zamanda menekşe çiçeği saflığın ve özverinin bir ifadesidir. Bu nedenle de aşkın da bir simgesi olarak görülmektedir. Yani düşündüğünden fazla anlamı varmış değil mi Zeyja?" Bozulsa da belli etmedi.

Zeyja "Erdem küçükken beni-" Erdem sözünü kesti "Onunla aynı mahallede yaşamıştık. 15'li yaşlarımda. Ondan bahsediyor." "Aynı işte çalışmıştık demiştin. Sen de mi iç mimardın?" Diye sordum
"Hayır o zamanlar paraya ihtiyacım vardı Zazen üniversitedeydi birlikte hamburgercide çalışmıştık." İkisi de güldü. Erdem'in gülüşü acı doluydu. Gülümsemesiyle ağlıyordu sanki. Gözlerine odaklandım her seferindeki gibi. Kırıklarla sınanmıştı hayatı boyunca. En büyük çatlak da benim yüzümdendi.

Geçmişin YabancılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin