Bölüm: 11 Ben Kimim?

16 3 5
                                    



    Bir bahar akşamıydı. Esmekte olan rüzgar yüzümü yalayıp geçtiğinde yürüyordum sakince. Hiçbir düşünce aklımı kurcalamıyordu aksine fazla rahattım. Abimin bana doğru geldiğini gördüğümde üzerime bakıp yüzünü buruşturdu. Eşofmanlarla çıkmam nedensizce onu rahatsız etmişti lakin benim yüzüme odaklandığında memnun gözlerini gözlerime kenetlemeyi başarmıştı. Sarıldı. Sıkıca sarıldı, ellerini belime yerleştirdi. Ben de uzun omuzlarına sarıldım.

    "İyi değilim." Dedi umutsuz sesini ilk kez duyduğumda. Sarılmayı bıraktı ve kaldırıma oturdu. "Ne oldu?" Dedim yanına yerleşirken. "Alin." Yine mi o kız? "Alin'i kovdun mu?"
Onu bir hafta önce kovmuştum. "Kovdum." "Benim yüzümden kovuldu kız." Dedi umutsuzca tekrardan. "Senin yüzünden kovmadım abi." "Beni saçma sapan bir nedenden kandırmaya çalışma." "Seni kandırmıyorum. Ama bunu burada konuşamayız. Hadi eve geçelim." Dedim abimin villasına bakarak.

    Eve geçtiğimizde abim kendine ve bana kahve yaptı. Batu daha gelmemişti. Üniversiteden çıkamamıştı bir türlü. "Alin hepimize ihanet etti. Evrenle işbirliği yaptı." Devam etmeden ifadesini bekledim. Şaşırmamış gibiydi. "Ne yaptı Evren, de ona yardım etmiş?" "Onu daha pek kestiremiyorum ancak bilgi sızdırdığını biliyorum. Sen sormadan cevaplayayım,
ya polislere ya da suikastçilere bilgi sızdırıyor." "Hadi ya." Dedi daha da ümitsizce bakarak.  "Alin seninle yakın olmak istedi çünkü bilgi koparacaktı. Çok iyi bir çalışanmışçasına ortalıkta gezindi çünkü kovulmamak işine gelirdi." Abimi üzmeyi ben de istemiyordum lakin yalanlara mutlu olacağına gerçeklere üzülmesi daha iyiydi.

    Kahvemi yudumladığımda acı tadı beni rahatlatmıştı. Telefonuma mesaj geldi.
Erdem: Çabuk yetimhanede buluşalım söyleyeceklerim var.
Ben: Ne oldu?
Erdem: Önemli dedim ya.
Ben: Daha açık olur musun Erdem.
Erdem: Senin kim olduğunu öğrendim.
Ben: Kimmişim ben?

    Attığım son mesajdan sonra başka mesaj atmadı. işin tuhafı kim olduğumu bilmiyordum.
Babasının ve kardeşlerinin yanında büyümüş bir kız çocuğu.  Tek güvendiği kişilerin kardeşi olduğu. Gizli bir teşkilat kurucusunun kızı. Bu kadar mıydım ben?
Sahi babama hiç sormamıştım. İçimden sordum. 'Baba, ben kimim?'

    Sessizliğimin ardından abim "Yine daldın." "Dalmadım." Hızlıca ayağa kalktım. "Nereye?" "Gitmeliyim." Dedim kapıya hızlı adımlarla yaklaşırken. Sol kolumu tuttu abim. Oradan vurulduğumu bilmiyordu ancak canım yanmıştı "Nereye?" Diye sordu
"Bilmiyorum." Ellerimle yüzümü kapattım. Saçlarımı sıktım. Sinirlenmemiştim, üzgün de değildim. Ancak ne oluyordu bana böyle?

    "Aris ne oluyor?" "Abi ben yetimhaneye gideceğim." "Hangi yetimhane?" Derken kapıdan çıkmıştım. Arkamdan gelen abimi umursamadan yürümeye devam ettim. Hava iyice soğumuştu. Akşam çökmüştü. Yine gece olacaktı. Yine hava kararacak şehrimiz susacaktı ve bizlerin sesi daima çıkacaktı.

    Açık saçlarım rüzgarla dalgalanırken abim arkamdan bana sarıldı ve gözyaşlarını tutmadı.
"Aris.." dedi sesi titrerken. "Ben çok korkmuştum. Siz kaybolunca. Seni kaybetmekten korktum. Ya gitme. Gitme Allah'ını seversen gitme. Ne olursun bak, bana bak. Perişan oluyorum Aris. Korkuyorum.. deli gibi kaybetmekten yenilmekten. Geçmişe dönmekten..."
Yüzüne baktım. Yine bembeyaz olmuştu. Elleri buz kesilmişti. Ellerini sıktım ve ona güç vermek istedim. "Sadece yetimhaneye gideceğim. Sana haber vereceğim sık sık arayacağım bir şey olmayacak." Belinden gizlice bir silah uzattı ve bana verdi. "Dikkat et." Abime baktım "Abi.. Kime dikkat edeyim." "Baban orada olmasın. Olursa vur. Düşünmeden vur. Sık lan kafasına gebersin gitsin. Ben onu labirentte vurdum da o gebermedi biliyorum." " Abi, ona ben çocukluğumu borçluyum. Beni o yetiştirdi. Düşmana karşı pençemi göstermeyi. Namluyu yalnızca düşmana doğrultmak gerektiğini. Eğer ben namlumu ona doğrultursam aynada kendime bakarken annemin narin sesini değil, kendime doğrulttuğum namluyu görürüm."

Geçmişin YabancılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin