cry baby

132 27 29
                                    

5 temmuz

minho, kabin'in içerisindeki hyunjin'i dışarı çıkardı ve yüzünü yıkadı. tuvalette bir köşeye otutturdu ve bir süre ona güven verici bir şekilde sarıldı. yanına oturdu ve başını kolları arasına aldı, saçlarını okşadı. hyunjin anlatana kadar ne olduğunu sormayacaktı.

"tamam, geçecek. ağlama."

hyunjin'in gözleri kan çanağına dönmüştü. ağlamaktan başı ağrıyordu.

gözleri tekrardan dolduğunda karşısında oturan, elini tutan minho'ya baktı.
"su bile...içemiyorum."

minho, hyunjin'in ne anlatmaya çalıştığını anlamasa da elini daha sıkı tuttu.

"acıyor, çok."

elini, hyunjin'in yanağına götürdü ve okşadı. hyunjin, gözlerinden yaşların akmasına izin verip gözlerini kapatırken konuştu,

"çok sert vuruyor. o kadar sert vuruyor ki sırtımın ağrısından su bile geçemiyor boğazımdan." dedi ağlamasının arasında.

"vuruyor mu? kim vuruyor?" hyunjin cevap vermeyince üstüne gitmedi, ama hala merak ediyordu cevabını. tahminlerinin doğru çıkmaması için dualar ediyordu.

"bahçeye inelim mi? hm, hava almış olursun." dedi minho. hyunjin, kısık sesiyle onu onayladığında minho onu elinden tutup kaldırmış vr bahçeye indirmişti.

ön bahçe genelde boş olurdu, ne öğretmenler ne de öğrenciler kullanırdı burayı. arka bahçe daha geniş olduğundan öğrenciler hep orada takılırdı. haliyle ön bahçede çok öğretmen kalmazdı.

banklardan birine oturdular. "şu an anlatmaya hazır olmadığını görebiliyorum. sadece 'acıyor' diyorsun ve ben acını iyileştirmeye çalışacağım."

hyunjin, minho'ya baktı, gülümsedi ve başını göğsüne yasladı yavaşça. neyse ki sağ göğsüydü, sol olsaydi minho'nun kalp atışları fark edilebilirdi.

kırk dakika, ikili için çabuk geçip zil çaldığında okuldan öğrenci sesleri duyulmaya başladı.

minho, çalan telefonuna bakıp chan'ın aradığını görünce onlara haber vermeyi unuttuğunu hatırladı ve telefonu açtı.

"neredesin lan sen?"

"hayır, ne bağırıyorsun?" hyunjin, ikilinin konuşmalarına gülüyordu.

"ön bahçedeyim, geliyorum siz inin." dedi ve kapattı.
ikisi beraber arka bahçeye girecekken minho hyunjin'e döndüğünde iki parmağı ile çenesinden tuttu. "bir şeyleri kendi içinde yaşama, lütfen. tabii ki yeni tanıştığın birine çok çabuk güvenemezsin fakat ben seni hep dinlerim, unutma."

hyunjin gülümseyip başını salladı,

"teşekkür ederim minho."

uzun teneffüstü, minho ve diğerleri yemek yemek için dışarı çıktıktan sonra okula dönmeyip jisu'ya gitmişlerdi.

akşam saatleri, mutfakta takılırlarken minho'nun telefonuna bildirim geldi.

jisu, bildirimin hyunjin'den geldiğini gördüğünde kıkırdayıp minho'ya baktı. minho ise her zamanki gibi göz devirmekle yetinmişti. "lavaboya gidip geliyorum." diye bir bahane uydurdu ve masadan kalktı.

hwang hyunjin
selam
müsait misin

lee minho
müsaitim
iyisin değil mi

hwang hyunjin
değilim

lee minho
ne
neden
noldu

hwang hyunjin
yanaklarım
cenem
dokundugun, baktıgın her yer
morardı minho
ozur dilerim koruyamadım

lee minho
dileme
ve uzulme
ben tekrar dokunurum
tekrar bakarım
iyileştiririm seni

hwang hyunjin
babam

lee minho
ne

hwang hyunjin
babam yapıyor bunları
babam beni dövüyor minho

lee minho
tanrım
hyunjin
her zaman bu tahminimin doğru çıkmamasını umdum
neden peki
neden

hwang hyunjin
bilsem keşke
ben ona hiç bir şey yapmadım
her yerim kanadı morardı
yarın bu şekilde gelemem okula

lee minho
yarın sabah
o günki yere gel

hwang hyunjin
hangi yere

lee minho
seni bulduğum yere
okul saatinde
tamam mı
söz ver

hwang hyunjin
şey
tamam söz
geleceğim

lee minho
sana söz veriyorum
yaralarını saracağım
yaralarına merhem olacağım
sana söz veriyorum
o yaraların bir daha seni üzmesine
asla izin vermeyeceğim
istediğin kadar ağlayabilirsin benim yanımdayken
her türlü güzelsin sen
her türlü güçlüsün
ağlamak zayıflık değildir
ben senin yanındayım
her zaman
ağla bebeğim

hyunjin
sende bir şey var
anlayamıyorum
daha yirmi dört saat bile olmadı tanışalı
ama sana çok güvendim
kendimi sana açtım

minho
biliyor musun
seni ilk gördüğümde
çok merak ettim seni
seninle çok konuşmak istedim
yani
birbirimizi bulmuşuz hwang 😉😉

hyunjin
ya DĞWŞXLWŞXPWŞJ
katılıyorum
şey
benim odam karanlık
ışığımı açmıyor ve kapımı kilitledi
karanlıktan korkarım ben

minho
korkar mısın
ben bayılırım karanlığa
o zaman şöyle yapalım mı
görüntülü konuşalım???
hem sana jisu'nun evini gösteririm hem de çookk özlediğin biricik arkadaşını (beni) görmüş olursun

hyunjin
hmmmm
bi düşüneyim
olabilir
ama şey
pek sesimi çıkarabileceğimi sanmıyorum
duyarsa siker ebemi 😝

minho
sorun yok
arıyorum
sesini kapatırsın ve benim sesimi dinlersin!!!

hyunjin
tamam!!!

hyunjin ve minho, yaklaşık bir saattir sıkılmadan görüntülü konuşuyordu. minho, balkona çıkmış, arkadaş grubundan komik hikayeler anlatırken hyunjin'in tepkilerini izliyordu. güldüğünde yok olan minik gözlerinden akan her bir damla yaşın hesabını soracaktı. akan yaşların değince acıttığı morarmış, ezilmiş yanakları okşayacak ve iyileştirecekti.

minho komik şeyler anlatsa da hyunjin ağlıyordu, minho ona ağla demişti. fakat şu an canı yandığından değil, mutluluktan ağlıyordu. minho'nun onu bu kadar gülümsetebildiğini görmek güzeldi.

minho ile konuşurken, herhangi biriyle konuşuyormuş gibi hissetmiyordu. kendi içinde yaşadığı sorunları, sıkmamak için en yakın arkadaşlarına bile anlatamıyorken minho'nun onu hep dinleyeceğini bildiği için ona anlatıyordu. minho, hyunjin'in güvenli alanıydı.

 minho, hyunjin'in güvenli alanıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

safe place canim

middle of somewhere, hyunho ✔️Where stories live. Discover now