too many feelings

110 26 0
                                    

8 temmuz

hyunjin, minho'ya sarılarak uyuduğunda minho kucağındaki çocuğun tişörtünü çıkarıp yaralarını öptü. güzel kokuyordu, hyunjin gerçekten çok güzel kokuyordu. vücudundaki yaraları öptükten sonra gözlerini öptü, sonra çenesini ve sonra dudağını öptü.

hyunjin'in zayıf vücudunu kaldırıp kucağında kendine doğru çektiğinde hyunjin biraz kıpırdanmıştı. onu uyandırmaktan korktuğu için pozisyonunu bozmadı ve kendini uykuya bıraktı minho.

minho'nun düzenli nefes alışverişlerinden uyuduğunu anlayan hyunjin, onun kendisine yaptığı gibi, dudağının kenarına bir öpücük bıraktı ve gülümseyerek tekrardan uykuya daldı.

saat sabah beş gibiydi, minho üstündeki kıpırdanmayı hissedip uyandığında, hyunjin nefes nefeseydi ve terliyordu.

minho, onu kucağından kaldırıp uyandırmaya çalışırken hyunjin daha da kötüleşiyordu. minho, hyunjin'in saçlarını okşadı, öptü ve oğlanı tekrar kucağına aldı. hyunjin, düzenli nefes almaya başlarken terleri soğumuştu. minho'nun göğsünde tekrardan uykuya daldığında minho, tekrar olursa diye uyumamaya karat vermişti.

şarjdaki telefonunu şarjdan çıkarıp yatakta yanına koyduğunda müzik açtı ve ritme göre kucağındakin oğlanın saçlarını okşadı.

fourth of july

şarkıyı açtığında gülümsedi. temmuz'un dördü, tanıştıkları gündü.

yaklaşık yarım saat sonra hyunjin de uyanmıştı. minho, hyunjin'in uyandığını fark ettiğinde gülümsedi. hyunjin de kafasını kaldırıp kucağında olduğu adama gülümsediğinde doğruldu.

"günaydın." dedi minho.

"günaydın."

bugün haftasonuydu, yani hyunjin'in babası evdeydi. bu zamana kadar eve çok girip çıkmadığından fark etmemiş olabilirdi fakat bir-iki saat sonra uyanırsa hyunjin'in yokluğunu fark eder ve ortalığı ayağa kaldırırdı.

"minho, benim gitmem gerek." dediğinde hyunjin, minho üzülmüştü. hyunjin'i kendi elleriyle o adama bırakmak istemiyordu.

"gitmeni istemiyorum. sadece, sonsuza dek benimle kalamaz mısın?"

hyunjin, yataktan kalkıp güldükten sonra lavaboya gitti ve yüzünü yıkarken konuştu.

"isterim, ama kalamam." minho, aynanın karşısındaki hyunjin'e arkadan yanaşıp ikisinin aynadaki görüntülerine baktı. çok yakışırlardı, eğer bir şansları olsaydı, gerçekten çok yakışırlardı.

hyunjin, arkasına yani minho'ya döndüğünde nefesleri birbirine değecek kadar yakınlardı. minho, hala aynaya bakmaya çalışıyordu. sonunda dayanamayıp bakışlarını önce gözlerinde, sonra hyunjin'in dudaklarında gezdirdi.

hyunjin, hala minho'nun yüzünü incelerken minho onun elinden tuttu ve salona sürükledi. sehpanın üstündeki kutudan bir yüzük çıkardı ve hyunjin'e döndü.

"bunu takar mısın? sana beni hatırlatmasını istiyorum. kötü hissettiğinde bu yüzüğe bak ve beni hatırla, eğer bir gün bu yüzüğü çıkarırsan-"
hyunjin minho'nun sözünü kesti ve yüzüğü elinden aldı.

"hayır, seni unutmam. ömrüm boyunca parmağımda kalacak. teşekkür ederim minho." dediğinde yüzüğü taktı ve minho'ya sarıldı.

" dediğinde yüzüğü taktı ve minho'ya sarıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
middle of somewhere, hyunho ✔️Where stories live. Discover now