Araba iki katlı gri tonlarında minik bir evin önünde durmuştu. Altının mat sarısına kayan saçları esen rüzgarla geriye doğru yaptığı dansla denizin hırçın dalgaları anımsatan mavi gözleri resmen Narutoyu iliklerine kadar korkutmya yetiyordu. Kapısı öfkeyle açılan minik sarışın kolunda hissettiği sert ve bir o kadarda soğuk bir el hissetmişti. Kolunu resmen sıkarak kıracaktı orta yaşlı adam.
Naruto kolundan çekiştirilerek evin bahçesindeki kurumaya yüz tutmuş gungüzeli çiçekleri gorünce ister istemez gözleri evlerinin mutfak balkonlarına kaymıştı.
(çiçek bu)
Ardından kendi bildiği gerçekler ve herkesin bildiği yanlışlar gelmişti gözünün önüne. Annesinin gözleri önünde elinde tuttuğu bıçakla balkona çıkışı ve Naruto'nun peşinden ''Anne gitme,beni bırakma'' diye ağlayarak bağırış çağırışları ve onun sesini bastıran yüksek sesli açılan bir şarkı. Koşup annesine sarılmak istemişti 5-6 yaşlarındaki minik sarışın ama yapamıyordu. Annesinin o sert düğümlerini çözemiyordu. ne ellerini nede ayaklarını kurtaramamıştı.
O gün evdeki işçiler tatile ailesinin yanına gitmişti. Minato ise çalan telefonuyla acil toplantıya gitmişti. Kushina balkondan Minato'nun gidişini izlemişti. O gözden kaybolduğunda oğlunu yanına çağırmıştı. Naruto da annesinin yanına koşarak gelmişti, geldiği gibi annesi sol kolunu tutup bluzin kolunu omzuna kadar sıyırmıştı ardından oğlunun o masum gözlerine bakıp konuşmuştu ''Bu küçük morluktan kurulmalısın minik bebeğim...'' Evet aynen bunu demişti küçük oğluna.
Minik sarışın annesinin ne demek istediğini bile anlamadan annesi Kushina tarafından elleri ve ayakları bağlanmıştı. Olanları anlamadan annesi odadan gitmişti mutfağa doğru gitmişti salondan. mutfaktan aldığı bıçakla üst kattaki mutfağın balkonuna çıkmıştı ve ora gitmek için elindeki bıçakla oğlunun yanından geçerken oğlunun uzayan saçını kesip göğüsüne götürü ve onun güzel kokulu saçları ile balkonun demirliklerine yasledı sonra oğlunun saçlarını tam kalbinin üstüne koydu. bıçakla boynuna derin bir kesik attı ve keniini balkondan aşşağıya bıraktı tam düşerken elinden biri tuttu bu oğluydu büyük oğlu Deiydi. Deiydara aha on bir yaşındaydı ve şuan annesinin kolundan sıkı sıkıya tutuyordu ama nafile bir çabaydı bu annesini taşıyamıyordu ama bırakmıyoruda
en sonunda Kusina ve Deiydara yere düşmüştü ve Deiydaraya annesinin elindeki bıçak girmişti. tam olarak girmişti karnından ve sırtından ucu çıkmıştı. naruto o gün ipleri kemirerek kurtulmuştu sonra üst kata çıktı ve tüm onlara baktı ama kimse yoktu Naruto mutfak balkonuna bakınca yerdeki kanı görmüştü sona demirlerden aşşağıya bakma kararı almıştı. Tir tir titriyordu elleri demirleri tutmasına rağmen sarıdan kızıla dönüşen saçlarıyla abisi ve yeşil elbisesiyle -kana bulanan yeşil elbisesi ile annesi ikisi de aşşağı da öylece yatıyorlardı Naruto ilk uyuduklarını sanmıştı ve onlar üşümesin diye yatağındaki tek kişilik battaniyeyi aşşağıya indirip üstlerine sermişti ardından yastığını getirmişti yastığı abisinin kafasının altına koymuştu annesi normalde de yastıksız yattığı için ona yastık getirmemişti. Saat çoktan gece yarısını geçmişti ve naruto annesiyle abisine bir şey olmasın diye başlarında uyumadan beklemeye devam ediyordu
(kaza oldu ambulans yolu karıştırdı. Allah'ım sen kullarını koru Yarabbim, kimsenin yüreğini yakma)
o gün ne babası gelmişti eve nede bir başkası tekti sarışın.... naruto kafasını hızla sağ sola salladığında kendisine gelmişti ve o zaman fark etti ağzından kan çıktığını burnunun kanadığını elinin yüzünün morarıp şuan yerde babası tarafından tekmelendiğini herkesin korkuyla kendisine baktığını. sarışın pencereye baktığında çoktan gece olduğunu hatta gece yarısı olduğunu anlamıştı. demek saatlerce dayak yemişti
üzgünüm uzun süre aktif olmadım ve ben korkuyorum sürekli helikopter uçak geçiyor ve az önceki kaza.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denekten insana |SasuNaru|
FanfictionSeme-Sasuke Uke-Naruto Hayatı boyunca çeşitli deneylere maruz kalan Naruto, evden kaçar ve şanslıdır ki kaçtığı sırada tartıştığı kişi onu kurtaran kişi ile aynı kişidir. Fakat bu mutluluk uzun sürmemiş ve bazı sebeplerden Naruto kendi canına kıyıp...