Yaralarını Sarmak

652 95 207
                                    

Saatler geçmişti.

Hala mağaradaydık.

Üşüyerek Turgay'a baktım.

"Hava çok soğuk."

O soğuğu sanki hissetmiyordu.

Turgay bana baktıktan sonra "Yanıma gel, donmuşsun." dedi.

Bir şey demeden ona yaklaştım.

Kolunu omzuma attığında istemsiz kasıldım.

"Gevşe biraz." diye fısıldadığında "Sen de günlerce bir erkek tarafından öldüresiye dövülüp zorla ilişkiye girseydin gevşenmeyeceğini anlardın." dedim.

"Üzgünüm Alisa."

"Neden?"

"Seni anlayamam."

Bir şey demeden.

Söylenecek söz yoktu.

"Seni yaralayan bir erkek olabilir fakat her erkek aynı değildir. Ben başka bir erkek olarak o yaraları sarmak istiyorum."

Başımı kaldırıp ona baktım.

Bana bakıyordu.

Teklifi ne kadar kulağa hoş gelse de ona güvenemezdim.

Konuyu değiştirme isteği doğmuştu içimde.

"Babanı öldürüp tahta geçtin." dediğimde konuyu değiştirmek istediğimi anlamıştı.

"Öyle."

"Neden ölmesini beklemedin?"

"Ölmüyordu, ben de işe el attım."

"Baban uzun yaşadı diye mi öldürdün?" diye sorduğumda kahkaha attı.

"Hayır, babamın senin babandan farkı yoktu. Ben de beni uğraştırmasına dayanamadım ve onu öldürüp yerine geçtim."

"Desene benden farklı değilsin."

"Hayat bunu gerektiriyorsa biz ne yapalım?" 

Belki de kendisinin de başına geldiği için bana yardım ediyordu.

"Bu gece burada kalacağız gibi görünüyor." dediğinde "Sen kralsın, neden kimse bizi almaya gelmiyor?" diye sordum. 

"Telaş yaşanmaması için saraya dönmediğimiz haberini yaymamışlardır. Şu an muhtemelen gizli bir ekip bizi arıyordur."

 "Saldırıya uğradığımız yeri bulurlarsa cesedimiz yok diye aramayı sıkılaştırırlar, değil mi?"

"Tabii ki."

Burası çok soğuktu.

En kısa sürede buradan kurtulmak istiyordum.

Turgay usulca elimi tuttuğunda ona baktım.

Diğer elimi de tutup avuçlarının içinde ellerimi ısıtmaya başladığında ses çıkarmadım.

"Hayatın boyunca soğuk nedir, bilmeden büyüdün. Şimdiye kadar çok iyi dayandın." 

"Sağ ol."

"Güçsüzsün diye yaşadıkların acımasızca." dediğinde gülümsedim.

"Gücü olmayanlar neden dışlanır, anlamıyorum." 

"Baban sana yeterli ilgiyi verseydi. Zekandan ve savaş stratejinden yararlanıp ülkesini genişletebilirdi."

"Peki ya sizde?" diye sordum. 

"Bizde ne?"

"Gücü olmayanlara bir yaptırım var mı?"

"Kendi tercihleri değil. Gücü ortaya çıkmadı diye acı çeken birinin neden fazla acı çekmesini isteyeyim?"

"Yanlış yerde doğmuşum." dediğimde güldü.

"Eğer isteğin buysa sana vatandaşlık verebilirim."

"Niye? Hafızamı okuyabil diye mi?"

"Ülkemi beğenen sensin."

"Senin himayen altına falan girmem. Ben kendi ülkemin başına geçeceğim."

"Teklif var, ısrar yok."

Ona cevap vermeden donmuş şelaleyi incelemeye başladım. 

"Bizim ülkede de böyle bol suyu olan bir şelale var."

Turgay beni dinlediğini bakışları ile gösterirken devam ettim. 

"Annemle oraya sık sık giderdik. Su, bereket getirmişti toprağa. Çevresi yemyeşil, bir sürü çiçekler var. Sabah erkenden gider, kuş cıvıltıları eşliğinde kahvaltı yapardık. Sonrasında kelebekleri izler, gökyüzündeki bulutları birbirimize benzetirdik."

Gözlerim dolarken "Annem öldüğünde onu oraya gömmek istemiştim. Annem, diğer herkesten farklıydı. Ne bir taht arzusu vardı ne de zenginlikte gözü. Tek istediği huzur ve sağlıktı." dedim.

"Anneni nasıl kaybettin?" diye soran Turgay'a "Hastalıktan." dedim.

"Daha çok küçüktüm ama onun için hep gittiğimiz o şelalenin yakınından topladığım meyvelerden içecek yapardım. Bana karşı rol yapardı, içtiği gibi iyileştiğini söylerdi."

Gözümden bir yaş düştü.

"Onu yemek yerken görmemi istemezdi. Çünkü yiyebilecek gücü yoktu. Yese de deliler gibi kusardı."

"Peki onu oraya gömebildin mi?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda sağa sola salladım. 

"Babam, her kraliyet üyesi gibi onun da özel yapılan mezarlığa gömülmesinin uygun olduğunu söyledi."

Alayla güldüm.

"Annemi, mezarlığın ücra bir yerine gömdü. O zaman anlamamıştım. Sonuçta kral babam önemli bir konuma gömülecekti, annem neden oradaydı? Babamla yan yana gömülmeleri gerekirdi."

"Neden oradaydı?"

"Çünkü babam kendi yanını annemi aldattığı kadına ayırmıştı."

Turgay ne diyeceğini bilemezken "Barbaros, annemin yas senesinde doğdu aslında." dedim. 

"Kral Şah, benim babamdan betermiş." dediğinde "Sen bile dayanamayıp babanı öldürmüşsün, ben ne yapayım?" diye sordum. 

"Benimle birlikte intikamını al."

Kanlı Gecenin IşığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin