𝟏,𝟏 𝐠𝐨𝐳 𝐲𝐚𝐬𝐢

105 13 13
                                    

Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.
- Cemal Süreyya -


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazı durumlarda, bir çırpıda söyleyip kurtulmak istediğimiz hisler olabiliyordu. Biriktirdiği sürece kalpte zaman aşımına uğrayan bu hislerin dışarı çıktığında barınacağı bir yer olacağını da garanti edemezdi insan. Bu yüzden yalnızca kaybolmasını istiyordu, kalbinde oluşan o yangında kavrulup küle dönmesini istiyordu.

Şehir kütüphanesine gitmek için otobüs beklediğim durak, bir anda bastıran yağmur ile kalabalıklaşmıştı. Üstüme giydim mont bedenimi ısıtırken içimde oluşan serinliğin nereden geldiğini anlayamıyordum. Ellerimi montun cebine sokarak otobüsün gelip gelmediğini görmek adına öne doğru eğildim. İlk gelen otobüsün durağa yanaşmasıyla binmem gereken otobüs onun arkasında kalmıştı. Kaçırmamak adına o yöne doğru ilerlediğimde ise doluşan kalabalık ile dengemi korumaya çalışarak yürümeye devam ettim. Kalabalığın içinde sıra bana geldiğinde otobüsün kapısından adımımı atarak kalabalık ve havasız otobüsün içine ilerledim. Ayakta duracağım için tutunacak sağlam bir direk bulmamın ardından otobüs harekete geçmişti. Kalabalık otobüste, sıkışık bedenlerin arasından görebildiğim cama çevirdim gözlerimi. Düşen yağmur damlalarının cama vurarak süzüldüğü sırada çıkardığı sesler kulağıma dolarken yağmurun bendeki büyük etkisini yeniden farkettim. Binmeden önce kulağıma takmayı unuttuğum kulaklık yüzünden kalabalığın sesini dinleyerek geçirecektim bu yolcuğu.

Otobüs geçtiği birçok durağın ardından inmem gereken durak yaklaşmıştı. Yakınımda olan düğmeye basarak otobüsün durağa yanaşmasıyla adımı dışarı attım. Akşamüstü olmasından kaynaklı kalabalık olan caddeye çevirdim başımı. En yakın durak olmasından dolayı burada indiğim için yürümem gerek 10 dakikalık mesafeyi şimdi hatırlamıştım. Ellerimi cebime sokacağım sırada Min Cha'nın beni tembihleyerek çantama attığı şemsiyeyi hatırlayarak açtım. Caddenin üstünde kalan hastanenin yeşillik alanından geçmek yolumu daha da kısaltacağından o yöne doğru ilerledim. Çantamdan çıkardığım kulaklığı kulağıma geçireceğim esnada gözlerime takılan tanıdık beden ile duraksadım. Yeşillik alanın ortasında bulunan bankların birinde gördüğüm o beden huzursuz gözüküyordu. Başını geriye doğru yaslamış, üstünde ince bir ceket ile yüzüne çarpan yağmur damlaları ile hareketsizce duruyordu. Pişman olma ihtimalimin bulunmayacağı bu an düşüncesizce onun, Heeseung'ın yanına ilerlememe sebep olmuştu. Yavaş adımlarla yanına ulaştığımda elimdeki şemsiyeyi onun üstüne doğru uzattım. Yüzüne düşen yağmur damlalarının durmasıyla kapalı olan gözlerini araladı. Ne aradığını bilmediğim gözlerini gözlerime sabitleyerek bir kaç dakika bakmaya devam etti. Ardından aldığı derin nefes ile öne doğru eğildi. Problemini sormaya çekindiğim o anlarda sessiz kalmamın onun için daha iyi olacağını düşündüm.

spring of winter, lee heeseung [ara verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin