𝟎,𝟏 𝐤𝐨𝐳𝐚

284 18 11
                                    

Nedensiz ve sebepsiz sevdim seni.
Çünkü bir sebebi olsa, aşk olmazdı bunun ismi.
- Oğuz Atay -

Önüne sunulan sınırsız seçenekten hiçbir koşulda temize çekilemeyecek olanı seçtiği için yargılanmalıydı insan; varoluşun fiilen kanıtı, Tanrı'nın özenle ona sunmuş olduğu bedeni yüzünden değil

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Önüne sunulan sınırsız seçenekten hiçbir koşulda temize çekilemeyecek olanı seçtiği için yargılanmalıydı insan; varoluşun fiilen kanıtı, Tanrı'nın özenle ona sunmuş olduğu bedeni yüzünden değil.

İnsanlık dediğimiz şey varoluştan beri mi böyleydi, Tanrı bir noktada durduramaz mıydı tüm olanları? Kendisine kul olması için yaratığı bu aciz canlının nesiller boyu devam eden kötülük ve kin ile dolmasına izin verip, seyirci kalmayı mı tercih etmişti? Cevabını bulamayacağımı bildiğim halde bunları düşünmemin, bedenimi benden almayacağını ve ne kadar inkar etsem de barışacağım bedeni bana sunmayacağını biliyordum. Yalnızca suçlayabileceğim bir tanrıya sahip olduğumu hatırlıyordum.

Tüm bu düşünceler, saçlarımı taramak için geçtiğim aynanın karşısında bir kaç saniyelik duraksamamla yüzümü incelerken aklımdan geçmişti. Yurt odasının açık olan penceresinden yağmur damlalarının masama çarparken çıkardığı sesler ile bu düşüncelerden sıyrılmıştım. Ne ara başladığını anlamadığım sağanak, saatin sandığımdan hızlı ilerlediğini de farketmemi sağlamıştı. Duvardaki saate baktığımda oyalanmak için daha fazla zamanım olmadığını farketmiştim, masanın etrafında dolanıp açık olan pencereyi hızlıca kapattım ardından sandalyenin kolunda asılı olan çantamı elime alarak hızlıca odadan çıkmıştım.

Koridordaki kalabalık güz döneminin ilk günü olmasından ve yerleşmek için geç kalan öğrencilerden kaynaklanıyor gibiydi. Bir yandan yurdun merdivenlerinden inmeye çalışıyor bir yandan da çantama koyduğumdan emin olduğum kulaklığı bulmaya çalışıyordum. Kulaklığı bulduğum esnada yurt binasının kapısına ulaşmıştım. Durduğumda, kampüsün bahçesinde şemsiyesiz olduğu için aceleyle koşan; bunun yanında bu sağanakta şemsiyesi ile etrafı inceleyerek sakince yürüyen insanları gördüm. Her birinin kafasında dönen düşünceler ve bu sağanağın altında hissettikleri hisler farklıydı. Bazılarını özlediği, dilediği ve acı veren günleri hatırlattığı için hüzüne sürüklüyor; bazılarını eşsiz bir sevince boğuyor yüzündeki tebessüme sebep olabiliyordu. Ben ise hüzüne sürüklenen taraftaydım.

Hızlıca kulaklığımı taktım, şemsiyem olmadığı için başımın üstüne yerleştirdiğim ve işe yaramayacağını bildiğim bez çanta ile koşmaya başladım. Kampüsün içinde olmasına rağmen yürüme mesafesi yarım saat olan tıp fakültesinin önüne gelmiştim. Giriş tahmin ettiğimden sakin ve sessizdi. Hızlı adımlarla dersliğin önüne geldiğimde kapıyı açarak içeri geçtim. Kafamı sınıfa çevirdiğimde öğrencilerin çoktan geldiğini ve hocanın konuyu anlatmak için yaslandığı tahtadan ayrılarak kapıda duran bana baktığını gördüm. Nasıl geç kaldığımı anlamadığım fakat bunun şu an önemsiz olduğunu düşünerek özür dilemek adına hızlıca önüme eğildim. " Özür dilerim, dilerseniz çıkabilirim " Konuşmamın bitmesi ile birlikte boyalı saçlarının dibindeki beyazlıklardan dolayı ellili yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim kadın yüzündeki tebessüm ile konuştu. " Sorun değil, geç kalan ilk öğrenci değilsin. Öğrenci işlerinde oluşan bir aksaklıktan dolayı bazı arkadaşlarımıza derslerde oluşan farklılık bildirilmemiş. İlk günden kimsenin dersten geri kalmasını istemem." Cümlesini tamamlamasıyla derin bir nefes aldım ve bu sefer teşekkür etmek adına eğildim." Teşekkür ederim. " Cümlemi bitirmemin ardından boş yer bulmak için amfiyi gözümle taramaya başladım.

O an gözlerimin değeceği ilk kişiyi seçebilmiş olmayı dilerdim. Kozasından yeni çıkmış, bir günlük ömrü olduğundan bi' haber kalbimde heyecanla uçan o kelebeği yeniden kozasına sokabilmeyi diledim. Bir tırtılı iznim olmadan ne ara kalbime sokmuş ve yeni bir kelebeğin kozasını örmüştün, Lee Heeseung?

𖥸

merhaba, ben mire. bir süredir yazdığım kısa yazılardan sonra desteklediğim bir kişi için yazdığım bu hikayeyi sizinle paylaşmak istedim. ne kadar kişiye ya da kimlere ulaşır bilmiyorum ama ulaşan kişiler umarım bu hikayeyi okurken biraz olsum heyecanlanıp devamını merakla bekler. iyi olduğumu idda ettiğim bir noktada değilim, sadece denemek istedim ve buradayım. umarım hatalarımı görür ve benimle paylaşmaktan çekinmezsiniz.

spring of winter, lee heeseung [ara verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin