𝟎,𝟓 𝐞𝐤 𝐝𝐞𝐫𝐬

132 15 13
                                    

Konuşmuyor anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.
- Cemal Süreyya -

 - Cemal Süreyya -

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⊰ flasback ⊱

Başıma gelecek şeylerin yaşadıklarımdan daha iyi olmayacağını farkettiğim noktada tutunmayı bırakmıştım aslında. Daha iyisinin olmayacağını biliyor, daha kötüsünün olmaması için tanrıya yalvardığım o anlarda bırakmıştım. Sabahları gözümü açtığım ilk anda, zihnimde ve ruhumda daha derin yaraya sebep olacak bir günü geçirmemeyi dilerdim. Annemin vefatından sonra bakması ve büyütmesi gereken bir bebek ile şehir hayatının onu zorlayacağını bilen babam Seoul' e oldukça uzak olan memleketi Boseong kasabasında annesinden kalan bahçeli o küçük eve yerleşmiş.

Bu gün de her gün yaptığım gibi tüm olasılıkları hesaplayarak çıktım bahçeli o küçük evin kapısından. Kaldırımın kenarında yürüyorken, lisedeki üçüncü yılımın ikinci döneminin sınav dönemini daha iyi atlatabilmeyi diledim. Etraftaki sesleri daha az duymayı dileyerek kulağıma taktığım kulaklık, Lee Ji Eun'un omuzuma attığı koluyla kulağımdan düştü. "Bugünkü sınavda ne yapman gerektiğini biliyorsun. Tüm soruları cevapladıktan sonra arkana yaslan ve görüş alanımı kapatmadığından emin ol." Sesini sol kulağımın yakınında işittiğim bu kişi ruhumda daha fazla yara açmasını istemediğim bir kaç kişiden sadece biriydi. Konuşmayı, cevap vermeyi istediğim her an boğazımda oluşmasına engel olamadığım o yumru oluşmuştu yine. Aciz olmak istemiyor ve hakettiğim gibi davranılmasını istiyordum. Ama bunun zıttı olacak şekilde, ciddi bir dereceye ulaşmaması için susuyor ve beni kullanmalarına müsade ediyordum. Kafamı sallamamın ardından yanımdan ayrılmış, koşarak okulun bahçesine ilerlemişti. Omuzlarımda asılı olan çantayı avuç içlerimle daha sıkı kavrayıp bahçesinden geçtiğim okul binasına girmiştim.

Aradan geçen iki ders sonrasında üçüncü ders zilinin çalmasıyla ulaştığım sırama oturdum. Sınav saati olduğu için masadaki kitapları toplayıp çantama yerleştirdim. Öğretmenin sınıfa girmesiyle onu selamlayıp arkama yaslanarak sırama yerleştim. Sınav kağıtlarını dağıtıp ardından sürenin başladığını söyleyen öğretmenle kağıdı ters çevirerek çözmeye başladım. Geçen 20 dakikanın ardından çözemediğim 15 soru kalmıştı. "Lee Ji Eun ayağa kalk, yerini değiştireceğim." Öğretmenin sesiyle kafamı o noktaya çevirmiş, yan sıramda olan Ji Eun ile göz göze gelmiştim. Ardından önüme dönüp kalan diğer soruları cevaplamaya devam ettim. Zilin çalmasıyla kağıtları arkadan öne doğru toplayıp hocaya ulaştırmıştık. Sıradan kalkarak koridorda lavobaya doğru ilerlerken arkamdan gelen Ji Eun kolumdan tutarak beni durduru. "Yaptığını beğendin mi? Kağıda o kadar kapanmasydın, görmek için hareketlenmeme gerek olmayacak ve hoca beni farketmeyecekti." Hızla ağzından çıkan kelimeler kulağıma ulaştığında derin nefes alıp gözlerinin içine baktım. "Kalan 20 dakikada diğer 15 soruyu da cevaplamam gerekiyordu, acele etmem gerektiği için kağıda kapandığımı farketmedim bile. Arkama yaslanmamı bekleseydin problem yaşamayacaktın." Düşünmeden söylediğim kelimeleri bana geri göndereceğini biliyordum. "Akıl vermen gerektiğini söylemedim, zaten ne yapacağımı biliyorum. Sayende cevaplayamadığım 15 soru yüzünden sınav notum düşük gelecek."

spring of winter, lee heeseung [ara verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin