𝟏,𝟐 𝐫𝐞𝐬𝐭𝐨𝐫𝐚𝐧

105 14 12
                                    

Ve insan kırar. Göğsüne bastırırken sevdiği şeyi.
- Arogon -


Biraz olsun huzursuz hissettiğim anlarda düşündüğüm kişi bana iyi geliyorken, onun kendine iyi gelemediği zamanlardan bir haberdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Biraz olsun huzursuz hissettiğim anlarda düşündüğüm kişi bana iyi geliyorken, onun kendine iyi gelemediği zamanlardan bir haberdim. Sarmasını istediğim ruhumu sarabilecek bir güce sahip olduğunu dahi sorgulamamıştım. Tek taraflı sessizce yaşamaya çalıştığım bu hislerin beni iyileştirdiğini düşünürken, daha öncesinde onun yaralarını öğrenmeyi denememiştim.

Yemekhanede yediğim akşam yemeği sonrası elimde telefon ile yurdun merdivenlerden çıkıyordum. Bu esnada yanımda olan Min Cha telefonunun ekranını bana çevirerek heyecanla konuşmaya başladı. "Bunu nasıl unuturuz! Üstelik bugün olacağı yazıyor." Telefonun ekranına baktığımda neyden bahsettiğini anlamıştım. Üst sınıf öğrencilerin yeni gelen öğrenciler için yapmak istediği oryantasyon etkinliğinin bugün olacağı yazıyordu. Dönemin başlaması üzerinden neredeyse 2 ay geçmişken yapılmasının sebebi sürekli bir bahaneyle ertlenmiş olmasıydı. Tepkisiz kalmam sonrası elindeki telefonu daha da yüzüme yakınlaştırdı. Yüzüme yakınlaştırdığı telefonu hafifiçe itip konuşmaya başladım. "Çok gereksiz bir şeye benziyor. Üstelik dönem başlayalı 2 ay oldu bile. Herkes birbiriyle tanışıp kaynaşmıştır zaten." Memnun olmayan bir yüz ifadesiyle, verdiği derin nefes sonrası devam etti. "Tanrı aşkına, yalnızca kaynaşma için yapılan bir etkinlik değil. Biraz da eğlenmeliyiz." Burnumu kırıştırarak yüzüne baktığım sırada koluma sarılarak o tahmin edebileceğim kelimeleri dizdi. "Gideceğiz, fikrini dahi sormuyorum. Hem 2 hafta sonra sınavlar başlayacak, onun öncesinde biraz boşluk vermeliyiz." Sayacağım hiç bir kelimenin onun tarafından kabul edilmeyeceğini bildiğim için onaylamak zorunda olacağımı biliyordum. İşaret parmağımı havaya kaldırarak konuştum. "Geleceğim ama sana göz kulak olmak için. İçmeyeceğimi biliyorsun." Gülümseyerek heyecanla başını sallamasının ardından konuştu. "İçmeyeceğini değil içemeyeceğini biliyorum." Söylediği şey sonrası hafifçe alnına vurarak geri çekildim. O ise yaptığıma zıt olacak şekilde kolumu tutarak sürüklemeye başladı. "Yurda uzak bir soju restoranında olduğu yazıyordu. 1 saatimiz var acele etmeliyiz."

Merdivenleri aceleyle çıkarak yurt odasının kapısında durduk. Min Cha bir hışımla kapıyı açıp dolabının önüne doğru ilerledi. Çıkardığı polo yaka sweat ve dizlerinin hemen üstünde biten pileli eteğini yatağının üstüne bıraktı.Ardından benim dolabıma dorğu yöneldiği sırada kollarımı iki yana açarak onu durdurdum. "Seninle geleceğimi söyledim ama ne giyeceğimi kendim seçeceğim." Memnuniyetsiz yüz ifadesiyle arkasını dönerek konuşmaya başladı. "Birilerinin de orada olabilme ihtimalini düşünerek hazırlanmalısın." Arkamı dönüp dolabın kapağını açtım, ardından bol mavi kot pantolon ve siyah beyaz yatay çizgileri olan kazağı yatağa bıraktım. Uygun olduğunu düşündüğüm bu kıyafetleri günlük kıyafetlerim ile değiştirdim. Sonrasında aynanın karşısına geçerek saçlarımı sıkı olmamasına dikkat ederek at kuyruğu şeklinde topladım. Günlük olarak da kullandığım bir kaç kremi sürüp belirginleşen gözaltı halkalarımı kapattım. Hazır olduğumu düşünmemin ardından arkamı dönerek aynanın karşısında ilgilenen Min Cha'a baktım. Dudağına sürdüğü ruj ile arkasını dönererek konuştu. "Hazırım, sen de hazırsın." Ayaklanarak askıda asılı olan montunu eline almasının ardından benimkini de bana uzattı. Sandalyedeki çantamı kolum takarak yeniden aynaya bakmak için geri dönen ona baktım. "Artık gitmeliyiz."

spring of winter, lee heeseung [ara verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin