Evde olup bitenleri düşünüyordum doğru mu yaptım yanlış mı yaptığım konusunda bir fikrim yoktu. Tek bildiğim asla pişman olmayacaktım yoksa bu şekilde hayat geçmezdi ve nedense babamın beni öldürecek gücünün olduğunu da biliyordum. Her ne kadar dışarıdan çok iyimser gözükse de öyle değildi sadece dışarıda insanlara iyi davranır, ve yardım ederdi ne olursa olsun herkese el uzatırdı. Bizim haricimizde herkese yardım ediyordu. Annem ve ben bunları haketmedik dışarıdakilere davrandığı gibi davranmasını isterdik. Hakaret, şiddet olmadan hayatımı yaşamak istiyordum. Babamın parası vardı ama evde rezil gibi yaşıyorduk. Babam rolünü o kadar güzel yapardı ki herkes onun kanatsız bir melek olduğunu düşünürdü. Öyle değildi bazı şeyler göründüğü gibi olmayabilirdi.
Babam alkolik birisiydi parasını sadece buna verirdi annemi defalarca aldatmasına rağmen susmuştu. Annem güçsüz bir kadındı sadece temizlik işlerine giderdi hayatı ona pek adaletli davranmamıştı. Babası aynı benim babam gibi okumasına engel olmuştu. Annem şuan hala sorsam hayalinde hep hemşirelik yatardı annemi öyle düşününce çok yakıştırırdım.
Annemin çalışma sebebi sadece bendim benim okumam, güçlü olmam için yaptığını söylerdi.Aklımdan bunları geçiriyordum düşünürken bile yorulmuştum halim yoktu. Düşünmek can acıtsa bile devam ediyordum yaptığım en büyük yanlışlardan birisiydi.
Hani bazen söyleyecek çok sözün olur da, bakarsın şöyle bir etrafına ve sonra yutkunarak; "ben kime neyi anlatmaya çalışıyorum" diye susarsın ya. Hani konuşsan yanlış, sussan yalnız insan olursun. "ne haliniz varsa görün" diyerek haykırıp çekip gitmek istersin. Hemde hiç dönmemek üzere. İşte o hallerden birindeyim. Gördüklerim, yaşadıklarım tahammül sınırlarımı çoktan aştı. Ya insanlar bende çok yanlış yerde, ya da ben dünyanın çok yanlış yerindeyim.
Her şeyi akışına bırakacaktım çünkü şuan düşünecek zamanım yoktu. Düşünmek insanı öldürürdü.
Yolculuğum sıkıntısız geçmişti camlardan etrafı kontrol ediyordum sanki babam beni takip ediyor hissine dur diyemiyordum. Çok az yolum kalmıştı yaklaşık 30 dakika
Artık varıyordum ama saat 1.30 olmuştu neredeyse saat gecenin ikisiydi. Gece gece nerde kalacağımı gözden geçirmeye başlamıştım. Sonra düşünürüm diye diye sürekli geçiştirdim bu konuyu. Çok kötüydü artık sığınacak bir evim dahi yoktu nerede kalacaktım? yatılı iş bulabilir miyim diye gözden geçirdim. Güvenli olması şarttı.
O kadar dalmıştım ki otobüste oluşan uğultu ve sesi duymamıştım. Kafamı yana çevirdim ve insanlar panik halindeydi nedenini bilmiyordum. Herkes panik yapınca bende yapmıştım haliyle korkmuştum.
Bazı kişiler önümüzdeki otobüsün virajdan çıktığını ve yükseklikten düştüğünü söylemişti. Anladığıma göre orda tanıdıkları olan insanlar vardı. Bazıları ağlamaya başlamıştı sürücü herkesin sakin olmasını söyledi ve otobüsü durdurup polisi ve ambulansı aramıştı.Aradan geçen 1 saatin sonunda çoktan polisler gelmişti her yeri sarmışlardı. Başkaları düşmesin diye güvenlik sağlanmıştı.
Herkes meraklı gözlerle öldüler mi diye bakıyordu. Ama otobüs sıkıştığı için kesin bir şey demek mümkün değildi. Polisler etraftaki herkesin gitmesi gerektiğini sürücüye yola devam etmeleri gerektiğini söyledi ve yakınlarına Ankara'ya çok yakın olduğumuzu yakınlarda hastane olduğunu yaralananları oraya alabileceklerini söylemişti. Bazıları gitmek istemese de yolumuza devam etmek zorundaydık. Orada olanlara gerçekten çok üzülmüştüm çünkü içindekilerin bazıları belli başlı uzuvlarının koptuğunu söylediler acı çektiklerine emindim bu beni şok etmişti resmen bembeyaz olmuştum çünkü böyle şeylerden çok etkilenirdim.Hiç bitmek bilmeyen yolu 30 dakika sonra bitirebildiğim için kendimle gurur duyuyordum. Otobüs bileti alırken eğer önündekinin yerinde olsaydım şuan ya ölü ya da çok ağır yaralı olacaktım.
Herkes iniyordu valizlerini almışlardı bende valizimi almaya gittim alırken biraz başım dönse de yaşadıklarımın şokundan diyedir diye düşündüm. Kendime neredeyse hiç bakmıyordum sağlığım konusunda bazen korkuyordum.
Valizimi almayı başardığımda artık ne yapmam konusunda hiçbir fikrim yoktu. Herkes dağılırken bende bilmediğim yolları yürümeye başlamıştım uzaktan park görünüyordu oraya gidip oturup bir şeyler düşünmek iyi olurdu.
Parkta banklarda oturmaya başladım tek düşündüğüm şey Bernayı aramaktı ne olup bittiğini öğrenmem gerekiyordu babam ve Murat ortalığı ayağa kaldırmıştır çünkü illaki benim yokluğum anlaşılacaktı. Bir şekilde telefon bulmalıydım halka açık telefon kulübeleri yoktu fazla ıssız duruyordu. Bir zaman sonra belli başlı sesler duydum 2-3 tane erkek sesiydi. Bana doğru geldilerini anlamıştım napacağımı bilemeden yanıma hemen gelmişlerdi.
İçkili olduklarını anlamam çok sürmemişti."Güzelim eğlenelim mi?" diyordu pislik gece saati olduğu için ıssızdı. Ne yapacağımı kestiremedim o an sakin olmaya çalışarak kaçmayı düşündüm. Neden buraya geldim diye kendime sövmüştüm.
Histerik bir kahkaha atarak "küçük fare korkmuş" yanındakiler ona eşlik ederek güldüler.
Yanıma yanaştıklarında ayağımla birisinin özel bölgesine tekme atmıştım fırsattan istifade hemen koşmaya başlamıştım. Adam acı içinde kıvranırken diğerleri arkamdan koşmaya başlamıştı. Oh olsun diyerek içimden geçirdim yine olsa yine yapardımHemen saklanacak bir yer aramaya başladım ana caddeye kadar yürümüştüm ıssızdı hiç arabanın geçmediğini farkettim. Yolun ortasında koşmaya devam ederken arkamdakileri görünce korkup kendimi yolun başına atmıştım. O an tek görebildiğim bir arabanın üstüme doğru geldiğiydi Arabanın farları yüzünden gözümü bile açamıyordum.
Adam telefonla konuşuyordu ve hemen arabadan inerek telefona doğru
"Bekle sana geri döneceğim." diye ekledi.
Adam şok olmuş bir biçimde arkamdakilere bakmıştı. Bir anda elini silahına atınca korkup kaçmışlardı.Ben yerdeyken yanıma çömeldi "Ayağa kalk." demişti buz gibi sesiyle
"Burda bu saatte ne işin var?" diye sert sesiyle sormuştu. Ürkmüştüm çünkü tanımıyordum ve bu şehire ilk defa geldiğim için baya acemiydim. Ben sadece titremekle kalırken sorusunu daha sert bir şekilde tekrarladı
"Sana burda ne işin var diye sordum, ikinci kez tekralamaktan nefret ederim."Ben titrer vaziyette hafif başım dönüyordu ve sorusunu cevapladım;
"Ben buraya ilk kez geliyorum. Yolumu şaşırıp kayboldum ve ordaki adamlar beni yakalamak istiyorlardı bende buraya kadar geldim."Ağır ağır anlamışcasına başını salladı
"Demek şu ailesinden kaçan kız sensin." demişti şok olur vaziyette adama bakmakla yetindim. Bu adam benim kaçtığımı nerden biliyordu? bunları düşünürken başımın dönmeye başladığını farkettim
"Sen nerden biliyorsun kaçtığımı?" diye sordum."Ben buradan sorumluyumdur, bilmediğim bir şey yoktur. Senin haberin yok galiba ben söyleyeyim o zaman. Gazetelerde hep sen varsın farkında değil misin? ve bende seni görünce araştırdım buraya geleceğinden haberim vardı. Ama karşıma çıkacağını düşünmüyordum." dedi soğuk sesiyle
"Babanı da tanıyorum, seni ona geri göndermeye ne dersin?" bunu dedikten sonra gözlerini kısmıştı.Benim o anda elim ayağıma dolaşmıştı dönen başım daha çok dönüyordu eğer oraya gidersem neler olacağını iyi biliyordum. Kesinlikle beni öldürürdü yaşamam mucize kalırdı.
"Lütfen beni babama yoll-"
Tam cümleme devam edecekken dengemi kaybetmiştim en son gördüğüm şey sert bakan yeşil gözlerdi.
Şundan emindim ki ölümüm babamın elinden olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtarıcı
Teen FictionAlya Gök, henüz 18 yaşında bir kadındır. Babasından gördüğü eziyetler sonucu kızının işe yaramaz olduğunu düşünür ve kızını evlendirmek ister. Alya direnip kurtarıcısı ile karşılaşacaktır. Alyanın geçmişi ve bilmediği şeyler gün yüzüne çıkacaktır. B...