11

82 5 5
                                    

Odada hala düşünürken kaç saat düşündüğümü bile anlamamıştım. Çoğu zamanımı neyi nasıl yapacağımı düşünürek geçirirdim. O kadar yorgundum ki düşünecek halim bile yoktu.

Kaç saat uyuduğumu bile anlayamadan gözlerimi açmıştım. Ortam zifiri karanlıktı ve gözlerimi yattığım yerde gezdirdim. En son düşünerek uyuduğumu farkettim. Saatler boyu aynı pozisyonda kalınca sırtım ağrımıştı. Bir an her şey aklımdan geçmişti. Barlas nerdeydi? İşi için gitmiş miydi? diye düşünmeden edemedim. Bunları düşünürken evin kapısının açılma sesini duymuştum. Ev o kadar sessizdi ki korkmaya başlamıştım çünkü küçüklüğümden beri karanlıktan korkardım ve hangi yaşıma gelirsem geleyim korkacaktım.

Tanımadığım bir evdeydim kimin evine geldiğimizi bilmiyordum ne zaman misafirliğe gitsem çok sıkılırdım. Yaşıtım vardı ama Ayça ve İpek denilen ikizler bana kötü davranırdı. Sanki beni istemiyorlar gibi her yolu denerlerdi. Bahçede oyuncaklarımla oynuyordum. Arada sırada annem yanıma gelir çok dikkatli olmamı söylerdi ve kızlarla iyi anlaşmam gerektiğini de söylerdi. Annemi dinlemezdim bu konuda çünkü istemediğim bir ortamda durmaz, sevilmediğim yerde kendimi sevdirmeye çalışmazdım. Daha sonra ikizler yanıma gelmişti oynamak istediklerini söylediler. İlk onlar teklif ettiği için mutlu olmuştum 15 dakika oynadıktan sonra İpek "havuzda yüzelim mi?" diye sormuştu. Gözlerinde öldüresiye bir bakış vardı. "Olmaz çok tehlikeli, hem babam kızar yapamam." demiştim ama kızlar beni dinlememişti kolumdan tutup çekiştiriyorlardı. Mecburen gitmek zorunda kalmıştım. Babamlar ise bahçede oturuyorlardı kahkaha seslerini komşuların duyduğuna emindim. Arka bahçedeki havuza gitmiştik içimde tarifsiz bir korku yatıyordu. Kızların yüzmeyi bilmediğini biliyordum. Ayça havuza gitmişti. Ama o yaştaki bir çocuğa göre çok derindi. Girdikten sonra haliyle çırpınmaya başladı ve bağırmaya başladı o an ne düşüneceğimi bile bilmiyordum. İpek koşarak ailesinin yanına gitmişti. İkizlerin anne ve babası hemen koşarak gelmişlerdi. Kızı sudan çıkartmıştı ve İpek şunları söylemişti
"Baba Alya yüzelim dedi biz istemedik ama bizi çok zorladı. Ve biz istemeyince Ayçayı havuza itti." bunları derken Ayça timsah gözyaşlarını akıtıyordu. Hiçbir suçum yoktu ve babamlar çok öfkeliydi. Babam sertçe kolumdan tutarak
"Seninle evde görüşeceğiz." dedi dişlerini sıkarak annem hayal kırıklığı içinde bakıyordu. Bir zaman sonra kalkmıştık ordan ve arabaya bindiğimizde ölüm sessizliği vardı. Kalbim dışarı çıkmak ister gibi atıyordu. O kadar hızlı atıyordu ki ağrımaya başlamıştı.
Eve girer girmez babam beni dövdüğü kemerini alıp vuruyordu, annem engel olmaya çalışsada ona da vurmuştu. Babam bana acımasızca vururken şunları dedi
"Sana kim dedi kızları yüzmeye götür diye ahlaksız köpek." demişti canımın acısına söylediği şeyleri takmıyordum bile. Daha sonra hıncını baya benden almıştı beni sürükleyerek kapkaranlık odaya fırlatmıştı ve kapıyı kilitleyip kapatmıştı. Dediği şey "Terbiyesiz seni sana ben çok yüz verdim soytarı." demişti ne olduğunu öğrenmek bile istememişti. Dudağım kanıyordu ve her yerim sızlıyordu karanlıktan korkuyordum ve bir anda titremeye başlamıştım neler olduğunu anlamadan gözlerim kararmıştı. Umarım bir an önce ölürüm diye içimden geçirmiştim.

Kötü anılarım gözümde canlanmıştı. Kim olsa kötü hissederdi ve babam o kızlara hep "Siz Alyadan çok iyisiniz benim kızım siz olun." demişti çok üzülüyordum. Madem beni sevmeyeceklerdi neden dünyaya getirmişlerdi? Beni bu pisliğin içine atıp kaçmışlardı.
Babam beni dövdüğü için asla pişman olmadı o gün beni odadan çıkarttıklarında birkaç gün hiçbir şey yememiş, hiçbir faaliyette bulunmamıştım. Eski Alyayı o gün kaybetmiştim. Annem hareketlerimin değiştiğini ve konuşmadığımı farketti kaç kere konuşmaya çalışmıştı ben asla onunla da konuşmamıştım.

Kötü anıları aklımdan sileceğime dair söz vermiştim kendime ama olmuyordu. Yatakta üzülürken kendime gelmeye çalışıp, kapının açıldığını duymuştum. Barlastı çünkü ışık yanıyordu. Büyük ihtimalle oturma odasında oturuyordu. Yanıma gelmemesi için dua ederken bir takım adım sesleri işittim. Kulak vermiştim adımlar buraya doğru yaklaşıyordu. Ve en iyisi uyuma taklidi yapmaya çalışmak oldu ve gözlerimi sıkıca kapattım. Yattığım odanın kapısı yavaşça açılırken irkilmeden edemedim. Ama çaktırmamıştım. Barlas'ın olduğu anlamıştım yanımdaki keskin parfüm kokusuyla. Bir anda yanıma yatması bir oldu şaşırmıştım çünkü kendi odasına gider sanıyordum. Heyecanlanmıştım ama neden olduğunu hiçbir şekilde anlamadım.
Barlas'ın konuşmasını duydum
"Neden bu kadar tanıdık kokuyorsun?" diye fısıldadı. Uyuduğumu sandığı için rahattım.
Barlas'ın içki koktuğunu farkettim ve yanıma yatmasına izin vermiştim. Ben uyuyorken çıkıp gitmiş olmalıydı. Dediği şeyi düşünerek akışına bırakıp uyuyakalmıştım.

Gözlerime gelen güneş ışığı ile rahatsız olmuştum annemi hâlbuki uyarıyordum perdeyi kapatması için gözlerimi açıp anneme seslenecekken nerde olduğumun bilincine vardım etrafıma bakındım yanımda Barlas yoktu benim farkında olmadığımı sandığı için ses etmeyecektim. Kendime gelerek yüzümü yıkamıştım. Birkaç gündür duş alamadığımın bilincinde olup bunu Barlas'a demem gerekiyordu. Valizimde iç çamaşırı çok az vardı yeterli olmadığının farkındaydım.

Aşağı inerken Barlas'ın yukarı çıktığını merdivenlerdeyken

"Aşağı in masaya otur şimdi geleceğim." demişti bende dediğini yapıp masaya oturup Barlas'ı bekledim. Çok sürmeden gelmişti. Barlas oturup kahvaltıya başlamıştı ilk onun başlamasını bekleyerek bende başlamıştım. Aklımda diyeceğim şeyi düşünüyordum.
Barlas kafasını kaldırıp bana baktığında
"Bir şey demek istediğin çok belli düşünmeyi kes ve ne istediğini söyle." dedi  şok içerisinde ona bakıyordum hemen sıkıntımı anlamasını beklemiyordum
Eveleyip geveledikten sonra
"Duş almam gerekiyor.. fazla iç çamaşırım yok." dedim
"Tamam hallederiz, derdin bu muydu?" diye söylendi
"Başka bir şeye ihtiyacın var mı?" dedi ardından bende kafamı iki yana sallayarak karşılık vermiştim.

Kahvaltı edildikten sonra dünkü meseleyi açmaya karar verdim. Teklifini can güvenliğim için kabul edecektim annemler elbette aklımdaydı. Onlar için endişeliydim.

Barlas yemek masasından kalktığı sırada hizmetçiler masayı toplamaya koyuldular. Barlas kalkıp gidecekken durdurdum ve arkasını dönerek meraklı gözlerle diyeceğim şeyi bekliyordu.
"Dün hakkında konuşmak istiyorum." dedim zamanım azalmıştı şuan kararımı vermezsem çok geç olacaktı.
Barlas karşımdaki koltuğa oturarak benimde oturmamı söyledi
"Söyle bakalım." dedi
"Kabul ediyorum." dedim ciddiyetle
"Pekala bunu duyduğuma sevindim. Biliyorsun bugün akşam yola çıkacağım, her şeyin eksiksiz olacak endişe etme. Ben Yiğitle beraber halledeceğim. Seni ölü göstermem kısa sürede olacak. Haber kanallarına yarın iyi bak." soğuk yeşil gözleri ile bakmıştı bana ve ardından devam etti.
"Bedenini bilmiyorum o yüzden benimle geleceksin. Sana ihtiyaçlarını alalım." demişti çok geçmeden hazırlanmamı söylemiş bende hızlıca hazırlanmıştım.

Barlasla arabaya binmiştim. Bu iç çamaşırı mevzusunu sevmemiştim sadece mecbur olduğum için söylemiştim çünkü bazen anneme bile hiçbir şeyi diyemiyordum.

Arabadan indiğimizde bir o kadar lüks ve şık bir yer gibi görünüyordu. Bu kadar pahalı giyinmesem de olurdu ama sesimi çıkartmadım.

Sonunda mağazanın içine girmiştik. Oradaki çalışan "Nasıl yardımcı olabilirim?" demişti
Hemen çalışana ihtiyacımı söyleyip beni iç çamaşırı kısımlarına götürmüştü. Ben seçerken Barlas telefonla konuşuyordu. Çok ciddi duruyordu ve bu halini seviyordum. Ona dikkatle bakarken gülüşünü merak etmiştim tebessüm ettiğini görmüştüm ama güldüğünü görmemiştim. Daha yeni olduğu için görmemem çok normaldi.
Eminim ki gülmek ona çok yakışacaktı.
Bunları düşünürken gözlerim üstündeydi bunu farketti ve koyu kahverengi gözlerimle onun yeşil gözleri kesişmişti bunu farkederek utanmıştım.
Barlas benim sapık olduğumu düşünecekti. Utançtan elim ayağıma girmişti kızarmıştım. Utançtan yerin dibine girmiştim. Bana tekrar baktığını hissettiğimde başka bir şeyle uğraşmaya çalışmıştım ama faydasızdı.

Kurtarıcı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin