1

225 24 32
                                    

Daha önce hiç ışıksız kaldınız mı? Daha önce ışıksız kaldıysanız güneşin ne hissettirdiğini bilirdiniz. Daha önce hiç sussuz kaldınız mi? Daha önce sussuz kaldıysanız suyun ne hissettirdiğini bilirdiniz.

Daha önce sevgisiz kaldınız mı? Daha önce sevgisiz kaldıysanız sevginin ne hissettirdiğini bilemezdiniz.

Ben her zaman ışıksız bırakanlara inat ışığımı göklerde arayan biriydim. Ama ışık gökler de değildi, ışık sizi gerçekten seven birinin gözlerindeydi.

Ben hırslarını her zaman güneşe tercih eden o kadındım. Çünkü bana her zaman hırslarımı bıraktılar benden güneşi çalanlar.

Ama bir şekilde hayatta kalınca artık cehennemi sevince sorun olmuyordu. Dedim ya hayat işte, akıp gidiyor. Bir şekilde geçiyor. Geçmez deyince de geçiyor, sabah oluyor. Her şey bir gün bitiyor. Acı gibi, ömür gibi, mutlu anlar gibi.

Ben, Mevsim. Su Mevsim Aren.

"Mevsim Hanım, uçuş için hazır mısınız bakalım?"

Karşımda gördüğüm kişiyle oturduğum sandalyeden kalktım. "Hazırım, hazırım. İtalya'ya uzun zamandır gitmiyordum."

"Alışveriş yapmak için deliriyorum. O kumaşlar, çantalar, ayakkabılar..." Aslında ben de heyecanlıydım. Alışveriş bana iyi hissettiriyordu. Kendime iyi bakmak bana iyi hissettiriyordu.

İç çeken sesiyle yanımda yürüyen kişi uçaktaki hosteslerden biriydi. Onun dışında benim yakın arkadaşımdı. "Geçen gün kavga ettik."

"Kimle?"

"Kimle olacak? Can işte."

"Hmm, neden?"

Yanında yürürken üniformamın düğmelerini düzeltmeye başladım. "Bu uçuşlar hakkında yine boş boş konuştu."

"Seni hak etmiyor, Rüya."

Nefes sesini duyduğumda yüzüne baktım. "Ama onu seviyorum."

"Ya da sadece bağımlı olabilir misin?"

"Aşk uzmanı konuştu."

Gülerken omuz silktim. "Aşk ya da başka bir şey bilmiyorum... Yine de bir insanın körü körüne birine bağlanması..."

Gördüğüm kişiyle sözüm kesilirken birkaç saniye olduğum yerde durmak istedim. Ya da... O an ne olduysa ne hissettiysem ömür boyu öyle kalmak istedim. Bu his belki de hayatım boyunca hiçbir şekilde hissetmediğim o güneşi tenimde hissetmişim gibi hissettirmişti.

"Ne oldu, Mevsim iyi misin?"

"İyiyim... Ben daldım."

Karşımdaki adam elinde tuttuğu çantayla öylece yürürken ben hâlâ ona bakıyordum. Neden baktığımı bilmediğim halde. O da başını çevirip etrafa bakarken benimle göz göze geldiğinde birkaç saniye gözlerime bakıp kaşlarını çatıp önüne dönmüştü.

Kendime geldiğimde Rüya'ya baktım. "Daldın da ne dalmak."

Gülerek söylediği şeyle kendime tamamen gelmiş üstüne göz devirip yürümeye başlamıştım. O 10 saniye belki de 30 saniye benim ben olarak geçirdiğim bir zaman değildi. O an başka biri gibi hissetmiştim.

"Ne diyorduk biz ya?"

Saçlarımı toplayıp kafama kaptan şapkamı takarken Rüya da yanımda koşturarak yürüyordu.

"Birine körü körüne bağlanmak diyordun."

"Evet, aptallık. Kendini manipüle etmek."

"Az önceki halinden sonra buna ancak babam inanır."

SU DAMLASI.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin