"İnanabiliyor musun Yeonjun?! Muhteşemdi!"
Beomgyu'yu küçük bir tebessümle onaylayıp elimdeki içki bardağıyla oynamaya devam ettim.
"Dökül bakalım koca bebek. Neler oluyor?"
Bardağı önümdeki cam sehpanın üzerine bırakırken Beomgyu'ya cevap verdim. "Bir şey olmuyor."
"Ben de dün doğdum Yeonjun. Çıldırtma insanı. Söyle. Neyin var?"
Neyi söylememi bekliyordu ki? Ona Soobin'e olan aşkımı anlatmamı nasıl bekleyebilirdi?
Beomgyu'yla ben çocukluk arkadaşıydık. O yüzden Beomgyu bir sıkıntı olduğunda hemen anlar fakat çözmemi bekleyene kadar konuyu açmazdı. Bir şeylerin ters gittiğini fark ederse de, şimdiki gibi sorardı.
Taehyun ve Soobin'le ortaokulun ilk yılında tanışmıştık. Ve o zamandan bugüne kadar dördümüz yakın arkadaşlar olmuştuk.
Ta ki ben lisenin ilk yılında Soobin'e karşı hislerimin arkadaşlıktan öte olduğunu fark edene kadar.
Lise hayatımdaki ilk kavgamdı. Kavga ettiğim çocuk sağlam benzetmişti beni ve yüzümden kanlar akıyordu.
Ara sokağın birinde sızmadan önce aradığım kişi Soobin olmuştu ve beni alıp evine götürmüştü.
Bana öyle bir bakıyordu ki, sanki bir heykelmişim gibi narin dokunup, bebekmişim gibi şefkatle kucaklıyordu.
Aile sevgisi nedir bilmeyen, sevgi parçası bile görmemiş bünyem Soobin'in ilgisiyle bir şeylerin hareket etmesini sağlamıştı.
Zaman geçtikçe Soobin'in gülüşünü izlediğimi fark ettim. Bakışlarını düşündüm yedi yirmi dört. Kokusu, sarılışı, tavırları, gamzeleri, saçları... Her bir ayrıntısı aklımın köşelerinde yer edinirken küçücük bir teması bile kalbimi deliye çevirebiliyordu.
O bunları arkadaşça görüyordu, benim de arkadaşça gördüğümü düşünüyordu. Üç yıl iki ay... Hayatımın en güzel rüyasıydı.
Ta ki bu sene yaklaşık dört ay önce Soobin ve Kai'nin sevgili olduğunu öğrenene kadar.
Soobin'in birinden hoşlandığını biliyordum. Bana anlatıyordu sürekli ama isim vermiyordu. Ben de aptal gibi üstüme alınıp umutlanıyordum.
Soobin'e açılacağım gün, Soobin'in yemekhanedeki masamıza Kai'yle el ele gelmesi tüm umutlarımı alıp götürmüştü.
Ondan sonra gelişen şeyler çok hızlıydı. Soobin sevgilisini tanıtmış, herkes şaşkınlıkla karşılayıp tebrik ederken nasıl olduğunu sorgulamıştı. Gözlerim buğulanırken daha fazla masada kalamamış ve çekip gitmiştim. Bir süre sonra ağlarken kontrolü kaybetmiş ve tuvaletin ortasına yığılıp kalmıştım. Gözlerimi açtığımda bana merakla bakan dört çift göze yaptığım açıklama 'Öğünlerimi atlıyorum.' olmuştu.
İnanmışlardı.
Soobin'le Kai dört aydır çıkıyorlardı ve oldukça toksik bir ilişkileri vardı.
Kai sürekli bir şeylerden şikayet ediyor, Soobin ise peşinden koşup sonunda ağlıyordu.
Ben ise ya Taehyun'u yanına gönderiyor, ya Beomgyu'ya söylüyor ya da mesaj atıyordum.
Yanına gidemiyordum çünkü Kai rahatsız oluyordu. Bu nedenle Soobin aramıza mesafe koymuştu.
Bende sonunda dayanamayıp anonim hesabımdan ona yazmaya başlamıştım.
Soobin, benim dahlia'mdı.
En son üç gün önce arka bahçede ağlarken yazmıştım ona. Hatrı sayılır küfürler yemiştim çünkü Kai'yle benim, yani yawnzzn'ın, attığı mesajlar nedeniyle kavga etmişlerdi.