"Ne yaptın, ne yaptın?!"
Taehyun kolumu tutup beni sarstığında yüzüne bakmadan tekrarladım. "Yeonjun'u öptüm."
Taehyun sabır dilercesini kafasını kaldırdı. Ona dün olan her şeyi anlatmıştım. Yawnzzn'ın Yeonjun olduğunu öğrendiğinde tahmin ettiğini söylemişti. Fakat onu öptüğümü söylediğimde çıldırmıştı. "Kai senin sevgilin değil mi oğlum?! Kai'yle sevgiliyken Yeonjun'u nasıl öpersin?! Çocuk yeterince kırıldı senin yüzünden zaten, bir de gittin öptün mü?!"
"Kai beni aldatıyor."
Taehyun yüzüme baktı şaşkınlıkla. Kolumdan tutup mutfağın ortasında bulunan masanın etrafındaki sandalyelerden birine oturdu. "Doğru düzgün anlat her şeyi."
Ona her şeyi başından beri anlattığımda gözyaşlarıma hakim olamamıştım. Taehyun beni kendine çekip sarılmıştı. Şimdi ise tamamen sakinleşmem için saçlarımı okşuyordu. "Yeonjun'u seviyor musun?"
Sorusuyla doğruldum. Kaşlarımı çatıp düşündüm yüzüne bakmadan önce. "Yeonjun'u seviyor muyum bilmiyorum. Ama yawnzzn'ın yani Yeonjun'un bana yazdığı herbir cümleye aşığım."
Taehyun burukça gülümsedi. "Sen ilgisini seviyorsun Soobin."
Bu cümleyi duymaktan bıkmıştım. Sinirden ağrıyan başımı ellerimin arasına aldım. "Kai'den ayrılacağım."
Taehyun oturduğu yerde geriye yaslandı. "İsabet olur."
Ardından oturduğum yerden kalktım. Odaya girdiğimde Beomgyu'yla Yeonjun'u görmemle durdum. Yeonjun, Beomgyu'nun göğsüne kafasını yaslamış telefonunda izledikleri videoya gülüyorlardı. Beomgyu'nun eli Yeonjun'un saçlarını okşuyordu.
Sinirle içeri girdiğimde Yeonjun'la göz göze geldim. Yeonjun gözlerini kaçırıp Beomgyu'nun göğsüne sokuldu. "Taehyun'u yedin herhalde, o nerede?"
Beomgyu'nun sorusuna arkamdan gelen Taehyun cevap verince telefonumu cebimden çıkarıp bahçeye ilerledim. Kai'nin numarasını ararken sinirden ellerim titriyordu.
Yeonjun benim tutuşumdan kaçarken Beomgyu'nun göğsüne sokuluyordu. Benim ona dokunmamı istemezken Beomgyu'nun saçlarını okşamasına izin veriyordu.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Yeonjun'u neden kıskanıyordum ki?
Gözlerimi, elimde tuttuğum telefonun sesiyle açtım. Bingo! Kai arıyordu. Telefonu açtım beklemeden. "Sevgilim, nasılsın? Çok özledim se-"
"Ayrılalım."
Kai'den bir süre ses gelmezken devam ettim. "Rahatsız etme bir daha beni."
Telefonu kapatmak için hamle yaptığımda Kai'nin sesini duymamla geri kulağıma yasladım. "Neden, nereden çıktı bu Soobin?!"
Ben cevap vermek için ağzımı açmışken Kai'nin bağırtısıyla yüzümü buruşturdum. "O Yeonjun yüzünden değil mi?! Lanet olsun o sürtük seni nasıl hemen baştan çıkardı.?!"
"Düzgün konuş!"
Sesimin yüksek çıkmasına engel olamamıştım. Öyle ki yanımda dikilen üç beden sesime dışarı çıkmışlardı.
"Bana onu savunduğuna inanamıyorum Soobin! Nasıl boyadı gözünü, benden ayrılman için neler vaad etti sana?! Söyle!"
"Beni aldattığını biliyorum Kai!"
Dediklerimle Beomgyu eliyle ağzını kapattı. Taehyun gözlerini kaçırırken Yeonjun'a baktım. Gözlerinde seçemediğim bir ifadeyle bakıyordu bana.
"Ne?" Kai'nin sesini duymamla odağımı tekrar telefonumda topladım.
"Beni sevmediğini biliyorum."
Kai bir süre bekledi ardından sinirle konuşmaya başladı. "Sikeyim, telefonla konuşurken beni mi dinledin Soobin?!"
"Adım geçiyordu, ne yapmamı bekliyordun Kai?!"
Kai güldü, ardından fısıltıyla konuşmaya devam etti. "Peki, ayrılalım. Daha fazla ayak bağı olma."
Yüzüme kapanan telefonu kulağımdan çektim. Ayak bağı lafını çok sık duyuyordum. Kai bir şeyler karıştırıyordu ve bu bize zarar verecekti.