"Ee çıtırlar, tatilde ne yapıyoruz?" Beomgyu heyecanlı heyecanlı konuşarak masaya oturduğunda arkasından gelen Yeonjun'u fark etmemle ağzımdan şaşkınlık nidaları döküldü.
"Oo, Yeonjun Bey uğrar mıydınız siz buralara?"
Yeonjun Beomgyu'nun yanına otururken mırıldandı hafifçe. "Selam."
"Nerelerdesin oğlum sen?! Günlerdir yoksun, yüzüne hasret kaldık resmen."
Taehyun'un sitemli sesine gülmekle yetindi sadece Yeonjun. Yorgun görünüyordu.
"Hey hey, gençler!" Beomgyu ellerini masaya vurarak tüm dikkati üzerine topladıktan sonra devam etti. "Tatilde ne yapacağız diyorum."
"Bilmem." Yeonjun'un kısaca kestirip attığı cevaba Beomgyu gözlerini devirdiğinde Taehyun onun bu haline gülerek kolunu omzuna attı.
"Bizim fikirlerimizin çokta umrunda olmayacağını hepimiz de biliyoruz. Söyle, sen ne planladın?"
Beomgyu istediğine varmanın keyfiyle sırıtıp anlatmaya başladı. "Yıllar önce aldığımız ama adam akıllı sadece bir kez kullandığımız dağ evine gidelim diyorum."
"Ne yapacağız dağ evinde Beomgyu?"
Yeonjun'un bıkmış sesine karşılık verdi Beomgyu. "Geyik avlayacağız Yeonjun. Tanrı aşkına ne yapabiliriz sence?!"
"Neyi ne yapabilirsiniz?" Yanımdaki sandalyenin dolmasıyla birlikte kulağıma dolan tanıdık sesle kafamı sola çevirdim. Kai bana gülümseyip yanağımı öptükten sonra Beomgyu'ya döndü sorduğu sorunun cevabını almak için.
"Tatil planı yapıyorduk da."
Beomgyu'nun cevabına kafasına salladığında hızla konuşmaya başladım. "Dağ evine gideceğiz. Sen de gelirsin değil mi?"
"Hepiniz mi gideceksiniz?"
Kai'nin sorusunu mırıltıyla cevaplarken bakışlarının Yeonjun'un bakışlarını bulduğunu fark ettim.
Kai Yeonjun'dan hoşlanmıyordu. Yeonjun'un da onu sevdiği pek söylemezdi. Aslında ilk başlarda Yeonjun her ne olursa olsun Kai'yle anlaşmaya çalışıyordu ama Kai, Yeonjun'la fazla yakın olduğumuzu ima ettiğinde Yeonjun'la arama mesafe koyduğumdan beri Yeonjun'da Kai'den hoşlanmıyordu.
Aralarında kısa da sürse ya sözlü ya da sadece bakışlarıyla bir atışma geçiyordu fakat Yeonjun genellikle alttan alıp konuyu uzatmıyordu.
Ancak şu an ki durum farklıydı. İkisi de öldürücü bakışlarını birbirlerinden çekmiyorlardı.
Aralarındaki bakışmayı ve ortamın sessizliğini bozan Kai oldu. "Ben size sadece haftasonu katılabileceğim."
Duyduklarımla yüzüm düşmüştü. Kai'ye döndüm. "Neden?"
"İşlerim var sevgilim."
"Tatilde ne işi bu?"
"Neyi sorguluyorsun Soobin?"
Sıkıntıyla iç çekip cevap verdim. "Peki o zaman, iki gün de kârdır."
Kai gülümseyip sırnaştığında gülümsedim. Dudakları dudaklarımı bulduğunda ayrılmamızın nedeni Yeonjun'un sert sesi olmuştu.
"Şunu yapmayı kesseniz mi artık?"
Masadaki herkesin bakışları Yeonjun'u bulurken o Kai'ye bakıyordu.
Kai sorarcasına tek kaşını kaldırdığında Yeonjun bakışlarından taviz vermeden cevap verdi. "Rahatsız oluyor herkes."
Kai histerik bir gülüş attı. "Öyle mi?" Ardından diğerlerine döndü. "Rahatsız mı oluyorsunuz bizden?"
Taehyun kafasını hayır anlamında salladığında Beomgyu cevap vermedi. Kai Yeonjun'a tekrar döndüğünde yüzündeki sırıtış yerini koruyordu. "Gördün mü? Senden başka kimse rahatsız olmuyor. Çok rahatsızsan bizden gidebilirsin."
Yeonjun elini sinirle masaya vurup oturduğu yerden öne doğru eğildi. Tıslayarak konuşmaya başladı. "Sen kimi kimin masasından kovuyorsun lan?!"
Yeonjun ayağa kalktığında sinirle uyardım. "Yeonjun."
Yeonjun ayağa kalkıp Kai'nin karşısına geçtiğinde beni duymayarak konuşmaya devam etti. "Herkesin huzurunu kaçırmandan bıktım artık. Yapma denilen şeyi yapma."
Kai de ayağa kalktığında elini tuttum. Yeonjun'un gözleri saniyelik bir şekilde ellerimize kaydığında Kai'nin konuşmaya başlamasıyla odak noktasını ona çevirdi. "Sana mı soracağım Choi Yeonjun?"
Yeonjun sinirle solurken cevap verdi. "Benim canımı sıkma Kai."
Kai sinirle gülüp cevap verdi. İkisi de sessiz konuşuyordu fakat hepimiz onları duyabiliyorduk. "Asıl sen benim canımı sıkma Yeonjun. Senin nasıl bir sürtük olduğunu en iyi ben biliyorum."
Kai'nin sözleriyle herkes şok olurken Yeonjun ağzının içinden bir küfür mırıldandı ve yumruğunu Kai'nin çenesine geçirdi.
Kai geri sendelediğinde yerimden hızla kalkıp önüne geçtim. "Ne yaptığını zannediyorsun lan sen?!"
Boğazımdaki damarlar patlayana kadar Yeonjun'un yüzüne kükrediğimde onun Kai'ye yaptığı gibi bende ona sağlam bir yumruk attım.
Yeonjun yere düştüğünde Beomgyu ve Taehyun hızla yerlerinden kalktılar.
Ben sinirle hala yerde duran Yeonjun'un üzerine yürüyecekken Beomgyu'nun yakama yapışmasıyla durdum. "Ne bok yiyorsun lan?! Nasıl vurursun Yeonjun'a?!"
Taehyun aramıza girip Beomgyu'nun ellerini yakamdan kurtardığında Kai'ye döndüm. Sandalyeye oturmuş çenesini tutuyordu. Yanağından çenesine doğru olan yer kıpkırmızıydı. Morarmamasını umdum.
Beomgyu bana tekrar saldırmaya çalışırken Taehyun onu tutmuş sakinleştirmeye çalışıyordu.
Etrafa baktım. Herkes bize bakıyordu. İleriden bize doğru ilerleyen birkaç hocayı gördüm sonra.
Sesler çok karışıktı. Beomgyu bana bağırıyor, Taehyun onu susturmaya çalışırken bağırıyordu. Etraftaki kişilerin şaşkınlık nidaları duyuluyordu. İleriden bize doğru gelen hocaların bağırışmaları gürültüye katkı sağlıyordu.
Hocalardan en önde gelen Kim Junmyeon bağırarak neler olduğunu sorarken yerden dudağı ve burnu arasında eli gidip gelen Yeonjun'un kalktığını görmesiyle şaşkınlıkla ona baktı.
Yüzüne bakmak için kolunu tuttuğunda Yeonjun hafifçe itip arkasına bile bakmadan hızla ilerledi.
Kapıdan çıkıp giderken sadece arkasından bakakalmıştım.
20.07.23
▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Selam. Umarım iyisinizdir. Küçük bir konuşma yapacağım, vaktinizi çok almayacağım.
Bu kitabı ilk yayınladığımda aldığı ilgi küçükte olsa çok hoşuma gitmişti ve beni çok mutlu etmişti.
Bunun için sizlere minnettarım ve çok teşekkür ediyorum. Umarım bu bölümle birlikte ilerleyen bölümlerde de bu ilginizi sürdürürsünüz.
Onun haricinde şunu söylemek istiyorum ki YKS sınavına 50 günün kalmasından kaynaklı olarak pek fazla burayla ilgilenemiyorum. Ama yine de elimden geldiğince aktif olmaya çalışacağım.
Mutlu kalın. 🤍