Sonunda hiç kimse olmadığımı fark ettim [Sekizinci Bölüm]
O programı başlangıçta çok hevesle çekmeye gittim ama birkaç ay Gwangju ve Seul arasında gidip geldikten sonra yorulmaya başladım. Sadece fiziksel olarak yorgun hissetmiyordum, aynı zamanda kendime olan güvenimi de kaybetmiştim.
Evet, dans etmekte iyi olduğum için Gwangju'da çok ünlüydüm ama başkente gittiğimde kırsal kesimden bir çocuktan başka kimse olmadığımı fark ettim. Şarkı söylemem bir yana, dans adımlarımı bile iyi idare edemiyor gibiydim. Bunca zamandır sadece nasıl iyi dans edeceğimi düşünüyordum ama hiçbir zaman iyi şarkı söyleme eğitimi almamıştım.
Bazı ses eğitimi kurslarına katılmak istedim ama bu mümkün olmadı çünkü zaten Gwangju ve Seul arasında seyahat ederek çok fazla zaman harcamıştım. Boş zamanımı sadece en sevdiğim yaşlılar Rain, Saiben Daeng'in videolarını izlemeye ayırıyordum. Dans adımlarını, şarkı söyleme tekniklerini ve kostümlerini vs. gözlemlemeye çalıştım, detayları da not ettim. Eskilerin dediği gibi, 'Taklit yaratılışın anasıdır'. O an kendi tarzımı nasıl oluşturacağımı bilmesem de onları taklit ederek bir gün kendi yolumu bulacağıma inandım.
Ancak bu uygulamalarla pek bir ilerleme yaşamadım. Hakemlerin yaptığı soğuk yorumlar beni incitti. Evet, böyle bir program çekmek için oraya gitme niyetimden şüphe etmeye başladım, sadece dans etmeyi çok seviyordum, daha önce şarkı söylemeyi düşünmemiştim ama oraya gitmeye karar verdim çünkü bir TV programında yer almak istiyordum. O an gerçekten kendimden tiksindim. Canım ne isterse onu yaparım mottosuyla da kendimi neşelendiremedim. Bu nedenle bu programda kazanmakta ısrar etmedim ve birkaç ay sonra elendim. Bunu zaten önceden beklediğim için sonuçtan memnundum ama programın halka gösterdiği klipler beni üzdü.
Programın bir bölümünde bizden engelliler için düzenlenen bir defilede manken olmamız isteniyordu. Tüm hazırlık süreci, jüri üyelerinin son değerlendirmelerini yapmaları için filme alındı. Kameraman benim uyuduğum anları filme aldı. Resmin tamamı değildi. Seul yolculuğumun ortasında biraz kestiriyordum ve işime devam etmek için çok çabuk uyandım. Ancak yayınlanan benim uyuduğum sahneydi... Haksızlık olduğunu düşündüm ve jüri üyelerine "Ben bunu sadece insanları güldürmek için yapıyordum. Aslında hedefim için çok çabalıyorum" dedim. Ama tembelliğim için bahaneler buluyor gibiydim. Diğer yarışmacılar kadar yetenekli olmadığımı bilmeme rağmen, jüri beni elemek için ana sebep olarak bunu kullandığı için bu benim açımdan çok büyük bir haksızlıktı.
Bu konuda kendimi gerçekten kötü hissettim ama en kötüsü henüz gelmemişti. Memleketime döndüğümde arkadaşlarım benimle dalga geçmeye başladı. Birçoğu bana, "Ay, şarkı söyleyemeyen çocuk geliyor..." dedi. Şimdiye kadar unutamadığım gerçek bir işkenceydi. Onlara arkadaşım gibi davranıyordum ama bana yaptıkları alay ve zorbalıktı. Bütün bunlara gerçekten üzüldüm.
"Seung-hyun, sen şarkı söyleyecek tipte birisi değilsin zaten, yürüyecek başka yollar düşünmeye ne dersin?" Bana dedikleri şeyle deli gibi çıldırmıştım. Bana inanmadılar ama ben kendime inandım çünkü sahip olduklarımı elde etmek için çok çalıştığımdan başarabileceğimi biliyordum. Eve giderken gözyaşlarımı tutamadım, hatta çocuk gibi ağladım.. "wu..wu." O gün en çok gözyaşı döktüğüm gündü ama aynı zamanda kendime söz verdim, "Bir gün onlara ne kadar başarılı olduğumu göstermeliyim. Beni tarif ettikleri türden işe yaramaz biri değilim!"
Ünlü olsaydım, artık bu boşluk hissine sahip olmazdım. Karar vermiştim: 'Ünlü olamasam bile şarkıcı olmalıyım.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bigbang - Dünyaya Haykırın!
Short Story2006 da kurulmuş olan Bigbang grubunun 2009 yılında yayınladığı kişisel gelişim kitabı Shout Out To The World kitabının Türkçe çevirisidir.