"Bir şeylerden kaçarak kurtulamazsın. Bunu düşün gel." Soğuk su ayağıma dolanırken, dudaklarımda hissiyatını koruyan sıcak bir buse vardı. "Ben seni kaybetmek istemediğim için böyle davranıyorum." Mert'in sözleri aklımı kurcalarken ellerimi nereye koyacağımı bilmiyordum. Mert dudaklarını hareket ettirmiyordu. Sadece dokunuyordu. "Bende seni önemsiyorum Afra." geri çekildi.
Gözlerimi açmadım. Kısa bir süre sonra dudaklarıma tekrar bir buse kondurdu. Bu sefer aklım başıma gelmişti. Omuzlarından tutup onu hafifce ittirdim. Amacım kırmak değildi.
"Mert," diye fısıldadım gözlerimi zorla açarak. "Dur,"
"Noldu?"
"Dur," dedim bakışlarımı kaçırarak. "Yaptığımız doğru değil,"
"Yanlış olan ne?" dedi. Sarhoş olmasının hiçbir yararı olmuyordu bana. Kafamı salladım ağırca. Doğru gelen hiçbir şey yoktu ki! Kendi içimde halledemediğim çok şey vardı. Çoğu şeyi yerine koyamamıştım daha. Bunların üstüne bir de öpüşmüştük!
"Gidebilir miyiz?" dedim fısıltılı çıkan sesim ile. Mert ses etmedi. Ayağa kalkacağım zaman geldiğimiz gibi gitmek için beni tekrardan kucağına aldı. Islanmamı istemiyor gibiydi. Ses etmedim. Sessizce kollarımı boynuna sardım.
Kıyıya çıkınca onun ayakkabısını giymesini bekledim. Sonra da ikimizden uzun bir süre ses çıkmadı. Eve gidene kadar arabanın karanlığında oturduk. Sessiz bir yolculuk olmuştu. Mert'in kırıldığını hissediyordum. İçten içe kendimi suçlu da hissediyordum. Ama doğru gelmiyordu. Mert ile öpüşmek, ilişki yaşamak, bir şeyler hissetmek...
Neslinin evinin önünde durdu. Sessizce bir şey demesini bekledim. Demedi. Kafamı kaldırdım.
"Teşekkürler, her şey için." dedim hafifce çekinerek. Sadece kafası ile onayladı. İçimde cam kırıklarının sesi kulağıma yükselirken moralim bozulmuştu. Mert'in kırılan kalbini toplamak zor oluyordu.
Eve girene kadar gitmedi. Dış kapıyı kapattığımda arabanın motoru bağırarak uzaklaştı. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Boşluk... Boş hissediyordum. Mert'i kırdığımı biliyordum. Ama kendi içimde oturtamadığım şeyler vardı. Onu kullanmak gibi olmasın istemiştim.
Üzerimi somurta somurta çıkardım ve limonlu su hazırladım. Bu kafa ile uykuya dalabileceğimi sanmıyordum. Kafamda çeşit çeşit şeyler dolanıyordu ve uykuya dalmama engel oluyordu.
Saat dokuza gelirken artık uyumam gerektiğinin farkındaydım. Güneş doğmuştu. Gözlerim acıyordu. Elimdeki bardağı sehpaya bırakıp telefonumu aldım. Yazmamıştı. Aramamıştı da. Belki daha uyanmamıştı. Telefon elimde titreyince irkildim. Arayan Nesliydi.
"Alo?"
"Ne yaptınız dün akşam? Anlat anlat!" dedi heyecanlı heyecanlı. Yüzümü buruşturup kafamı kaşıdım. İyi geçmemişti.
"Hiç yemek yedik ve dağıldık." dedim hafifce çekinerek.
"Başka bir şey olmadı mı?" dedi. "Bak bizim arkadaş aradı az önce. Sizi dün gece çıkışta görüntülemişler." dedi. Dişlerimi sıkıp yüzümü kapattım. Her şeyin üstüne bir de bu çıkmıştı.
"El atamaz mısın?"
"Haber olmanın nesi kötü?"
"Diziye felan başladı ya kötü etkiler Nesli. Lütfen," dedim yalan söyleyerek. Şu an tek ihtiyacım zaten aşk haberlerine kapak olmaktı.
"En iyisi bunu Mert'e sormak." dedi. Daha reddedemeden telefonu yüzüme kapattı. Yüzümü buruşturup hayıflandım. Mert'e eğer benim söylediğimi dile getirirse olaylar çok farklı yerlere gidebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Sigara Kutusu - AfRam
Fanfiction"Hayal ederken bir gece uzaklarımız olmaz." 23.35 "Seni öpen ben olurum dudaklarını yormam." 23.36 Mert? Gerçekten sen misin? ...