2.Bölüm

33 12 6
                                    

Scoot'u zorlada olsa sınıfına gönderince kendi sınıfıma geçmiştim. Dersin bitmesini beklerken siyah gözlüklü emoji şeklinde kalem arkası taktığım kaleminle oynuyordum.

Aslında oynamaktan kastım kalemi sıraya vurup durmak. Hocanın dik bakışlarına maruz kalınca vurmayı durduruyor, yeniden arkasını dönünce ise devam ediyordum.

Dersin başından beri dakikaları sayıyordum ama böyle dakikalar çok daha uzun geçiyordu. Özelliklede şuanki gibi uykumun olmadığı derslerde. Dakikaları saymayınca ise hiç geçmiyorlardı. Sanki saniyeler kısır döngüye giriyor ve ben dakikaları saymadıkça o kısır döngüden çıkmıyorlardı. Ah! Beynimi bu saçma düşünceden ayırmak için iki yana salladım. Bazı nadir zamanlarda aklıma saçma sapan şeyler geliyordu ve buda onlardan biriydi.

Teneffüsün başlamasına tam tamına 13 dakika 47 saniye kalmıştı. 46, 45, 44, 43... 8 dakika 32 saniye. 31, 30, 29... Son 2 dakika! 59, 58, 57, 56, 55... 15 saniye. 14, 13 ,12, 11, 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1, 0! Ve sonunda zil çalıyor! Sanki tek başıma dünyayı kurtarmışım gibi arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. O sırada sınıftakilerde bana bakıyordu. Aman Tanrı'm, herkes bana bakıyor! Sınıftakilere tuhaf görünmemek için gülmeye çalıştım ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemez. Ah! Daha ilk günden sınıfın garip kızı olmuştum bile.

Öğretmen sınıftan çıkınca bende dahil herkes kendi haline bürünmüştü. Ben hâlâ az önceki bakışlardan dolayı utanıp sıkılırken bir yandan da sınıftakileri izliyordum; makyaj yapan kızlar, kendini bir bok sanan erkekler, sınıfın köşesinde öpüşenler, sıralarında ders çalışan inekler ve... Ve otobüsteki çocuklar! Nasıl yani onlarla aynı sınıfta mıydım? Ben onlara şaşkın bakışlar atarken, onlar her şeyin çoktan farkına varmış gibi bana bakarak gülüyorlardı. Onların yanına gitmek için anı bir hışımla ayağa kalktım ama sonra nasıl bir aptallık yaptığımın farkına varıp aynı hızla yeniden oturdum. Ben kim oluyorum ki onlara sırf güldükleri için hesap sorayım.

Çok geçmeden oturduğum sıranın yanına çakma sarışın bir kız geldi. Onun arkasında duran iki tane daha kız vardı.Her okulda olan popüler kızlara benziyorlardı. Ama genellikle böyle kızların benimle işi olmazdı. O yüzden büyük ihtimalle bana bir işini yaptırmak isteyecekti. Sol elini sıranın köşesine koyarak destek aldı ve kibirli bir şekilde gülümsemeye başladı. "Selam!" diyerek söze girdi. Acaba ne isteyecek? Onun kibirli gülümsemesinin aksine ben içten bir şekilde tebessüm ettim. "Merhaba." her zamanki gibi sesim kısık çıkmıştı.

"Sana bir soru sormak istiyorum tatlım, ama yanlış anlama tamam mı?" yanlış anlaşılacak şeyler yoksa neden yanlış anlıyım ki?

"Tabi, sor"

"Şuradaki çocuklar bütün ders sana baktılar." diyerek otobüste gördüğüm çocukları göz kaş işaretleriyle gösterdi ve devam etti; "Onların arkadaşı falan mısın? Veya yani ne bileyim aralarından birinin sevgilisi-" derken sözünü kestim.

"Hayır!" dedim. Bu anı çıkışım ikimizide bozguna uğratmıştı. Birkaç saniye sonra "Onları tanımıyorum." diye ekledim. Buna karşı kaşları çatıldı. Ne!? Sinirlenmiş miydi?

"O zaman neden hep sana bakıyorlardı?!" şuan resmen bana bağırıyordu.

"B-ben bilmiyorum..."

"Yalan söylüyorsun!" dedi ve işaret parmağını bana doğru sallamaya başladı. Tamam bu bardağı taşıran son damlaydı. Bende onun gibi ayağa kalktım. O aptal 5'li yüzünden azarlanamazdım!

"İnanıp inanmamak senin tercihin ama ben yalan söylemiyorum!" dedim ve sağ elimle onları gösterdim. "Onlara sor istersen."

"Sen bana böyle davranamazsın! O yüzden hemen kes sesini!" ona aşşağılayan bir bakış attığımda sol elini sıradan kaldırdı. Bana vuracakmış gibi bir hamle yaptığında kollarımı, koruma amaçlı yüzüme siper ettim ve

SİMSİYAH DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin