(𝐽𝑒𝑛𝑛𝑦'𝑛𝑖𝑛 𝑎𝑛l𝑎𝑡ı𝑚ı𝑛𝑑𝑎𝑛)
Yaklaşık bir buçuk saattir ikizim Joe'yu ve diğerlerini arıyoruz. Benim taktığım lakapla aptal beşliyi. Onlara aptal beşli diyorum çünkü bazen gerçekten yaptıkları şeylere diyecek laf bulamıyorum. Arada sırada kendimi onların annesi gibi hissetmiyor da değilim. Onların arkasını hep ben toparlardım -ki hâlâ da öyle-
Okul bitince onları aramış ve bulamamıştım. İlk başta buna aldırış etmedim çünkü bu çok sık oluyordu. Genelde hep birlikte koşa koşa Robert'ların evine giderlerdi. Gitmeden önce yol üzerindeki markete uğrar bir poşet dolusu aburcubur alırlardı. Bazen karaoke salonuna gider çığlık çığlığa şarkı söyler, dans ederlerdi. Eğer ohünaralarından birinin canı sıkkınsa ise kütüphaneye giderlerdi. Ama hayır kitap okumak veya ders çalışmak için değil, oradaki bilgisayarlardan son ses yeşil uzaylı açıp dans etmek için kütüphaneye giderlerdi. Ama bugün onları bu yerlerin hiçbirinde bulamamıştım. Robert'ların evi boştu. Karaoke salonuveya kütüphanede de yoklardı. Bende bu yüzden doğal olarak endişelenmiştim. Joe'ya değil, Olivia'ya endişelenmiştim. Aptal belli yle takılırsa başına açmayacağı bela yoktu. Zavallı kız."Jenny!" Gloria'nın sesiyle arkamı döndüm. Evet, onları Gloria ile arıyordum çünkü kız Joe'ya saplantılıydı. Hayır, bu aşk olamayacak bir şeydi hatta bu saplantıyı bile geçerdi ve ben bunu birazcık kötüye kullanıyor olabilirim. Altı üstü eğer bana yardım etmezse Joe'ya makyajsız fotoğrafını göstereceğimi söylemiş olabilirim. Ama olmayabilirim de değil mi?
"Buldunuz mu?" kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır, arıyoruz ama hâlâ bulamadık. Ben artık gerçekten gitmeliyim Jenny. Hem ailem merak etmiştir beni saat geç oldu." saat gerçekten geç olmuştu. Gece değildi ama hava hafiften kararmaya başlamıştı. Ve eğer kıza birşey olursa sorumlusuda ben olmak istemezdim.
"Haklısın. O zaman görüşürüz." diyerek kestirip attım. Kıkırdadı. Acaba yine ne geçiyordu o lanet beyninin içinden. Hızla yere eğildi ve çantasını çıkarıp karıştırmaya başladı. İçinden sarı bir not defteri ve pembe bir uçlu kalem çıkardı. Kalemle not defterine hızlıca birşeyler yazdıktan sonra kağıdı kopardı ve ayağa kalktı.
"Şey... Bu Joe için. Numaram." dedi utanarak. Lütfen eve gelince beni arasın." çok sert bir cevap verip kızın kalbini kırmak istemiyordum ama 'Ah güzel Gloria tabiki senin için bunu Joe'ya vereceğim. Ne dilersen dile benden.' de demiyecektim.
"Hıhı. Görüşürüz." dedim kağıdı cebime sıkıştırarak.
"Yani vereceksin? Yaşasın!" diye bağırarak boynuma atlamasını beklemiyordum. En sonunda "Hoşçakal Jenny!" dedi ve beni saldı.
"Hoşçakal." diye karşılık verdim onun aksine samimiyetsiz bir şekilde ve eve doğru yürümeye başladım.
Eve doğru ilerlerken gözüme marketin hemen önündeki çöp kovası takıldı. Arkamı kontrol ettim. Gloria sırf Joe'nun evini bulmak için beni takip ediyor olamazdı değil mi? Hayır, hayır bu saçmalık. Bu sapıklık olurdu hem. Hemen elimi cebime attım, bir süre aradıktan sonra Gloria'nın bana verdiği kağıdı çıkardım ve çöpe attım. Sonra hiçbirşey olmamış gibi yoluma devam ettim.
(𝑂𝑙𝑖𝑣𝑖𝑎'𝑛ı𝑛 𝑎𝑛𝑙𝑎tı𝑚ı𝑛𝑑𝑎𝑛)
Akşam sekiz civarı eve dönmüştük. Gittğimiz lunapark evime çok uzak olduğu için beni Joe bırakmıştı babasının arabasıyla. Neredeyse hiçbir derse girmemiştim ama bundan en ufak bir pişmanlık duymuyorum.
Genelde Robert ve Joe bizi hep güldürmüşlerdi. Klaus benim gibi pek konuşmasa da onunda eğlendiği her halinden belli oluyordu. Alex ve Jonathan ise genelde bizden ayrı durmuşlardı. Şimdi o yaz dizilerindeki kızlar gibi 'Bu benim ilk lunaparka gidişimdi, beni ilk onlar götürdü. Ve ne şans ki ben Alex'e aşık oldum. Ah ne romantik!' demeyecektik çünkü birincisi bu benim ilk lunaparka gidişim değildi. İkincisi Alex'e aşık falan değilim. Üçüncüsü bir yaz dizisinde oynamıyorum. Herneyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMSİYAH DÜŞLER
ActionYaşadığı onca şeyden sonra hayatında kendine güveni hiç kalmayan, kendisinden nefret eden, asla kendisini düşünmeyen, kitaplardan başka arkadaşı olmayan ve bunların çaresini uyumakta bulan Olivia, yeni bir okula başlar, bu okulda hiç tahmin edemeyec...