en parlak yıldız

1.5K 235 966
                                    

2K şerefine en çok istenen şey E.M yeni bölümü olur da ben atmaz mıyımmm

oturup özenle yazmaya ve yetiştirmeye çalıştım ballarımm🩷💞

satırlardaki değerli yorumlarınıza ihtiyacım var, panoda e.m isteyen herkesi yorumlarda görmezsem bozuşuruz ona göre

iyi okumalar✨


Onun kollarından ayrılıp huzurumun bir bulut olup uçtuğu günün üzerinden su gibi akan zaman, dört gün sonrasını gösteriyordu.

Onunla dört gün boyunca görüşememenin verdiği buruk bir his barındırsam da içimde, beş dakikalarımızı bile gerçekleştiremeyecek halde olduğunu tahmin ediyordum. Anlaştığımız gibi devam ediyorduk; cevap veremeyip konuşamadığı anlar olursa eğer, müsait olduğu ilk zaman diliminde bana geri döneceğini biliyordum.

Her güne bir mesaj atarak dört günümüzü tamamladığında bana sadece iyiyim demekle yetinirken evin içinde kendimle savaş vermeye devam ediyordum. Gidip gitmeme konusunda sürekli kararsız kaldığım dakikalar içerisinde kendi cesaretimi ölçüp duruyorum, gidebilecek cesareti bulsam bile Jungkook bana çok sinirlenir diye de çekiniyorum.

Başıma herhangi bir şey gelmesine gerek bile yok, oraya tek başıma geldiğimi gördüğü an sinirle bağıracağını ve belki de kendini benden uzaklaştıracağını çok iyi biliyorum. Aramızdaki bu ince çizgi öyle yüksek bir engel örüyor ki aramıza, telefonuna bakmadığı sürece ona ulaşamadığımı göz önünde bulunduracak olursak bu kadar endişe edip üzülmem abartı sayılmaz.

Aramayı denedim, en son sabah mesaj atmıştım fakat şimdi öğleni geçti. Tık yoktu.

Umutsuz bir bekleyişti benim için, açmayacağını düşünüp telefonu kulağımdan çekeceğim sırada arama sonlanmadan hemen önce cevapladı.

"Lalisa."

Gecem gündüzüm onu düşünüp endişe etmekle geçmişken dört günün sonunda ilk defa sesini ahizeden işitmek gözlerimi doldurmaya ve dudaklarımı büzmeme sebep olabilirdi, oldu da.

"Jungkook? Nasılsın?"

Endişeli hallerimi sesime ne kadar yansıtmamaya çalışsam da onun anlayacağını biliyordum, arkadan takır tukur sesler geldiği için biraz boğuk gelse de sesi, onu duyuyordum. Fakat nerde olduğuna pek anlam veremedim.

"Bırak beni. Sen iyi misin?"

Cevap vermediğine göre iyi değil. Yine ne işlere bulaşıp hangi kavgalara karıştı bilmiyorum fakat kanı taze yaraları ile benimle görüşmek istemediğini tahmin etmem zor değil. Belki de daha önceki gördüklerimden çok daha fazla dağılmıştır yüzü, kırmızıya acımasız bir şekilde bulanmış ve çok acımıştır.

"İyiyim ben. Ben..."

Hayır. Elimde olmadan boğazımdaki yumru, çıkan cılız sesimi titretmiş iç çekişime sebep olurken, güçsüz nefesimi ciğerlerime doldura doldura telefona vermek istemediğim nefesleri üflediğimde duygularımı perdeleyemedim.

"Lalisa?"

Hafif endişeli sesi, beceriksizce yalan söylememe neden olduğunda kendimi içten içe kömür tozlarına buladığımı hissetsem de aksine beyaz bir yalandı.

"Elimi masaya vurdum da."

Memnuniyetsiz bir şekilde mırıltı çıkardığında arkadan gelen sesler azalmaya başladı, yavaş yavaş olduğu yerden uzaklaştığını anlamak zor değildi.

espoirs morts, liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin