E.M⭐erkenden burdayıım💕
tatlış yorumlarınızı bekliyorum bebislerim⭐💗
iyi okumalar ballarım 🍯
╬
Festivalden sonraki üç gün, işleri yüzünden görüşemediğimiz gerçeği beni rahatsız etmeye başladığı noktada onu, yani sevgilimi arayıp dil doküşüm sonucu başardım.
Tüm ısrarlarım, şu anda deposunda arkadaşları ile birlikte oturup eğlenmemde yardımcı oldu ve onun kolları arasındayım. Yeni ilişkimiz var diye bağıran bir çift gibi görünüyor olabiliriz ve Mingyu da garip ve şaşkın gözlerle bize bakan en yabancı gözler olabilir.
"Şimdi siz harbiden şeysiniz?"
Jungkook, yaslandığı koltuktan sırtını ayırıp one doğru eğilince beni de kendisiyle birlikte eğdi. "Sikeceğim şimdi seni de olmayan aklını da." Benim yanımda kibarlığına (!) dikkat eden bir sevgiliye sahibim elbette.
"Sizin pastane çok iyi lan. Adres verin de gelelim her gün." Taehyung, onlar için getirdiğim küçük paketteki unlu mamülleri tek tek ağzına atarken farkında olmadan büyükannemi övmeye devam ediyordu. "Offff! Çok iyi lan."
Jungkook, kahve yapmak için deponun arkasına doğru yürüyüp küçük mutfaklarına gittiğinde Jaehyun'a buraya geldiğimde sorduğum ama Jungkook'un hemen yanımıza gelmesiyle cevabını alamadığım sorumu tekrarladım. "Ailesi vefat mı etti yoksa başka bir şey mi var? Yani ne zaman yetimhaneye geldi?"
Diğerleri kendi alemlerini yaparken bizi umursadıklarını söyleyemem. Hazır Jungkook da yokken bu cevabı alabileceğim en sakin zaman dilimine girdik. Jaehyun, buruk bir gülümseme ile cümleye başladığında daha çok merak ettim devamını. "Doğduğundan beri Kang Nam'daydı. Ben daha sonradan gittim oraya, ilk tanıştığım kişiler Taehyung ve Jungkook'tu."
Doğduğundan beri... Ailesi bir trafik kazasında ölmüş olabilir ya da babası hiçbir zaman olmamış, terk etmiş ve annesi doğum sırasında vefat etmiş de olabilirdi. Hayatıma aldığım ve çok değer verdiğim bu insanın yaşantısına nasıl başladığını bilmek hakkımdı. Ona sorsam bana anlatmayıp geçiştireceğini biliyordum. "Ailesi?" Yineledim sorumu.
Jaehyun rahatsız bir biçimde derin nefes alıp verdi, "Hiç mi bahsetmedi sana?" diye aklımı kurcalamaya başlayacak olan soruyu yönelttiğinde başımı iki yana sallayarak reddettim. "Hayır, detaylı bir şekilde konuşmadık."
"Sana ikisinin de öldüğünü söylemiş olabilir ama işin aslı öyle değil." Nasıl olduğunu daha çok merak ettim, sanki daha çabuk öğrenecekmişim gibi koltuğun ucuna kadar kaydım onu dinlemek için.
"Sana kendi anlatsın. Ben anlatamam." Söyleyeceği sırada vazgeçmesi üzerine ısrar edecektim ki Jungkook elindeki kupalarla yanımıza gelip oturduğunda, "Ne konuşuyorsunuz?" diye bize laf attığında Jaehyun konuşmamızın üzerini tatlı diliyle örttü. "Kitaplar hakkında."
Elindeki kahveye uzanacağım zaman hafifçe geri çekti, "Dikkat et, sıcak." kendininkini masaya koyup benimkini eline alarak kulpunu tutmam için uzattı. "Teşekkür ederim." Elim yanar diye kendi elini yakıyordu, ah bu çocuk...
Taehyung'un aldığı bir arama, can sıkıcı boyutlara ulaştığında farkına vardım birkaç dakikadır telefonla konuştuğunun. Gelişigüzel bir tekme savurduğunda karton kutulara denk gelip hepsini bir çırpıda devirdi, "Tamam oyala iki dakika." diyerek sabır diliyordu sanki. Bu sefer daha yüksek sesle, "Oyala sikerim belanı!" diye bağırarak telefonu kapattığında Jungkook'a döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
espoirs morts, liskook
Fanfic"bazı yaralara yara bandı yetmez manobal." "peki aşk yeter mi?" lalisa manobal × jeon jungkook