Ben Bir Katil Miyim?

23 6 2
                                    

"Katil olmak sadece bir canlıyı öldürmek değildir, sevdiklerini arkasından bıçaklayan da, bir çocuğun hayallerini çalıp ağlatanda bir katildir..."-KYRA
••---••
Hayal katillerinden biriyle tanıştınız mı? Benimkisi babamdı. Annemin ölümünden sonra, babam başka bir kadın ile evlendi ve beni küçük yaşlarımdan itibaren dilencilik yapmaya zorladı. Babamdan pek bir şey beklemezdim sadece okuldan beni diğer herkes gibi çıkışta gelip almasını isterdim.
• • • •
Ne kadar masumca değil mi? Böyle şeyleri bile bize bu hayat çok görmeye başladı... O günlerde insanlardan sokaklarda para dilenmek zorunda kaldım. Hayat benim için çok sert geçti belkide şuan soğukkanlı olmamın sebebi budur.
Sonraki yıllarda fazla bir süre geçmeden bir çocuk esirgeme kurumunda kaldım.Yaşadığım şehir çok kenar bir kesimde kalıyordu. Şehrin en berbat sokaklarında en alt mahallelerinin birinde yaşamıştım ve bilirsiniz bu tür yerlerde insanlar tıpkı tuvalete sıçarcasına çocuk doğurup salarlar ve bir anda soluğu yurt gibi yerlerde alırsınız.

*********
Böyle şehirlerdeki bu tür devletin pansiyonları genellikle, eğitimsizce artan popülasyon sonucu tıka basa hâle gelir ve kontenjanlar bile dolar. Evlilik yaşının düşüşü tekrardan başlayan yerlerden birinde eğitimsiz insanlar arasında yaşadığınızı düşünün herkes hızla tıpkı bakteriler gibi üremekte aman Tanrım... Bu yüzden maddi yoksulluk artmış şekilde olan bir yer. İnsanların ağzı koksada evin yöneticisi olan (buralarda patriarkal aileler genellikle daha çoktur).
••-----••
Bir diğer adıyla "erkek egemen aile" denir. Bu tip ailelerde genellikle erkek bireylerin sözü geçer ve karar verme süreçlerinde ön plandadırlar. Ve anlamış değilim beş kuruşları ceplerinde olmazken iki kuruşlarıyla ucuz merdiven altı kumarhaneler de veya bar gibi yerlerde hayat kadınlarıyla oynaşmaya, viski içmeye (açlıktan ağızları kokuyor) harcarlardı.
Ve işin tuhaf yanı her ailenin ortalama olarak en az dört çocuğu olduğunu düşünün. Maalesef bakamadıkları için, eskiden benim gibi çocuklara el koysalarda artık devlet bunu bile sağlayamıyor aman tanrım a-hahah!! Devlet bile bunu sağlayamıyor resmen çünkü yeterli yer, kurumlarda kalmıyor.
• • • •
Ve bu yüzden ben çocukken o zamanlarda da fazla yer yoktu ve beni de en yakın yere yerleştirmek zorundaydılar... Aman tanrım o an resmen -sadece, sadece... Kahretsin dedim içimden, çünkü bu lânet şehirden uzak olmamı sağlayacak tek şey buralardan öte bir yerde... aman tanrım bu insanlardan uzak bir yerde yaşamaktı. Şehirdeki en kötü,kenar aşağı sokaklarından birindeki bir esirgeme kurumuna yerleşmiştim. O kadar soğuk bir yer gibi geliyordu ki orası bana, çok kasvetli bir havaya sahipti. Bakımsızlıktan dökülen bir çatıya sahipti, hatta bana kalacağım odayı gösterdikleri yerde kafama akan tavandaki küçük delikten gelen tiz sesli yağmurun, cızırtısı kulaklarımı hâlâ çınlatmakta. Ah tabiki gıcık olan,sözde oda arkadaşlarım adı verilen akran zorbalarını unutmamak gerekir.
---
Kız yurdunda aynı odada kaldığımız bir grup kız, bana iftira atarak çatır, çatır kavga çıkartmaya başladı. Bir gün diğer kızların eşyaları kaybolduğunda bunları benim çaldığımı iddia ettiler. Tabii ki hiçbir kanıt yoktu Ben de dayanamadım, direkt kızların yüzüne söyledim: "Lanet olasıca hırsızlar, beni suçlayıp sonra da masummuş gibi davranmayın!" Kızlar da hemen üzerime atladılar, kavga büyüdü. Yurt görevlileri gelene kadar kan davalısı olduk. Sonunda bu saçmalığı kabul etmedim.
-Hepsi bir ağızdan söylenmeye başlamıştı: -Sen gelmeden önce hiçbir şeyimiz daha önce kaybolmamıştı bu tür olaylar sen gelince başladı.
Aman tanrım...
O an sinirden çatlamak üzereydim. Gözlerim sertleşmiş, bakışlarım kararlı bir şekilde karşımdakine dikilmişti. Yüzümdeki kaslar gerilmiş, dudaklarım sıkılmıştı. Kalbim hızlı atıyor, vücudum adeta bir gerilim yayı gibi gerginleşmişti. Kaşlarım çatık, İçimdeki öfkeyi dizginlemek için nefes alıp veriyordum, ama her geçen saniye daha da sinirleniyordum. O an, içimdeki fırtınanın ne zaman patlayacağını bilmiyordum, ama kontrolümü kaybetmemek için sıkıca kendimi zorluyordum. Görevliler önüme geçti ve bizi ayırdıktan sonra disiplin cezası verdi ve beni başka bir odaya aldılar.
••---••
*********
Yurt binasının dokuzuncu katında, merdivenlerin sonunda, soluk ışıklı florasan lambalı koridorun sonunda bulunan bir oda vardı. Koridorun geri kalanından farklıydı; duvarları mavi boyayla boyanmış çelikten yapılmıştı ve zamanla aşınmış, rengini yitirmişti. Kapısı ağır demir bir kapıydı, paslı menteşeleri sıra dışı derecede büyüktü ve zamanla yavaşça açılıp kapanan bir şekilde ilginç bir şekilde çektiğini fark ettim.
• • • •
Bu odanın içinde, yıllar önce terk edilmiş bir şeyler vardı. Sarı renk bir puf sandalye ve bir yatak, üzerinde sararmış ve yırtılmış bir yorgan ile solgun renkli, köhne bir masa vardı. Odanın sıcaklığı dışarıdaki soğuktan çok farklıydı ve duvarların eski mobilyaların yanı sıra uzun zaman önce unutulmuş bir eşyalarla dolu olduğunu hissettim.
••-----••
Burası yüksekteydi ve pencereden görünen manzara olağanüstüydü. Geceleri, yıldızların ışığı odanın içine doluyor ve odanın gizemli atmosferini daha da vurguluyordu. Bu oda hakkında duyduğum her şey doğru olabilirdi; gece koridorda tuhaf sesler duyuyordum ve bazen kapı gizemli bir şekilde açılıyordu, ancak içeri girdiğimde her zaman sessizlik hakim oluyordu.

KYRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin