0.7

341 30 193
                                    

Selam yavruşlar.
Biliyorum uzun bir süredir Cenk'e bölüm gelmiyordu, ama bölüm biriktirmeye ihtiyacım vardı.
Hadi bakalım.
Umarım beğenirsiniz, sizi çok seviyorum.
İyi okumalar, bol yorumlar.
***

Ceylan Tufan

"Babacım, sıkılıyorum ben ya. Böyle bunalıyorum, bana basıyorlar."

"Hayırdır canın sikilmek mi istiyor Emirim."

Söylenen Emirhan'ı, Berkay cevaplamış ve hepimizin gülmesini sağlamıştı. Emirhan ona göz devirip, içeceğinden yudumlayarak arkasına yaslandı.

"Aynen Berkay, aynen kanka."

Bunu söyledikten sonra ise, yanımdaki Sema'ya döndürmüştü gözlerini. Sema story çekiyordu, Sema'ya doğru yaklaşıp storye dil çıkarttığında istemsiz sırıttım.

Gözlerim Berkay'la Lorin'e kaydığında, aslında dışardan bakılınca oldukça dostça muhabbet ediyorlardı. Fakat ben biliyordum, asla dostça değildi ama, Cenk yüzünden öyleymiş gibi yapıyorlardı.

Sırıtmam genişledi.

Hepsi yolundaydı.

Talha geldiğimizden beri bir iki defa haricinde ilk defa doğrudan benimle iletişime geçerek, "Nasıl gidiyor bakalım Ceylan?" diye sorduğunda düşük omuzlarımla ona baktım.

Biraz gergindim, dibimde Cenk içkisini yudumluyordu, ayrıca daha yarım saat önce de resmen Dorukhan'ı abimle dolaylı yoldan tehdit ederek kaçırmıştı, "İyi gidiyor gibi? Senin nasıl gidiyor?" dedim aynı şekilde.

Gülüp, "Pek iyi gidiyormuş gibi gelmedi bana ama." bu söylediğiyle, bakışlarımı Cenk'e çevirdim. Yanımda kocaman duruyordu, bir kolunu oturduğum koltuğun arkasına doğru kolunu uzatmış, boşta kalan eliyle ise içeceğini içiyor ve sanki tüm mekana hakimmiş gibi etrafı kesiyordu.

Doruk gittiğinden beri daha iyi ve mutluydu gerçi ama yine de hala, o otoriter yüz ifadesi gitmemişti, olduğu yerde duruyordu resmen.

Onun bu otorite fışkıran duruşunun yanında, ben düşük omuzlarımla ufacık kalmıştım. Bu da ayrıca sinir bozucu bir durumdu aslında. Bu adama sinir olabileceğim tonla şey olması gerçekten de çok özeldi.

Çocuğu gibi duruyordum yanında. Bunu bir kez daha fark edince, yerimde dikleştim. Hala onun ancak göğsüne geliyordum, oturduğum yerden. Normalde göğsüne gelebilmem için bile parmak uçlarına çıkmam gerekirdi.

Oldukça cüsseliydi.

O bu hareketimle gözlerini bana çevirdi, içeceğinden yudumlarken ıslak ve alkollü dudaklarının kenarı kıvrılmıştı. Bakışlarım anlık dudaklarında oyalandığında, dudaklarını yalamıştı. Kaşlarımı çatmamaya çalışarak Talha'ya geri döndü bakışlarım.

Gülümsemeye çalıştım ve "Yok ya, gayet iyiyim. Hem Türkiye'ye gelmenin verdiği mutluluk da var içimde." dedim inandırıcı olmaya çalışarak.

"Doğru, sen Hollanda'daydın."

"Hmhm."

"Napmayı planlıyorsun?" dedi içkisinden bir yudum alırken, ben de onun gibi masaya doğru eğilerek dirseklerimi masaya yaslayıp, ellerimi de çeneme yasladım, omuz silktim hafifçe.

"Ya aslında, birkaç bölüm var aklımda. Ama en aklıma yatan, dil bölümü okumak. Dil bölümü okursam her türlü yürürüm, zaten abimin menajerliğini de yapıyorum ya. Yani planlar bu yönde gibi, en olmadı bölüm bitince Fenerbahçe'ye tercüman olarak girerim."

Bunu söylerken gülmüştüm, masadakiler de gülmüşlerdi. "Ne gülüyorsunuz be, Fenerim de fenerim." dedim sırıtarak. Berkay, "Masadaki tek kanarya olmak nasıl bir duygu Ceylan." dedi pis pis gülerek.

Gökyüzüm, Cenk TosunWhere stories live. Discover now