1.7

359 30 24
                                    

Uzun zamandır Cenk bölümü bekliyordunuz. Atmak şimdi nasip oldu bebitolarım, umarım bölümü beğenirsiniz, sizi seviyorum!
İyi okumalar, bol bol yorumlar.
Siz yorum attıkça ben mutlu oluyorum, ama atmayınca kimse bir şey, moralim aşşırı bozuluyor...

***

Ceylan Tufan

Geçen sefer geldiğimiz saklı bahçe tarzı yere gelmiştik yine. İkimiz de aynı şekilde oturmuş ve susmaya başlamıştık. Bir süre sadece sustuk, Cenk'in sinir dolu nefes alış verişleri duyuluyordu yalnızca.

"Bunaldığımda, tek başıma hep buraya geliyorum tesiste. Kamera falan yok, rahatça takılabiliyorum. Kimse de gelmiyor zaten. İyi geliyor."

"Yaa."

Öyle mi? Manasında söylediğim şeyle başını salladı. "Çok sinirlendim o orospu çocuğuna. Etrafta kameralar, takım arkadaşlarım ve yengen olmasaydı, bilirdim ben napıcağımı da. Zor tuttum kendimi." bunu söylerken yine yumruğunu sıkmıştı.

Gerçekten de konu ben olunca, dünyanın en gergin insanına dönüşüyordu Cenk. Benim için bu kadar sinirlenmiş olması, hoşuma gitse de gerek var mıydı bilememiştim. Kendisine zarardı bu kadar sinir hem.

Tereddütle, bacağının üzerinde duran sıktığı yumruğuna uzandım. Elim yumruğuna değdiğinde, anında sıkmayı bırakmış ve sıkmaktan beyazlamış olan parmak boğumlarının kan akışına karışmasına izin vermişti.

Bakışları ellerimizdeyken sustu, ardından başını sağa sola sallayarak "Ama ben yine de göstericem ona, o piçliğinin sonucunu." diye mırıldandığında güldüm, "Gösterirsin, biliyorum." diye mırıldandım onun gibi. Hızlıca başını salladı, "Götveren ya, sen kimsin amınakoyayım, sen kimsin ne anlatıyorsun ya. İlla karım yapıcam puştu, o zaman akıllanıcak." dedi ve sinirle soludu.

Yumruğunu sıkmayı bırakmıştı, ama hala ses tonundan öfke ve sinir akıyordu. Bu haline güldüm, ardından elinin üzerinde öylece duran elimi hareketlendirerek avucunun içine doğru ilerlettim. Ellerimiz çok hoş duruyordu, onun kocaman esmer elinin içinde, benim ona nazaran küçük ve daha açık renkte olan elim.

Bu hareketimle sustu.

Yan gözle bakıyordum ona, onun gözleri ise ellerimizdeydi. Dudaklarını birbirine bastırdı, ardından elinin içine ilerlettiğim elimi nazikçe kavradı, parmaklarını parmaklarıma geçirdi aynı naziklikle.

"Sakin ol..."

Mırıldanmamla sırtını arkamızdaki duvara yasladı ve gözlerini kapattı.

"Olmama gibi bir lüksüm mü var, sen de..."

Mırıldanması, kıkırdamama sebep olmuştu.

"O niyeymiş?"

"Antidepressanım yanımda, ondandır."

Söylediği, içimi sıcacık yaparken, beynimde alarmlar çalmaya başlamıştı.

'Kapılma Ceylan!'

"Hmmm?"

Tüm bu alarmlara rağmen, flörtöz ama gerçekçi merakımla çıkarttığım bu ses, beynimdeki tüm alarmları emindim ki hayal kırıklığına uğratmıştı.

"Hmmhmmm."

O da tıpkı benim gibi yanıtlayınca, dudaklarımdaki gülümseme daha da artmıştı. Elinin içindeki elimi, baş parmağıyla okşamaya başladı ve asla pozisyonunu bozmadan, gözleri kapalı bir biçimde konuştu.

"Demek 'Seviyorsun Cenk'i falan' hm?"

İçeride, öylesine kurduğum bu cümle, demek ki aklında yer etmişti.

Gökyüzüm, Cenk TosunWhere stories live. Discover now