1.3

302 22 62
                                    

Kurban olduğumun dünki, milli maç performansının şerefine atıyorum haftalar sonra!
İyi okumalar, bol yorumlar.

Ceylan Tufan

"Ya saçma gelirse anlattıklarım."

"O zaman ben de seninle saçmalarım yavrum."

Dudaklarımın büzüldüğünü hissettim, bu adam gerçek miydi?

"Anlat hadi."

Bir süre sadece sessiz kaldım, ne diyeceğimi bilmiyordum, kendimi nasıl anlatacağımı da bilmiyordum, ben öyle susunca o da sustu ve saçlarımı sevmeye başladı hafifçe.

"Ben, bilmiyorum...Boşver Cenk."

İç çektim, gözlerim hala kapalı duruyordu. Böyle durmak hoş hissettirmişti, sanki onun vücudundan benim vücuduma akan bir huzur hissi vardı, çok güzeldi.

"O zaman ben de seninle birlikte, sen sebebini bilene kadar böylece beklerim."

Kollarını sıkılaştırdı, bu içimi sıcacık yaparken titrek bir nefes verdim. Başımı salladım, düşündüm, daha sonra ise rastgele konuşmaya başladım, belki konuşurken anlardım neler olduğunu.

"Bilmiyorum, yani temel bir sebep bulamasam da ben gerçekten de çok dolmuşum galiba. Yani sen öyle diyince daha da bir sert vurdu suratıma bu gerçek, sanırım bu doluluk öyle az buz bir şeyden ziyade koskoca dört senelik bir doluluk..."

Sessizce dinledi sözcüklerimi.

"Kıyamam ki ben sana, oradaki yoğunluğun ve yalnızlığın ağırlığı binmiştir tabii küçük omuzlarına."

Bunu söyledikten sonra saçlarıma ufak bir öpücük bırakmıştı ve eliyle hafifçe omuzumu okşamıştı, fakat daha başka bir şey söylememiş, sanırım devam etmemi beklemişti.

"Evet, öyle oldu galiba, yani nasıl anlatsam hiç bilmiyorum ama çok saçma da geliyor bir yandan. Yani bu ufacık şey nasıl oluyordu kocaman dört senenin birikmişlerini tetikliyor, anlayamıyorum."

"Şhhh, daha yeni söz vermedin mi sen?"

Kaşlarım çatıldı.

"Ne? Nasıl yani?"

Kafamı hafifçe çevirip gözlerine baktım, kaşları havalanmıştı onun da.

"Bana daha bir dakika önce, 'bir daha kimsenin duygularını hiçe saymayacağım' diye söz verdin ve şimdi kendi duygularına saçma sapan ve anlamsız diyorsun, farkında mısın?"

Bunu söylemesini beklemiyordum, şaşırmıştım ve galiba bu şaşkınlığım da suratımdan oldukça net bir şekilde okunuyordu. Kıkırdadı ve kaldırdığı parmağıyla burnuma dokundu.

"Şaşkın eşşek seni. Hadi devam et, hiçbir his saçma sapan değildir, dolduysan eğer vardır bir sebebi, basit değildir. Kelebek etkisini hiç mi duymadın, normalde dert etmediğin ufacık şeyler birikmiş birikmiş ve şu anda patlama yaşamana sebep olmuş. Bu kadar."

Bunları yüzündeki gülümsemeyi silmeden söylemişti. Neden gülümsüyordu bilmiyordum ama bu bana güven hissini aşılıyordu. Başımı salladım, ardından bu sefer ben, eski halimize dönerek başımı göğsüne yasladım ve sarıldım ona, sarılmak iyi gelmişti. Buna şaşırmış olucak ki birkaç saniye öylece durdu, ardından güldüğünü hissettiğim kısık bir ses çıkartarak kollarını bana geri sardı, başını da eski haline geri getirdi, başıma yasladı.

"Devam et bakalım."

"Dört senedir abimden ve tüm ailemden uzak yaşıyordum, hep olgun olmaya çalıştım, kendi başımın çaresine baktım, bazen başarısız oldum ama çoğunlukla başardım. Hep mantıklı düşünen, beyin olan kişi bendim kendime. Kendi kendime baba oldum, kendim ettim kendimi takdir derler ya, o hesaptım hep. Bu çok koyuyordu ama böyle olmak zorundaydım. Kendim başardım, demek istiyordum. Başardım da ama şimdi geri dönünce bir afalladım galiba."

Gökyüzüm, Cenk TosunWhere stories live. Discover now