Selamlar!
Panomda attığım manifest duyurumun ve Fenerbahçenin müthişli maşallahlı maçının şerefine Cenk Kurgusuna bölüm geldi!
Hadi iyi okumalar, bol bol yorumlar!***
Ceylan Tufan
"Sana güvendim?"
Mavi gözleri irileşmişti, çünkü ona sırnaştığım için iyice dibindeydim ve elim artık solumuzda kalan elinin içindeydi. Kimsenin göremeyeceği bir şekilde olduğumuzdan da rahattım. Ayrıca hoştu da yani ona temas etmek, ne var yani?
Gözlerini benden ayırıp hızlıca etrafta gezdirdi, kimse bize bakmıyordu. Yine de heyecanlanmış gözüküyordu, boşta kalan eliyle omuzumdan tutup beni kenarıya, masanın arkasına geçirdi. Ufak bir nefes çektim ciğerlerime, gizli saklı işler çeviriyormuşuz gibiydi, güzeldi.
Bunlar genelde galalarda ya da daha farklı etkinliklerde bulunan, ayakta duranlar için olan masalardandı. Hani maksat eli falan gözükmesindi muhtemelen. Komik olansa elini elimden çekmemişti.
Kıkırdadım.
"Demek bana güvendin?"
Başımı salladım hızlıca, elimi ondan çekerek masaya dayadım dirseklerimi. Ellerimi çeneme yaslayarak tatlı tatlı bakmaya başladım. Eğlenmek istiyordum, flörtleşmek istiyordum, bugün ayrı bir kaynıyordu sanki kanım, "Hmhm, sana güvendim." dediğimde, kendime içten içe gülmüştüm.
Canım bir de miyavlasaydın. Ses tonumun, içine işlediğini değişen yüz ifadesinden anlamak, beni büyük bir zafer kazanmışım gibi hissettirmişti. İçi mi gitmişti, bana mı öyle gelmişti?
"Allah Allah?"
Ses tonu hala şüpheli çıkıyordu, bunun sebebi ise şimdiye kadar ona hiç ama hiç adım atmamam falandı muhtemelen. Arkada Lorin'lerin Berkay'ların marşlar söylediklerini gördüğümde gülerek bakışlarım oraya döndü.
Eğlenmeye başlamışlardı, şarkılar açıyor, zıplıyor ve gülüyorlardı.Hepsi oldukça eğleniyordu.
Necip abinin eşi Deniz abla ve Esra yengem ise kenarda oturmuş arada onlara bakıp gülüyor, çoğunlukla ise aralarında konuşuyorlardı.
Abimle Necip abinin işi ise muhtemelen uzundu. Teknik direktörleri Şenol hoca, abimle Necip abiye çok güveniyordu, bunu net bir şekilde anlamıştım ve bu yüzden sürekli o ikisiyle toplantılar düzenliyordu.Sema, Emirhan, Lorin, Berkay, Talha, Atakan ve daha tanımadığım bir çok kişi, şu anın en çok tadına varan kişilerdi gördüğüm kadarıyla.
"Neden şaşırdın? Korumaz mısın beni? Ufaklık falan diyordun, benim minik bebeğimsin falan? Hayırdır kolpa mıydı hepsi? Ben inanmıştım sanırım biraz sana."
Bel altı vuruyordum.
Hainceydi.
Ama yapıcak da bir şey yoktu.
Hem Sema dememiş miydi bana, akışına bırak Ceylan.
Eğlenmene bak, en fazla ne olabilir ki?
Adamı terslemektense, eğlenip flörtleşmek daha eğlenceli olabilirdi.
Hep başkaları mı yapıcaktı.
Biraz da ben yapayım.
"Sen deli misin kızım? Ben seni kendimden bile sakınıyorum, iki kıçı kırık topçuya mı yediricem, hayırdır amınakoyayım? Sikerler adamı."
İşte bu etkileyiciydi.
Etkilendiğimi belli etmemeye çalışsam da, elimde olmadan utançla karışık gülümsemiştim. Bu gülümsememe ise, o da hoş bir gülümsemeyle karşılık vermişti.