Geçmişini düşündü kadın. Sürekli insanlar onu sevsin diye girdiği sahte kişiliklerini, sahte gülmelerini, sahte samimiyetini düşündü. " Ne kadar da salakmışım" dedi kendine.
Güzel olmadığımı düşündüğüm için insanların yarattığı o sıfata uymak için kendime yaptığım her şey birer eziyetmiş. Zayıflamak için ölüm diyetine kadar her bir diyeti denediği zamanı hatırladı. Güldü. Eski kendine güldü. O zamanlar zayıflamak için yemek yemez sürekli su içer ve Spor yapardı. Peki kilo verdikten sonra mutlu oldu mu kadın. Hayır. Kesinlikle kocaman bir hayır. Sonradan anladı kadın yemek yemenin onu ne kadar mutlu ettiğini. Sonra düşündü burnundan ve dudaklarından estetik olmak istediği için ailesi ile girdiği sürekli olan kavgaları, tartışmaları. Neden peki ? Neden sırf o güzellik kalıbına uymak için kendini değiştirmesi gerekiyordu ki kadının? Önemli olan ruhunun ve kalbinin güzelliği değil miydi ? Ama hayır, bu devirde sadece yüz ve fizik güzelliği öne sürülüyor. Güldü ve "Hepsi bir avuç aptal" diye mırıldandı kadın.
"İnsanların seni sevmesi için çabalama. Ne kadar çok çabalarsan kendi benliğinden de bir o kadar kayıp verirsin.
Kendi benliğini kaybedersen ne anlamı kalır ki sen olmanın ?
Kiraz çiçekleri yapraklarını döksede de gerçekten sevenler sevmekten vazgeçmez akdine tekrar çiçek açması için heyecanla beklerler. Peki , sen neden başları için yapay bir çiçek olmayı tercih edesin ki Gerçek benliğinle sevilmek varken ?
O yüzden üzüldüğünde yapraklarını dök ve yeniden çiçeklerini açtır. Emin o sen sen olduğun için güzel ve değerlisin.
Unutma: kendini sevmek yağmur yağdıktan sonra topraktan gelen o eşsiz koku gibidir. Özeldir.."