"Jeongin'i göremedim bugün, dersi de vardı aslında." Hyunjin bir eli yanağında kafetarya da arkadaşlarına isyan ediyordu.
"Sınıfındadır."
"Ay arkadaşları geliyor kendisi yok." Bir anda yerinde sıçradığı da diğer üçlü de sıçramıştı. "Korkuttun beni."
Chan elini kalbine koyarken Hyunjin bayılıyor gibi yapmıştı. "Dün Jeongin'de aynı böyle senin gibi tepki vermişti."
"Ne Jeongin'miş arkadaş."
"Changbin gidip sorsana gelmemiş mi? Hasta mı oldu acaba?"
"Neden ben?"
"Senin flörtün orda çünkü." Changbin göz devirmişti. "Hayır."
"Ya niye ya?"
"Çocuğun yanına neden senin sevdiğin çocuğu sormak için gideyim Hyunjin?" Hyunjin tam ağlama moduna geçecekken kafetaryaya giren Jeongin'i görmüştü.
"AAAAAA GELDİ!" Bir anda kendine engel olamadan bağırdığında kapıdan sadece Jeongin girdiği için bütün kafetarya bir Jeongin'e birde Hyunjin'e bakmıştı.
Jeongin'in gözleri kocaman olurken ona bakan gözlerden rahatsız olarak hızla gülmemek için kendisini sıkan arkadaşlarının yanına oturmuştu.
"Rezil herif." Minho, Hyunjin'in kafasına vururken Hyunjin gülmüştü. "Heycanlandım bir an ne yapayım."
"Jeongin rahatsız görünüyor ama." Chan onların masasını işaret ettiğinde Jeongin'in ağlayan surat ifadesi ile arkadaşlarına yakındığını görmüşlerdi.
"Ya hayır benden rahatsız olmasın,
çok üzülürüm o zaman.""Git kendini açıkla bugün."
"Ne diyecek ben sana aşığım görünce heycanlanıp bağırdım mı?"
"Evet Chan aynen öyle söyleyecek, zaten aşık olduğunu bütün dünya anladı. Jeongin'de anlamıştır." Hyunjin çaktırmadan Jeongin'e bakmaya çalışıyordu. "Anlamıştır dimi?"
"Anlamıştır."
"Konuşayım yani." Diyerek ayaklandığında bir elini Changbin bir elini Minho tutarak oturtmuştu. "Salak salak davranmayı keser misin? Yalnız kaldığınız zaman açıklarsın."
"Nasıl yalnız kalacağız? Bu üniversite kaç kişilik haberin var mı senin?"
"Orası da senin bileceğin iş."
__
Hyunjin, Jeongin'in dersinin bitmesine üç dakika kala kapısının önüne gelmiş ve onu beklemeye başlamıştı.
Jeongin çoğu zaman sınıfta durup araştırma ya da ödev yaptığı için sınıfa girmeyi düşünüyordu.
Saatin dolmasıyla birlikte yaklaşık seksen kişilik sınıfın yarısından çoğu çıkmıştı.
Hyunjin hocanında çıkması ile birlikte sınıfa girmiş ve tahmin ettiği gibi tabletinden kağıda yazı geçiren arka sıralarda oturan Jeongin'in yanına ilerlemişti.
"Selam Jeongin." Yanına oturana dek Jeongin, Hyunjin'i fark etmemişti.
"Selam."
"Ben sabah benden rahatsız olduysan diye özür dilemek için gelmiştim. Senin gelmediğini düşünüp üzülüyordum ve bir anda kapıda görünce heycanlandım." Jeongin ne diyeceğini bilememişti.
"Yok, yok sorun değil."
"Senden hoşlandığımı fark etmişsindir herhalde." Jeongin tam kağıdına geri döneceği sırada duyduğu cümleler ile gözlerini kocaman açarak Hyunjin'e bakmıştı.
"Benden?"
"Senden." Hafif gülümseyerek yüzünü yaklaştırdığında Jeongin kafasını geri çekmişti. "Ne demem gerek bilmiyorum."
"Bende sana aşığım diyebilirsin." Hyunjin şebeklik yaparak konuştuğunda Jeongin yüzünü buruşturmuştu. "Hayır değilim."
"Olsun zamanla olursun."
"Hayır olmam."
"Ya olursan?" Jeongin kafasını eğmiş işine devam edecekken Hyunjin'de eğilmiş ve yüzlerini yaklaştırmıştı. "Hayır olmam ve dibime girmene gerek yok."
"Ama seni çok seviyorum, benimle konuşmak istemez misin?"
"Hayır... Kalbini kırmak istemem ama ben senden hoşlanmıyorum ve hoşlanmadığım birisi ile konuşmayacağım." Hyunjin dudaklarını büzmüştü.
"Ama benimle konuşmadan benden hoşlanıp hoşlanmayacağını anlayamazsın ki?"
"Hyunjin hyung-"
"HYUNG MU?" Hyunjin bayılıyor gibi yaparak sırtını sıraya yaslamıştı.
"Neden bağrıyorsun ya? Benden büyük değil misin sen tabiki hyung diyeceğim."
"Hayır hyungun falan değilim Hyunjin de lütfen tetikleniyorum." Jeongin gülmüştü.
"Tamam Hyunjin ama bak ben senden hoşlanmıyorum ve açıkçası hoşlanacağımı da düşünmüyorum. Kalbini kırmakta istemiyorum." Hyunjin gülümsemişti.
"Çok erken konuşuyorsun Jeongin."
"Ama-"
"Ben senden tahmin bile edemeyeceğin kadar hoşlanıyorum ve bu kadar büyük bir sevgi karşılıksız kalamaz, her şey karşılıklıdır. Birgün benim hakkımda fikrin değişecek." Hyunjin, Jeongin'in saçlarını karıştırarak ayağa kalkmış ve hızlı adımlarla sınıftan çıkmıştı.
Jeongin ise arkasından şaşkınca bakmıştı. Ona aşık olacağını düşünmüyordu. Ama neler yapacağını da bi nebze merak ediyordu.