0.3

271 49 19
                                    

Jeongin akşam eve gelip duşunu aldıktan sonra saçlarını kurutmadan kamera karşısına geçmişti. Bir iki saniye nasıl göründüğüne bakarak kameraya gülümsemiş ardından hafif bir tonda el sallayarak "Merhaba." Demişti.

"Şimdi duştan çıktım ve kendime akşam yemeği hazırlayacağım." Mutfağa girmiş ve kamerasını tezgaha koyarak sabitlemişti.

"Makarna yapacağım çünkü en basiti?" Tenceresini üst dolaptan çıkartırken hafif karnı açılmıştı.

Karnını tutarak kameraya garip bir bakış attıktan sonra gülümsemişti. "Hiçbir şey görmediniz, zaten burayı sansürleyeceğim."

Yemeğini yaparken instagrama soru cevap atarak o an gelen şeyleri cevaplamaya başlamıştı.

"Bu kadar ünlü birinin senin videoların ile huzurlu hissetmesi sana nasıl hissettirdi?" Soruyu seslice okuduğunda biraz düşünmüştü.

"İnsanlara iyi geldiğimi bilmek güzel hissettirdi."

"Hyunjin ile arkadaş mısınız?"

"Pek sayılmaz... Sadece aynı üniversitedeyiz ve en fazla bir defa karşılaşmışızdır." Jeongin soruları okuyordu ama Hyunjin'den başka bir şey göremiyordu.

Sonunda başka bir soru bulmuştu. "Üniversite için ailenden ayrı bir yere taşınmak kendi kararın mıydı? Kira ya da okul hakkında sıkıntılar yaşadın mı?"

"Evet kendi kararımdı. Ailem ile Busan'da kalmayı isterdim ancak burda istediğim bölümde okumak çok iyi hissettiriyor. Ve maddi olarak hiç sıkıntı çekmedim." Soruyu cevapladıktan sonra makarnasının sosu için dolaptaki kavanozu çıkartmıştı.

Herhangbi bir tava çıkartırken biraz da müzik dinlemek istediği için sevdiği şarkılardan biri olan "Love poem." Açmıştı.

Şarkıya en başından sonuna kadar mırıldanarak eşlik etmişti. Ses tonu zarifti, kendisi de farkındaydı.

Şarkı bittikten sonra sosu ocağa koymuş ve tekrar sorulara girmişti.

"Hadi ama, neden sadece Hwang Hyunjin ile alakalı sorular var?" Kendi kendine kaşları çatılırken biraz üzülmüştü açıkçası.

Sadece onun fanları tarafından, onun için ilgi görmek istemiyordu.

"Millet umarım beni yanlış anlamazsınız ama sadece ünlü birisi beni paylaştığı için beni takip etmeyin. Samimi bulursanız, vloglarımı severseniz beni takip edin. Böyle olunca gerçekten üzülüyorum çünkü, aldığım sevgi sahte gibi görünüyor. Lütfen beni yanlış anlamayın." Telefonu kapatmış ve kameraya hafifçe gülümsemişti.

Yarım saat boyunca bazı şeyler hakkında konuşmuş en sonunda makarnasını ocaktan indirmişti.

"Bunu süzmek bana hep korkutucu gelmiştir, hep yanacağım gibi hissediyorum." Makarnayı süzeğe dökerken kafasını iyice geriye çekmiş ve garip bir surat ifadesi ile işini yapmıştı.

"Oldu sanırım." Makarnayı iyice süzdükten sonra eski tenceresine yeniden koyarak bir tabak çıkartmış ve makarnasını koymuştu.

Yaptığı sosu üzerinde gezdirirken kameraya son defa gülümsemiş ve "İyi geceler." Diyerek kapatmıştı.

Muhtemelen yarın akşama kadar keseceği yerleri kesip paylaşacaktı.

Şimdi ise fazla açtı ve yemeğini yiyecekti.

__

"Jeongin ne zaman vlog atacak kendimi asacağım biraz daha atmazsa." Hyunjin evinin koltuğunda garip hareketler yaparken arkadaşları ona "Salak mısın" bakışları atıyordu.

"Abartma çocuk her gün atacak değil ya."

"BİR HAFTADIR ATMIYOR MİNHO." Bağırarak koltuktan kendini yere attığında Minho yumruğunu havaya kaldırmış ve ona göstermişti.
"BAĞIRMA BANA MAHVEDERİM SENİ."

"ÖZÜR DİLERİM."

"Okulda konuşmadınız mı zaten bugün? Pek özlemen gerekmiyor." Chan'ın sözlerine gülümseyerek yerden kalkmış ve koltuğa oturmuştu. "Evet ve ben yanına gitmedim tesadüfen karşılaştık çok şirindi öpesim geliyor."

Üç arkadaşı da ona gülmüştü.

"Changbin niye hiç konuşmuyorsun?" Changbin telefonuna gömülmüş birisi ile mesajlaşıyordu.

"Hiç."

"Kimle konuşuyorsun?" Minho kafasını uzattığında diğer tarafa kaymış telefonu saklamaya çalışmıştı. Ama diğer taraftada Chan vardı.

"RAHAT BIRAKIN BENİ." Tekli koltuğa oturduğunda arkadaşları ona kınayan bakışlarını atıyordu.

"Bizden mi saklıyorsun Changbin?"

"Aşk olsun Changbin."

"Senden asla beklemezdim, hepsinden beklerdim ama senden beklemezdim Changbin." Arkadaşlarına göz devirerek oflamıştı. "Salın beni bir."

"Hayır oğlum niye söylemiyorsun? Alt tarafı şununla konuşuyorum diyeceksin?"

"Sevgili mi yaptın? Flört mü?"

"Changbin söyle."

"FELİX." Changbin sonunda bağırarak konuştuğunda üç arkadaş başta sessiz kalmış sonra konuşmaya başlamıştı.

"Felix kimdi?"

"Lee Felix'mi? Avustralya'dan gelen?"

"Felix, Jeongin ile arkadaştı birkaç kez vloglarında görmüştüm." Changbin oflayarak birkaç mesaj yazdıktan sonra arkadaşlarına bakmıştı. "Evet o Felix."

"Niye gizliyorsun bunu bizden?"

"Daha hiçbir şey yok çünkü ortada." Bütün arkadaşları Changbin'e göz devirirken Changbin'de göz devirmiş ve telefonu yeniden eline almıştı.

"Sevgili misiniz?"

"Hayır değiliz daha birkaç gün önce konuşmaya başladık." Aslında arkadaşlarına da garip geliyordu. "Oğlum sen kimseyi beğenmezsin ki?"

"Felix kimse değil."

"Tamam olmuşlar." Minho arkasına yaslanmış ve gülmüştü.

"Nasıl başladınız konuşmaya?"

"Ben on ikinci sınıfta Felix'in gittiği okula gitmiştim. O on birinci sınıftı ve benden hoşlandığı bütün okula yayılmıştı. Yayılması ile birlikte ben daha onunla iletişime geçemeden okul değiştirdi. Şimdi uzun zamandır aynı üniversitedeyiz ama hiç konuşma fırsatımız olmamıştı. Geçen gün voleybol oynarken aynı takımdaydık akşamına gittim mesaj attım."

Changbin'in telefondan kafasını kaldırmadan konuşmasına arkadaşları mutlu olmuştu. "Sonunda Changbin'in mürveti açılıyor."

Changbin, Minho'ya sert bakışlarını atarken Minho biraz kayıp Chan'ın kucağına uzanmıştı. "Film falan açında izleyelim çok sıkıldım."

"Kucağım çok mu rahat geliyor hep kucağımdasın?" Chan tek kaşını kaldırarak dizinde yatan Minho'ya bakmıştı. "Evet çok rahat geliyor şimdi film aç."

Herkes Minho'nun şu aralar Chan'ın üzerine fazla düştüğünü fark ediyordu.

Hug me || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin