Jeongin öğlen on ikide olan dersine saat on birde kalkmış ve hızlı bir kahvaltı yaparak okula adımlamaya başlamıştı.
Yolda onu gören birkaç göz gülümseyerek selam veriyordu, çok değil sadece yedi bin kişinin abone olduğu hesabını seviyor ve sokakta onu tanıyan insanların kendisine gülümsemesi hoşuna gidiyordu.
Ancak bugün ona selam verenlerin sayısı fazla gibiydi. Attığı her adımda insanlar fotoğraf çekilmek istiyordu.
Jeongin anlamamış ama çok sorgulamayarak çoğu kişi ile fotoğraf çekilmiş ve sonunda geldiği okul kampüsüne girmişti.
"Jeongin!" Yaklaşık altı kişilik bir kız grubu resmen üzerine atladığında şaşkınlıkla bakmıştı. "Jeongin fotoğraf çekilelim lütfen."
Bir sürü telefon aynı anda havaya kalktığında hepsine gülümseyerek poz vermeye çalışmış sonra da koşarak üzerindeki bakışlar eşiğinde üniversiteye girmişti.
İlk dersinin olduğu sınıfa girecekken koridorda gördüğü arkadaşlarının yanına adımlamıştı.
"Lan ünlü olmuşsun." Jisung sevinçle bağırdığında Seungmin "Zaten ünlüydü." Demişti.
"Şimdi daha ünlü ama." Felix'de kollarını kaldırarak sevinçle konuştuğunde Jeongin kaşlarını çatmıştı.
"Ne diyorsunuz ya? Aşağıda kız grupları üzerime saldırdı ne olduğunu anlamadım."
"Oğlum Hwang Hyunjin seni instagram hikayesine eklemiş." Jeongin'in gözleri kocaman olmuştu. "Nasıl ya?"
Tabiki o da herkes gibi Hyunjin'i tanıyordu, dergilerde ve kampüsün bahçesinde birkaç kez görmüştü.
"Baya, onun ardından abone sayın ve instagram takipçin falan artmış. Bakmadın mı?"
"Yo direkt çıkıp okula geldim." Cebinden telefonunu çıkartırken yedi bin olan abonesinin iki yüz bini geçtiğini görmüştü. İzlenme, beğeni ve yorum sayıları artmıştı.
"Oha." Şaşkınlıkla bir gecede büyüyen hesabına bakıyordu.
"Hyunjin'in hikayesine baksana." Felix'in dürtüklemesi ile instagrama girip arama kısmına girmişti. "Kullanıcı adı ne?"
"Takip etmiyor musun!" Üç arkadaşı aynı anda bağırdığında gözler onlara çevrilmişti. "Salaklar!"
"Pardon, takip etmiyor musun?" Felix normal bir ses tonu ile konustugunda Jeongin omuz silkmişti. "Yo neden edeyim ki?"
"Adam ünlü sonuçta?"
"Olabilir?" Jeongin tek kaşını kaldırarak arkadaşlarına baktığında Seungmin göz devirerek elindeki telefonu almış ve Hyunjin'in hesabına girerek hikayesini açmıştı.
Soru cevap yapmıştı ve gelen bir soruda "Kötü ya da yorucu bir günün ardından kendini iyi hissetmek için yaptın bir şey var mı?" Sorusuna "Onun videoları beni her zaman güzel ve insanlardan soyutlanmışım gibi hissettiriyor." Diyerek Jeongin'in youtube hesabının linkini koymuştu.
Jeongin şaşkınlıkla ama birazda gülümseyerek okumuştu. "Oha."
"Oha tabi, adam resmen ilanı aşk etmiş." Jeongin, Jisung'a göz devirerek sınıfa adımlamıştı. "Abartma Ji."
"Jeongin fotoğraf çekelim mi birlikte?" Jeongin sınıfa girdiği anda bir kız resmen üzerine atlamıştı. "Tabi olur."
Hafif bir gülümseme ile fotoğraf çekildikten sonra biraz arka sıralara ilerlemişti.
"Eeeee?" Üç arkadaş Jeongin'in yanlarına oturduğunda Jeongin'de anlamayarak onlara "Eeeee?" Demişti.
"E ünlü oldun?"
"Ünlü olunca hareketlerimin değişmesi mi gerekiyor yani?"
"Hayır ama bir tepki ver oğlum Hwang Hyunjin diyoruz seni story atmış üstüne ana hesabından seni takibe almış diyoruz." Jeongin kaşlarını çatarak "Hayır o son söylediğini söylemediniz. Gerçekten almış mı takibe?"
"Evet gir bak." Jeongin tekrar telefonunu çıkartmış ve dört bin takipçiden yüz bin takipçi olan hesabının takipçiler kısmına girerek Hyunjin'in kullanıcı adını yazmıştı. Gerçekten de takipteydi ama kendisi geri takip yapmamıştı.
"Salak mısın Jeongin?" Felix kafasına vurunca dudaklarını büzerek arkadaşına bakmıştı. "Ya neden vuruyorsun?"
"Niye takip etmeden çıktın?" Jeongin durup arkadaşlarına bakmıştı. "Etmeli miyim?"
"Evet."
"Sen etmezsen ben ederim." Seungmin elinden telefonu alarak Hyunjin'i geri takip etmişti.
"Bu senin dün gece yayınınıda izlemiştir bu kesin, sen yayını kapattıktan yirmi dakika sonra falan atmış bunu." Jeongin buna inanamayarak kafasını iki yana sallamıştı.
__
Üç dersin ardı ardına blok olması üzerine bütün öğrencilerin başı ağrımaya başlarken sonunda ders bitmişti.
"Kafeteryaya inelim yürüyün beynimi hissetmiyorum." Jisung ayağa kalktığında Seungmin ve Felix'de kalkmıştı.
Jeongin kalkacağı sırada ise birkaç kişi etrafına gelip fotoğraf çekmek istemişti.
"Yetişirim size gidin." Arkadaşları ona gülerek sınıftan çıktığında Jeongin'de önüne gelen altı kişi ile tek tek fotoğraf çekmişti.
Bazılarının "Kötü oldu bu." Diyerek en az üç tane çektiklerini görmezden gelerek koşarak sınıftan çıkmıştı.
Tam köşeyi döneceği sırada birinin önüne çıkması ile irkilmiş ve kendini duvara yaslayarak elini kalbine koymuştu. "Korkuttun beni!"
Hyunjin gülümseyerek Jeongin'in önüne geçmişti. Aslında bugün yanına gelmeyi planlıyordu ama karşılaşmaları tesadüftü. "Özür dilerim."
"Önemli değil." Jeongin duvarda kenara kayarak hemen gitmeye hazırlanmıştı, ancak bir iki adım sonra arkasını dönmüştü.
"Sanırım... Sen beni paylaştığın için artık ünlüyüm." Demiş ve duraksamıştı. "Teşekkür ederim." Kafasını hafif yana eğip gülümseyerek devam ettiğinde Hyunjin onun şirinliğine gülerek iki adımda tekrar karşısına geçmişti.
"Sadece içimden geleni söylemiştim."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten, neden şaşırdın ki?"
"Çünkü hiçbir şey yapmıyorum, vloglarımda ne buluyorsun ki? Sadece kendimi kameraya çekmeye sevdiğim için açmıştım o kanalı."
"Çok boğulduğum, artık bıktığım ve ağlamak istediğim zamanlarda senin ne buluyorsun dediğin videolar beni gülümsetiyor Jeongin. Sen beni gülümsetiyorsun." Jeongin bu sözlerle tam anlamı ile olduğu yerde taş kesilmişti.
Neydi bu? Hayatında duyduğu en güzel cümleler falan mı?
"Ben..."
"Bir şey söylemene gerek yok, içimden gelenleri söyledim ben sana."
"Ben gitsem iyi olacak." Jeongin koşarak kafeteryaya giderken Hyunjin ardından gülümsemişti.
Jeongin kesinlikle kamerada göründüğünden çok daha şirindi.