-G-

35 5 54
                                    

-TAEHYUN-

03.05.23 (02.36)

"Çok sıkıldım. Yemin ederim çok sıkıldım." Minho odanın içinde sağa sola gitmeyi bırakıp bize döndü.

"Hanginizse söyleyin artık. Polis girmez araya, söz."

Salondaki herkeste gözlerimi gezdirdim sırayla. Seonghwa'ya baktım. Tek bir yere odaklanmış, dümdüz bakıyordu.

Wooyoung kaçamak bakışlar atıyordu. Ceset konusunu açmayı düşündüm bir an. Ama ardından Yeonjun'un da onunla birlikte Ryujin'in cesedini aldığını hatırlayınca sorgulamadım.

Lia'ya kaydı gözlerim. Ellerini başının arasına almış, şakaklarını ovuyordu.

Yanındaki Yeji ise berbat durumdaydı. Ryujin'i tam anlamıyla görmemişti, Minho ve San tutmuştu onu. Ama Wooyoung ve Yeonjun cesedi taşırken yere akan kanın sevgilisinin olduğunu bilmek onu acıya boğmaya yetmişti bile. Hepimiz gibi o da acıyla haykırmıştı.

San ise vicdan azabı çekiyordu, farkındaydım. Yeji'den sonra en çok ağlayan o olmuştu belki de. Ryujin'e söyledikleri değil de katil olma ihtimali korkutuyordu onu belki de. Bilemiyordum.

Yuna oturduğu yerde kollarını kendine doğru çektiği bacaklarına sarmış ileri geri sallanıyordu. Onu durduran ise yanında oturan Yeonjun oldu.

Ellerini bacaklarına koyup durmasını sağladığında Yuna yavaşça başını Yeonjun'un omzuna yasladı.

Gözlerim yanımda oturan Soobin'e kaydı. Gözleri Yuna ve Yeonjun üstündeydi ve bir mermi gibi delip geçiyordu bakışları.

Yeonjun'la göz göze geldiklerinde kafasıyla küçük bir işaret yaptı uzaklaşması için. Yeonjun hiçbir tepki vermeden gözlerini ondan çekti ve Yuna'nın omzunda yatmasına izin vermeye devam etti.

Soobin'in ağzı şaşkınlıktan açılırken gözlerinden geçen anlık hayal kırıklığını gördüm.

Sırtını duvara yaslamış duran Minho'ya baktım. Bir şey düşünüyordu, birçok şey düşünüyordu. Biliyordum.

Ben... Ben, hiçbir şey bilmiyordum. Hiçbir şey hissetmiyordum. Artık ağlayamıyordum bile. Sadece Beomgyu aklıma geldikçe kuruyan gözlerim ıslanır gibi oluyordu. Ama onun haricinde günlerce uykusuz kalmanın ve fazlaca gözyaşı dökmenin nedeniyle gözlerim eski sağlığını kaybetmişti. Benliğim ruhunu kaybetmişti.

Sıramı bekliyordum. Ölmek için sıramı bekliyordum.

"Cevap mı verseniz artık?!"

"Sikerler Minho! Kimse bir sikim söylemeyecek işte! Neyi zorluyorsun?!"

Yeonjun'un ani çıkışıyla omzunda yatan Yuna sıçrayarak kafasını kaldırdı.

Yeji oturduğu yerden kalkıp Yeonjun'un yakasına yapıştı. "Sensin! Siktiğimin katili sensin Choi Yeonjun! Hongjoong'u, Chaeryeong'u, Seungmin'i, Changbin'i, Kai'yi, Beomgyu'yu, Chan'i, Ryujin'i; hepsini sen öldürdün Yeonjun! Sekiz kişiyi katlettin sen!"

Ellerini yakasından çekip göğsüne vurdu. "Beni de öldür! Öldür beni!"

"Yeji." Wooyoung kollarından tuttuğu Yeji'yi geri çekmek için hamle yaptığında Yeji kendini geriye itti.

"Dokunma bana! İşbirlikçisi de sensin sikik kafalı korkak! Cesetleri ona teslim ettiğini bilmiyorum sanki!"

Wooyoung korkuyla büyüttüğü gözlerini bize çevirirken inanamayarak ona bakıyordum. Katillerden biri gerçekten Wooyoung muydu?

"Yeji, sevgilini kaybettin. Acın var, sinirlisin, üzgünsün, farkındayım. Ama biraz daha böyle davranmaya devam edersen gerçekten sakin kalabileceğimi düşünmüyorum."

GOOD BOY GONE BADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin