-O-

34 6 27
                                    

-TAEHYUN-

30.04.23

"Sizi yaramaz veledler! Ardı ardına ölümler sizce de fazla cesaretli değil mi? Katil kimse çıksın artık! Birbirinizi öldürmeye utanmıyor musunuz?!"

Karşımızda bize bağıran polisi izlerken ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Gözyaşlarım tükenmişti. Önce Hongjoong, şimdi Chaeryeong... Çok fazlaydı. Ve kamera kayıtlarında katile dair tek bir işaret yoktu.

"Biz kimseyi öldürmüyoruz!"

Lia'nın polise çıkışmasıyla ona döndüm. Ağlamaya devam ediyordu. Hiç susmamıştı ki zaten.

Polis bize inanmayıp yine sorguya çekerken saat ilerlemiş, sorgularımız bitmiş ve saat 23.24'ü bulmuştu.

Bir gecede iki ölüm olmuştu. Hiçbirimiz uyumamıştık ve şimdi kafa dağıtmak için geldiğimiz evimizdeydik.

Oturma odasında 16 kişi oturuyorduk. Hiçbirimizden ses çıkmıyordu.

Changbin öne doğru eğilip yüzünü sıvazladı. "Neler oluyor? Sikeyim, ne sikim dönüyor?!"

Seungmin elini şakağına götürüp bağırdı. "Kes sesini Changbin! Bilsek burada olmayız değil mi?!"

Changbin sinirle gülüp Chan'e döndü. "Şu sevgiline bir şey de, elimden bir kaza çıkacak."

Chan ayağa kalkıp Changbin'in üzerine ilerlemeye başladığında önüne Soobin ve Minho'nun geçmesiyle yerinde durdu.

Changbin' de ayağa kalkıp Chan'in üstüne yürümeye kalkışınca tutmak için önce Yeonjun, ardından ben geçtim.

"Ağzını toplamazsan kırarım Changbin."

"Yeter artık!" Chan'i susturan Lia'nın bağırtısı olmuştu.

"İki kişiyi kaybettik! Hongjoong ve Chaeryeong yok artık farkında mısınız?!"

Seonghwa sızlanarak kafasını ellerinin arasına alırken Yuna mırıldandı. "Chaeryeong yok..."

Kai Yuna'yı kendine çektiğinde Yeji oturduğu yerden ayağa kalktı. "Anlamıyorum, aklım almıyor. Aynı evin içindeyken... Nasıl? Nasıl ölebilir? Nasıl öldürülebilir?"

"Hep beraber değil miydiniz?" San'in sorusuna Ryujin cevap verdi.

"Telefonu çaldı, konuşmak için bahçeye çıktı. Sonra da..."

Ryujin sözlerine devam edemezken Wooyoung söze atladı. "Bahçeye mi çıktı?"

Ryujin kafasını sallarken Beomgyu kaşlarını çatarak mırıldandı. "Ama hani cesedi çamaşır odasında bulmuştunuz?"

Minho bir kahkaha attı. Hepimiz bu hareketine anlam veremeyerek bakarken Lia sinirle Minho'nun oturduğu tekli koltuğa atıldı. "Ne gülüyorsun?!"

Minho kahkasını bastırırken yüzündeki sırıtışı silmeden konuşmaya başladı. "Siz öldürdünüz değil mi?"

Odada kimseden ses çıkmazken Chan sakin ses tonuyla böldü sessizliği. "Saçmalama Minho."

"Saçmalayan yok." Minho oturduğu yerde doğrulurken sözlerine devam etti. "Hep beraberler, telefon çalıyor, bahçeye çıkıyor ve içeri bir daha girmiyor. Sonra çamaşır odasında bulunuyor."

"E ne alaka şimdi?" San'in sorusunu cevapladı bu sefer Minho'nun sözleri.

"Yani şöyle, Hongjoong'u da biri aramıştı, Chaeryeong'u da. Polis her iki arama için de numaranın kullanılmadığını söyledi. Katil akıllı gibi gözüküyor. Önce arıyor, dışarı çekiyor, sonra öldürüp leşini atıyor. Ardından da aramıza hiçbir şey olmamış gibi geri geliyor. Bu akıl da bu grupta bir tek birinde mevcut gibi."

GOOD BOY GONE BADHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin