İyi okumalar😻
Taehyung:
Elimdeki zarfa bakıyor üstünde her hangi bir isim yoktu. Zarfı yavaşca açtım içinde bi mektup vardı. Sana baktığımda kafasıyla mektubu işaret etmişti. Seslice okumaya başladım.
- " Merhaba Kim Taehyung. Ben Yoonginin babası. Beni sevmediğini hatta nefret etdiğinin farkındayım ama sana çok önemli bi şey söylemem lazım. Şu an saat geç, bu yüzden yarın benim evime gel. Eminin evimin nerden olduğunu biliyorsundur. Yarın gel, çok acil konuşmalıyız. "
- Ne istiyor olabikir ki efendim? Size zarar veemek istemesin sakın?
- Hayır, San. Bana zarar veremez, hem vermek istese bile önceden yapardı başka bi konu bu. Yarın konuşuruz.
- Bende sizinle gelicem ama yalnız gitmeniz hiç doğru olmaz efendim.
-Ah, peki San. Sen iyi birisin. Şimdi odana git ve uyu.
San burda kalmak isteyince bende evdeki odalardan birini ona vermiştim. Hem böylece yalnız kalıp kafayı da yemiyordum. Sabah bana kahvaltı hazırlıyor, bir yerim ağrıdığında ilaçlarımı veriyor kısaca beni önemsiyordu. Onu sokakta birileri döverken kurtarmıştım. Bu olaydan sonra da yanımdan gitmeyip benimle kalmıştı. Ona maaş falan vermiyordum, çünki kendisi istemiyordu. Ama paraya ihtiyacı olduğunda sorgulamadan verirdim
Onu çok seviyordum. Yanlış anlamayın bi kardeş olarak seviyordum tabiki.Neyse gidip, uyumam lazımdı. Yarın Yoonginin babasının evine gidicektim. Acaba bana söylemek istediği şey neydi? Hem Önemli de yazmıştı? Şu söyleyiceği önemli şey ne ola bilirdi ki? Belki de Yoonuma ait bi şey vericektir bana ha? Olabilir.
Daha fazla düşünmeyip, kendimi uykuya verdim.(Yarına ışınlanalım)
Sabah yüzüme vuran ışıklarla gözümü araladım. Yine Yoonumsuz geçen bi sabah daha, banyoya girip kısa bi duş aldım. Kapının arkasındakı havluyu alıp belime sardım. Banyoda bur kaç bakım işimi de halledip çıktım. Dolabımdan bi baksır alıp geçirdim. Daha sonra siyah bi gömlek ve dar siyah pantolonlarımdan birini alıp giydim. Hazırdım işte.
Aşağı indiğimde güzel kurabiye kokuları beni mayhoş etmişdi bile. San galiba yeteneklerini konuşturuyordu yine. Mutfak savaş alanına dönse de sonuç güzeldi. Kurabiyeleri masaya bırakıp ikimize de çay koydu. Her zaman ki gibi lezizdi kurabiyeleri.
- Senin elin çok leziz San. Gizli bi master şef misin yoksa?
- İltifat için teşekkürler efendim. Aslında ben önceden bi restoronda çalışıyordum. Orda garsondum ama şefleri izliyordum. Ne yapıyorlar? Nasıl yapıyorlar diye. Hemde benim amcam ordakı şeflerden biriydi bana evde de, orda da öğretirdi. Bende amcam sayesinde güzel yemek yapıyorum desek yalan olmaz. Eee şu adamın evine gidicek miyiz?
- Evet, gidicez. Sende git hazırlan.
-Hay, hay efendim.
Çayını bitirip masadan kalkmıştı. Bende evimdeki hizmetçi kadını çağırıp buraları temizlemesini söyledim.
Kapıdan çıkıyordum ki San geldi. Dakik kardeşim benim. Onunla beraber dışarı çıktık. Arabamın kapısını açıp binmemi bekledi, ben binince de kendisi gelip arabayı sürmeye başladı. Evin yerini o da biliyordu. Bu yüzden bi şey sormamıştı.
Sesiz geçen araba yolculuğumuzun ardından eve varmıştık. İki katlı büyük,güzel bi evdi. Bahçesinde baya bi genişti. Benden aldığı parayla almış gibiydi
Sanla beraber arabadan inip evin kapısına geldik. San kapıyı tıklatıp beklemeye başaldı. Sabah ola bilirdi ama erken de diyildi. San bi kaç kerede çaldı ama açan olmadı.
- Efndim, kendi yöntemimle açsam?
- Kendi yöntemin kapıyı kırmaksa yapma San.
Telefonumu çıkarıp Yoonun babsını aradım. Bir kaç çalıştan sonra açılmıştı.
- Alo, merhaba Taehyung nasılsın? Bi şey mi vardı?
- Senin kapının önündeyiz ama sen yoksun.
- Ah, ben ekmek almaya gitmiştim. Yakındayım geliyorum hemen.
Bi dakika falan sonra elinde ekmekle gelmişti. Kapıyı açıp bizi içeri davet etdi. Gidip kanepelere oturduk bizde.
- Siz bekleyin ben hemen üstümü değiştirip geliyim. Hemen konuşamamız lazım.
Odasına gitmişti. Bizde bu sırada evi inceliyorduk sade bi yerdi. Duvarda manzara fotoğrafları vardı, dolapların üstünde eski ama pahalı duran bir kaç vazo vardı. Ejdarha desenli bi hançer asılmıştı duvara. Yer ve tavan ahşaptı. Duvarlarsa beyaz olarak bırakılmıştı. Uzaktan sade bi beyaz gibi görünse de üstü desenler ve işlemelerle kaplıydı.
-Efendim, bay Yoonginin babası neden hala gelmedi?
- Gelir şidmi
On dakika falan da bekledik ama yoktu. Ayağa kalktığımda Sanda kalkmıştı. Kafamla az önce adamın gitdiği odayı işaret etdim. Sessizce oraya gitdik. Kapıyı tıklatdım ama cevap yoktu.
- San kendi yöntemini deneye bilirsin.
Sanın kapıya vurduğu güçlü tekmeyle kapı kırılıp yere yapışmıştı. San bana beklememi işaret edip kendi içeri girdi.
-Efendim, buraya gelin.
İçeri girdiğimde bay Min yerde kanlar içinde yatıyordu. Bu nasıl ola bilirdi ki? Hem ban bi şey söyliycekti şimdi ölemezdi!
- Sessiz bi silahla vurulmuş ama vurulmadan önce kafasına bi şeyle sert bi darbe indirdikleri belli. Napıcaz efendim?
- Yaşıyor mu?
- Maalesef.
-Polisi ara, onlar ilgilensin.
San polisi arayıp olayı anlatmaya başladı. Bense odayı inceliyordum. Dolabın üstünde bi kağıt vardı. Ezikti ama içinde bi şey yazılıydı. Sanda aranayı bitirip bana odaklanmıştı.
Kağıdı okumaya başladım.- "Seni uyarmıştık ama sen naptın?! Ona söylemiyceksin buna izin vermiycez! Sen sözünü tutmadın şimdi seni yaşatıcağım mı sanıyorsun?! Senin ölümün benim elimden olucak"
San elimdeki kağıdı alıp incelemeye başladı. Üstünde 'Lee' yazıyordu. Kimdi ki bu? San mektuba korkmuşcasına bakıp yere fırlatdı.
-Efendim gitmeliyiz.
-Ama neden?
San bi şey demeyip beni çekiştirmeye başladı. Silah seslerini duymamızla yere çökmüştük. Ev şu an mermi yağmuruna tutuluyordu. Az önce çıktığımız oda şimdi alevler içindeydi. Noluyordu?!
Silah sesleri kesmişti. Gitdiler galiba. Evden çıkıp arabaya doğru koşarken yüksek sesli bi silah sesiyle durmuştuk.
Kimdi bu adamlar?! Ne istiyordular?! Bay Min neden öldürülmüştü?! Bana önemli ne söyliycekti?!
Ve en önemlisi o mermi kime isabet etmişti.Merhaba❤
Nasılsınız? Umarım iysinizdir.
Hikayeye yeni karakterler geliyo. Gelicek bölüm tüm sorularınızın cevabını alıcaksınız. Sizce bu adamalar kim?Zaman ayırıp hikayemi okuduğunzu için teşekkürler.
Ve en başından beri yanımda olan kraliçemebiryoongietmezkimse sonsuz saygılar ve sevgiler❤❤❤