En umursamaz uykulu bakışlarıyla televizyonu açmaya çalışıyordu Emre.
Kumandaya bir kere vurdu, iki kere vurdu ama televizyon açılmadı. Aklına gelen şeyle aydınlandı. "Şimdi boku yedin Emre!" dedi kendi kendine."LAN!" diyerekten salona en asil girişini yaptı Selçuk. Altında havlu ve kafasındaki köpüklerle.
Emre ise koltukta yayılmış bu görüntüye bakıyordu.
"Sular kesildi lan!? Kim ödeyecekti faturayı?" dedi Selçuk.
Emre ise en mal bakışını atmaktaydı.
Arkasından Gökhan içeri girdi. "Doğal gazda kesilmiş?"
Selçuk ve Gökhan tam salona girdikleri an arkalarından Yağız girdi. "Oğlum elektriklerde yok lan kim ödemedi?"
"Geçen ay bendeydi ben ödedim ben sıramı savdım." dedi Gökhan kendini koruyarak.
Yağız, Selçuk'un köpüklü kalmış saçlarına bakarken gülmemek için zor durdu. O sırada Gökhan hâlâ konuşuyordu. "Ben ödedim yani!"
"Ben de ödedim sıra ben de değil!" dedi Yağız en soğukkanlılıkla.
"E kimde o zaman?" dedi Gökhan, Selçuk'a dönerken.
Selçuk'un bakışları Emre'ye döndü. Anında Gökhan ve Yağız da o noktaya odaklandı. Emre sanki hiçbir şey bilmiyormuş havasında saçıyla oynamakla meşguldü.
"Fatura için topladığımız parayı sana vermedik mi lan Emre? Niye ödemiyorsun oğlum!? " dedi Selçuk.
Emre hâlâ mala yatıyordu. "Nasıl ya? Alla alla ben hiç hatırlamıyorum? Bana para falan vermediniz."
Selçuk "Emre." dedi.
"O topladığınız parayı ben aldım. Ben aldımda... Param yoktu oğlum. Ben de el mecbur o paradan kullanmak zorunda kaldım, parasızlık nedir bilir misiniz?"
"Allah seni bildiği gibi yapsın ya!" dedi Yağız ayıplayıcı şekilde bakarken.
Selçuk ise sövmeyip sövüyordu. "Ulan Emre senin yüzünden düştüğüm hale bak, köpük içinde kaldım lan!"
Emre ise bambaşka alemdeydi. "Kası ne ara yaptın?" oturduğu yerden kalktı. "Bu arada öyle sular kesildi Emre yüzünden köpüklü kaldım dicene bidondaki suyu kullansaydın."
"Bak hem suçlu hem güçlü birde akıl veriyor!?" dedi Selçuk.
"Ah be abi, ayda yılda bir kere özene bezene kahvaltı hazırladım o da olmadı. E biz şimdi napıcaz? Ne yicez?" diyerek hayıflandı Gökhan.
Emre ise 'Allahım sen büyüksün' der gibi tavana bakmakla meşguldü. "Bu arada her şerde bir hayır vardır, Gökhan. Bu betonların arasında kahvaltı yapacağımıza karargaha gidelim. Çimler, ağaç, kuş sesleri, doğal ortam. Daha iyi değil mi?" Selçuk'a döndü. "Komutanım sen de duşunu alırsın. Bence çok iyi fikir. Çok iyi değil mi?"
Yağız ayağındaki terliği çıkardı Emre'ye hedefledi. "LAN OĞLUM SEN VAR YA" ama atmadı terlik elinde kaldı. "Allahım ya nelerle uğraşıyoruz!" derken salondan çıktı Yağız. Gökhan ve Selçuk'ta peşinden.
Emre ise konudan çok bağımsızdı. "Sırtta kas mı olur ya? Orda kas mı olur?"
⚔️
Şevval, Hilal, Gülsüm Hanım. Salonda oturuyorlardı. Alperen ise en masum haliyle tekli koltukta oturmaktaydı.
Bir yanlış anlaşılma olmuştu. Onu düzeltmesi lazımdı. Yoksa annesi bordo bereli, komutan, kaç yaşına gelmiş dinlemezdi pata küte ayağının altına alırdı. Gerçi çeyreği Emir'i evden kovalarken yaşanmıştı ama...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünenin Ardında
AçãoHayatta her şey göründüğü gibi zannederiz ama bazı şeyler göründüğünden daha farklı, daha fazlasıdır. Hayat kaybettiğinde yeniden başlama mücadelesini sana kendi elleriyle teslim ettiğinde hiçbir şeyi anlayamaz, hissettiklerini anlamlandıramazsın. A...