Hanne'nin Dilinden;
Zaten yeterince zor olan hayatım, Furkan'ın hayatıma koca bir bomba gibi düşüşünün ardından ziyadesiyle zorlaşmıştı. İşte neredeyse beşinci arayışının üzerine bu adama numaramı verdiğim güne bir kez daha lanet yağdırıp, telefonu saçlarımın arasına saklayarak gizlice açmıştım;
''Söyle kahrolasıca!'' Fısıltı halinde çıkan sesime karşılık; ''Bu kaçıncı arayışım. Ben sana bu telefon daha ikinciye çalmadan açılacak demedim mi?'' Neredeyse dışarıdan herkesin duyabileceği kadar bağırıyordu Furkan.
Bu adam bana sesini yükseltme özgüvenini nereden alıyordu acaba. Hayır sevgiline bu şekilde bağırsan kız anında terk ederdi. Hoş bu adamın, hayatı boyunca gerçekten değer verebileceği bir insan olmuş muydu ondan bile şüpheliyim.
''Dersteyim geri zekalı! Çıkınca arayacağım.'' Diyerek suratına kapattım telefonu.
Muhtemelen şuanda sinir krizleri geçiyor, eline geçen her şeyi etrafa fırlatıyordur. Ruh hastası, psikopat! Tehdit etmeye başlamasının üzerinden henüz az bir vakit geçmişti ama ben bu az denebilecek vakitte yaşlanmıştım adeta.
İnsanın sabrını zorlayan bir gıcıklığa sahipti. Kaç gündür paşamız ne isterse onu yapıyordum. Sabahları arabam ile onu alıp okuluna bırakıyor, öğlen arasında yemek ısmarlıyor ve ödevlerini yapıyordum -ki ben daha kendi ödevlerini bile yapmayan bir insanım-
Nerede yazılacak uzun yazılı ödevler var bana yaptırırdı. Ahh hele o kendini bir şey sanması, etrafında pervane olan kızlar yüzünden kendini çok yakışıklı görmesi, büyüklenmeleri yok mu, çıldırıyordum. Koca bir günüm onun yanında heba oluyordu ve ben gençliğimin baharında solup gidiyordum bu adam yüzünden.
Düşünceler içinde iken Geometri hocasının kulağıma ilişen sesi ile kendime geldim; ''Ders bitti arkadaşlar. Çıkabilirsiniz. Hepinize Teşekkürler.''
Yirmi dörtlü yaşlarının başındaydı Bilal hoca. Bana geometriyi sevdirebilmiş hatta daha kapsamlı söylemek gerekirse matematiği bana sevdirebilmiş ilk ve tek hocaydı. Yeri her zaman diğer hocalardan çok daha farklıydı. Ve tuhaf bir şekilde sözünü dinlediğim tek büyük oydu diyebilirim.
Tam çantamı alıp çıkmaya hazırlanırken, arkamdan gelen Bilal hocanın sesi adımlarımı durdurmama sebep olmuştu.
''Hanne.''''Buyrun hocam?''
Bir müddet yüzüme baktıktan sonra konuşmaya başladı;''Sen iyi bir öğrencisin. Her ne kadar derslerle alakan pek olmasa da, zekisin. Zekiliğin sayesinde bir çok sorunun üstesinden geliyorsun.'' Gülümsüyorum sözleri karşısında.
''Seni severim bilirsin. Fakat ders arasında telefonla konuşman, gözümden kaçmadı sanma. Uyarmadı isem sana olan sevgimden uyarmadım. Lakin bir daha aynı şey tekrarlanırsa bu kadar müsamahakar olamayabilirim.''
Haklıydı adam. Dersin ortasında telefon görüşmesi yapmak büyük terbiyesizlikti. Başka hoca olsa yahut başka biri olsa karşımdaki aman yemişim terbiyesizliğini derdim fakat karşımdaki Bilal hocaydı. Belki de bana gerçekten değer verdiğini hissettiğim tek insan. Şu sahte hayatımda, gerçek olan tek varlık gibiydi. Zira şimdiye denk Bilal hoca kadar samimi bir insanla karşılaşmamıştım.
''Ooo. Biz Hanne hanımı defalarca arayalım, umurunda olmasın, hanımefendi başka işi yokmuş gibi, adamlarla köşe başlarında konuşsun. Şu rahatlığa bak.''
Arkamdan gelen ses ile beynimden vurulmuşa dönmüştüm adeta. Furkan'dı sesin sahibi şüphesiz ve şuan Bilal hocayla beni soktuğu durum, feci şekilde alçakçaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂYE
Spiritual-'Bu arada siz kimsiniz?' Sorusu ile zapdetmekte zorlandığım gözyaşlarım usulca intihar ettiler. ' Kusura bakmayın, doktorun söylediğine göre hafızamı kaybetmişim. O yüzden sizi tanıyamadım. Affedin beni. ' diye sürdürdü konuşmasını. Sevdiğim adam...