Yüzüne ışık çarpıyordu. Gözlerini kıstı biraz sonra açtı. Etrafına baktı hala yatağındaydı ama en son hatırladığına göre dışarıdaydı. "Garip, herhalde rüya gördüm." dedi kendi kendine. Saatine baktı yediyi gösteriyordu. Kalkıp hazırlanmaya başladı. Sol omzunda bir ağrı vardı. "Yatarken ters bir hareket yaptım herhalde" diye düşündü ve üzerinde durmadı. Giyindikten sonra kahvaltı alışkanlığı pek olmadığı için mısır gevreğini zevksizce yedi. Artık çıkmaya hazırdı. Dışarıda bunaltıcı bir hava vardı ve Gamze sıcağı hiç sevmezdi. Yürürken yine bir yandan mahalleyi inceliyordu. Daha sonra ileride bir kalabalık gördü. Geçip gitmeyi düşündü ama merakına yenik düştü ve oda kalabalığın arasına girdi. Kalabalığın ortasında yerde bir adam -ceset demek daha doğru olur- yatıyordu. "Yazık, kim ne istedi acaba?" diye düşündü. Biraz daha dikkatli baktıktan sonra zihninde bir şeyler canlandı ve şaşkınlıkla kalakaldı. Bu adamı tanıyordu. Dün akşam iş görüşmesinden dönerken laf atıp sarkıntılık etmişti Gamze'ye. Bu mahalle tesadüflerle doluydu. Adam için dakikalar önce üzülürken şimdi ise belkide haketmiştir diye düşünüyordu. Neler olduğunu öğrenemeden oradan ayrılması gerekti yoksa işe geç kalacaktı. Kalabalıktan ayrılırken dün apartmanda çarpıştığı adamı gördü, yine gözgöze geldiler. Gamze arkasını dönüp aklında sorularla yürümeye devam etti. Çalışacağı okula geldi ve artık yoğun iş hayatının ilk günü başlıyordu. Gördüklerini düşünemeyecek, vakti olmayacak aklı başka şeylerle dolup taşacaktı..