0.8

438 45 2
                                    

On the Nature of Daylight - Max Richter

"En kusursuz cinayet, birinin yaşama sevincini öldürmektir."

Jeon.kook:
Bir aydır hiçbir yerde yoksun.
Yoksa gerçektende dedikleri gibi öldün mü?

İletilmedi

Jeon.kook:
Eğer öyleyse umarım cehenneme gitmişsindir...

...

"Nasıl hissediyorsun Roséanne?"

Karşımda duran 40'larının sonlarında ki, koyu kahverengi gözlü psikoloğuma dudaklarımı birbirine bastırarak baktım. Elim bir ay önce kendi eserim olan bandaj dolu koluma gitmiş sıkıca tutmuştum.

"Hiçbir şey hissetmiyorum."

Dürüst davranıp yalan söylememiş
Ve oldukça sakin cevaplamıştım bu soruyu. Artık yalan söylemek bile içimden gelmiyordu...

"Daha önce ki seyansımızda bana artık bir şeyler hissetmeye başladığını söylemiştin, yanılıyor muyum?"

Ellerimi bandajlarımın üzerinde gezdirmeye devam ederken gülümsedim. "yalan söylemiştim."

Belki yalan söylersem iyi olduğuma inanır beni artık rahat bırakırlar diye düşünmüştüm ama bunun aksine daha çok görüşmeye başlamıştık.

"Bana her konuda dürüst olmanı istiyorum Rosé. Eğer bana karşı dürüst olmazsan senin neler yaşadığını anlayamam deĝil mi?"

Kaşlarımı çatarak ismimin üzerine bastırarak "Roséanne." Dedim. "Sahip olduğum tek isim Roséanne"

Bana sadece bir kişi Rosé ismi ile seslenebilirdi o da yıllar önce ölmüştü zaten. Artık kimsenin kullanmasını istemiyordum.

Bay Patrick başının sallayarak bu sefer kullanmasını istediğim ismimle sorusunu sormuştu. "Peki Roséanne, buraya ilk geldiğin günü hatırlıyor musun?"

Dudaklarımı küçük bir çocuk gibi büzmüş başımı sallamıştım. Tabikide buraya ilk geldiğim o iğrenç günü hatırlıyordum. Unutmak mümkün değildi.

"Hayatında o günden bu güne kadar neler değişti?"

Düşündüm, 13 yaşımdan bu zamana epey bir şey değişmişti.

"Çok ünlü bir sanatçı oldum." Dedim başımı odanın camına çevirerek. Dışarıda felaket bir fırtına vardı. "Herkesin tanıdığı ama nasıl boktan bir hayatının olduğunu bilmediği bir sanatçı.." hayatımda ki en bariz değişim kesinlikle sanatçı olmamdı.

"Vay be resmen çocukluğumu biliyorsunuz!" Demiştim gülerek. "12 yıldır bu boktan yerde sizi dinliyorum."

Bay patrick defterine birkaç şey yazarak
Gözlerime bakmış oldukça sakin bir şekilde konuşmuştu. "Peki bu durum sana ne hissettiryor?"

Dışarıda ki yaĝmur hızlanırken hiç beklemeden cevapladım "Bilmem, galiba acınası biri olduĝumu."

Yeniden eski duygusuz halime geri dönmüştüm. Gerçek ben işte tamda buydu. Duygusuz, asi ve umursamaz

Bay Patrick defterine birkaç şey yazarken bu sefer başka bir soru yöneltmişti. "kendine neden zarar verdiğini bana anlatmak ister misin?"

Bilmem ister miydim?

"canım çok yandı." Dedim sorusunu eş geçerek "acımaz sandım ama acıdı." Güldüm. Fakat bu o kadar samimiyetten uzak bir gülüştü ki Bay patrick yüzüme bakmış ve defterine bir şeyler karalamaya devam etmişti. Muhtemelen kişilik bozukluğum ile ilgili notlar alıyodu. Yine aynı zırvalıkları dinleyecek olmak artık can sıkıcı olmaya başlamıştı.

HATE ME | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin