2.1

403 42 3
                                    

Play With Fire - Sam Tinnesz, Yacht Money

- Ateşle oynamayı her zaman sevmişimdir. -

İyi okumalar <3

--

Elimde içkim, hafiften başlayan sarhoşluğumla pistin ortasında siyah kısa elbisem ve topuklu çizmelerimle tek başıma dans etmem insanların bana garip bakışlar atmasını sağlıyordu. Ünlü biri oldugum için birçok gözün üzerimde olmasına artık alışmıştım bu yüzden geçip yerimde oturmak yerine deliler gibi şarkı söyleyip etrafımda müziĝin ritmine göre sallanmaya devam ediyordum. Sigara ve ter karışımı koku başımı döndürken bunu umursamadım. Sadece onun gelmesini bekliyordum..

Konuşalı yarım saatten fazla olmuştu ve hâlâ geleceğine veya gelmeyeceğine dair hiçbir şey olmamıştı. Belkide yalan söylemiş ve beni sadece başından savmak için geleceğini söylemişti. Bunu asla bilemezdim. Onda garip bir şeyler vardı. Gözlerine baktıĝım ilk anda anlamıştım bunu. Hırslıydı, bunu ona sadece bir kere bakan biri bile anlayabilirdi. Bana karşı asla tabularını yıkmıyordu ve bu kafamın karışmasına sebep oluyordu. Gözleri ve kokusu o kadar tanıdıklık hissiyatı veriyordu ki onu gerçekten tanımak istiyordum. Mesela nelerden hoşlanır, nelerden nefret ederdi? Bunları öğrenmenin tek yolu yine ona çıkıyordu...

"Ne yapacaksan hızlı olsan iyi edersin."

Çok değil sadece birkaç dakika sonra Tanıdık tok sesle omzumun üzerinden hemen arkamda kalan yüzüne baktığımda siyahlar içerisinde kendinden oldukça emin bir şekilde aynı benim gibi yüzüme bakıyordu. Onu hastanede gördüğüm günle aynıydı.

Siyah deri ceket, siyah botlar ve siyah düz tişörtüyle, Boynunda ince zincir ve parmaklarında ki yüzüklerle nefes kesici görünüyordu... bu kadar iyi görünmesi kesinlikle büyük bir haksızlıktı..

"Bir an hiç gelmeyeceksin sandım." Diyerek bedenimi ona doğru çevirip tam karşısında durdum ve elimi ona doğru uzattım. "Neyse ki sabırlı bir insanım."
Bir bana birde ona uzattığım elime ifadesizce bakarken gözlerimi devirip onu beklemeden tuttum elini. Elini çekmedi ama ben tutuyor olmasam, tuttuğu da söylenemezdi.

"Dediğin gibi geldim." Dedi dışarıya nefesini vererek. Burada olmaktan hiç hoşnut olmadığı hareketlerinden oldukça belli oluyordu. "kısa kes ve neyi kanıtlamak istiyorsan hızlı ol."

"Bu gerginliĝinin nedeni kaybetme korkusundan mı?" Sırıtarak yüzüne yaklaşırken gözlerini devirip sinir bozucu bir şekilde güldü ve birden bire durup oldukça ciddi bir şekilde yüzüme bakıp konuştu. "Hayal dünyandan çık Roseanne orası iyi bir yer değil."

Ciddi yüzüne bakıp cevap vermeye bile tenezül etmeden gülümsedim ve tuttuğum elini cekiştirerek beraberimde ilerlemesini saĝladım. Onu üst katta bulunan odalara doğru götürürken hiç bir şey söylemeden peşimden geliyordu. Merdivenden çıktığımızda koridorun sonunda bulunan bana ait olan odaya önce kendim beraberimde de onu soktum. Oda karanlıktı ve köşede yanan gece lambası odanın sadece bir kısmının aydınlanması yarıyordu. Arkama yeniden dönüp kapıyı kilitledim ve anahtarı komidinin üzerinde bıraktım.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Sesinde ki merakla sırıtıp ona doğru ilerledim ve üzerinde ki deri cekete uzanıp tam gözlerinin içine bakarak yavaşça çıkarttım. İçinde kısa kollu tişörtü sayesinde kolunda bulanan dövmeler odanın karanlığına rağmen oldukça hoş bir şekilde açığa çıkmıştı. Parmaklarımı dövmelerinde gezdirirken sessizce mırıldandım. "Bunları daha önce gördüğüme eminim."

HATE ME | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin