Gerçekler

8.1K 322 89
                                    

Hani bazen tam her şey düzene girdi dediğinizde ortalık karışır ve düzene sokamazsınız. Bu da yetmezmiş gibi ne yapacağınızı bilemezsiniz. Bu söz canlandırılsa tam da bu olay olurdu.

Hem olayın verdiği tedirginlik hem de yorgunluğun verdiği etki ile alnımdan soğuk sular boşalıyordu.

Yerdeki soğuk yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Bedenim titriyordu.

Sedyeden tuttunup, titreyen bacaklarımdan bir umut ile ayağa kalkmaya çalıştım. Kalktım ama kalktığım gibi beyaz çarşaflı sedyeye pes edercesine düştüm. Etrafa baktığımda herkes bana bakıp, bir cevap bekliyordu. Yutkundum. Sol elimi nemli siyah saçlarımdan geçirip, arkaya doğru taradım. Etrafa gözlerimi gezdirdim. Herkes beni öldürecek gibi bakıyordu.

Öksürdüm. Elimdeki çakıyı güven istercesine daha da sıktım.

"Şimdi siz benim gerçek ailem olduğunuzu idda ediyorsunuz ama benim geçmişim de evlat edinme gibi bir kayıt yok. Bunu nasıl açıklıyacaksınız?" Esmer tenli, yeşil gözlü çocuk öne çıktı. "Her şeyi pat diye söyleyim mi?" Psikopatça sırıttım. "Her türlü öğrenicem. Pat diye söyle." Derin nefes aldı. "Senin gerçek ailen terör örgütünün 1 numaralı üyeleri" tükürüğüm boğazımda kaldı. Öksürmeye başladım ama o devam etti "ve senin geçmişini sildi."

Ben şu an geçmişimden bir haber yaşamış mıydım? Bir insan geçmişini bilmeden hatalarını, ailesini en önemlisi kendini tanıyamazdı.

Her şeye rağmen dik duran kız gitmiş; onun yerine eğik duran, nefes alamayan birisi gelmişti.

Yeşil gözlü konuşmasına devam etti. "Tereddüt etmene sevindim ama herhalde bunu biliyordun. İtiraz etmedin." eğik duran başımı her şeye inat kalırdım ama gülemedim. " Hayır, bilmiyordum. Sadece neden asker olmamı karşı çıktıklarını öğrendim ama neden beni evlat edindiler ki?" Hepimiz donduk. "Tabii ya. Kendilerine mutlu aile tablosu çizdiler. Bu yüzden polisler şüphelenmedi."

Sedyede duran ellerim titriyordu. Boğazım bir daha açılmamak üzere düğümlenmişti. Kendimi kana bulanmış, çarşafa attım.bur dakika kanlı çarşaf mı? Her yerime baktım. Sağ elimden kanlar akıyordu. Çakıyı sert tutmuştum ve kanamıştı.

Kendimi sırt üstü sedyeye attım. Gözlerimden göz yaşları süzülüyordu. Hayatım yalandı. Kendimi tutamadım ağlamaya başladım. Kimse bir şey demiyor ben sadece ağlıyordum. Cenin pozisyonuna girdim. Canım yanıyordu ama bu aldığım yara için değildi. Aldığım psikolojik bir darbe içindi. Ben tükeniyordum. Hemde hiç olmadığım kadar. Beni herkesin önünde ezikleselerdi bile bu kadar bana koymazdı. Yutkanamıyordum.

Bir süre sonra hıçkırıklarım ağıtlara dönüştü. Sahi ben kimdim? Gerçek ben kimdim?

Kolumda sivriniğne hissetmem ile kapalı gözlerimi açtım. Karşımdaki Buse bana iğne vuruyordu. Bir anda kolundan tutup, kolunu kafamın üstünden geçirip sağ tarafıma aldım. Kafasını tutup duvara bastırdım. "Beni öldürmeye mi çalışıyorsunuz?" Sesim çatlamıştı.

Ayaz ilerledi kolumu onun Kafasından çekti. Ağlamaktan kızarmış açık kahverengi gözlerim ona bir şey yap diye haykırıyordu. Sedyeye yavaşça oturdu. Bir süre beni izledi. Kollarını açıp, bana sarıldı. Onun yanında güvende hissediyordum. Ona titremekten yorgun düşmüş kollarım ile sarıldım. Ağlamam şiddetlendi.

" Ayaz, ben ne yapıcam?! Ben bu mesleği ülkemden onları atmak için elde ettim. Ha söylesene bana ne yapıcam?!" Saçlarımı okşadı. "Geçicek. Hem bir askerin en önemli özelliği soğuk kanlı olması değil midir zaten?" Haklıydı. Biz bu mesleğe ilk ne olursa olsun soğuk kanlı olmaya yemin ederek başlamıştık ama ben sözümde durmuyordum.

Korkusuz AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin