Kaşlarım söyledikleri karşısında havalandı. İstemsizce ondan uzaklaştım. Ne demişti o? Kızım salak mısın? 'benimle çıkar mısın' dedi. Bence hoş çocuk kaçırmada neyseğğğğğğ. Sen bir şey demsen şaşardım zaten.
Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Gerçekten ciddi miydi. Ayaz kırılmış bir şekilde "kabul etmiyor musun?" Yutkundum, ne diyeceğimi bilmiyordum. Kabul et! Bu işler o kadar kolay değil küçük hanım.
Ne zamandır yerde olduğunu bilmediğim gözlerimi onun gözlerine çevirdim. "Bana biraz süre verir misin?" Gözleri bir anda umutla doldu. "T-tabi ki!" Diyerek yanımdan kaçtı. Kaçaması ile arkasında şaşırmış bir ben bıraktı.
Gül gibi çocuğu kaçırdın cık cık. Ben olucaktım şimdi herkesi parmağımda oynatırdım.
Ben senin gibi şeref yoksunu değilim.
Vay vay vay. Yeni kelimeler öğrenmişiz. Herneyse ben senim unutma bunu!
Ufff kapa çeneni.
Bir şey demedim ben.
Koridordan odama gidecekken aklıma Sezgi ve Burcu gelmesi ile tekrardan içtima yerinde geldim.
Bahçedekiler çocukların etrafında toplanmış, Ayaz ise annesine bakıyordu. Annesinin okyanus gibi olan mavi gözü beni dibe çekercesine esir alıyordu. Gözlerimi onun gözünden çektim ve kızların yanına gittim.
Kalabalığı yararak geçtikten sonra Sezgi kardeşini kucağına almış "ben Alya ablamı isterim!" Diyerek ağlıyordu.
Öksürerek "herkes geriye çekilsin!" Dememle herkes beni fark edip, geriye çekildi.
Sezgi'nin yanına oturdum. Saçlarını büyük bir şefkat ile okşadım. "Bir şey mi oldu ufaklık?" Beni görmedi ile gözü parladı. "1. Ben ufaklık değilim. 2. Olarak ben bunları tanımıyorum." Kulağıma yanaştı ve "bunlar hain mi?" Diyerek kulağıma fısıldadı. Demesi ile ne kadar gülmek istesemde bu hayatı boyunca travması olucağı için gülemedim. "Hayır, küçük hanım." Bilerek küçük hanımı vurgulamıştım.
Eliyle arkamdan birisini işaret etti. Arkamı döndüğümde Ayaz ile göz göze geldim. "Bu abi sürekli sana bakıyor. Yoksa düşman mısınız?" Demesi ile bütün askeriye gülmeye başladı. Bende içten içe güldüm ama şimdi sırası değildi. "Sessiz olun!" Dememle Sezgi tekrardan kolumu dürttü. Ne diyeceğini beklerken konuşmaya başladı "eğer düşmanınsa onu döverim, sen hiç merak etme. Hem ben ileride senin gibi bir asker, babam gibi bir şehit olucam. Biraz alıştırma yapmalıyım." Babam gibi şehit olucam diyince bütün askeriye sustu.
Sezgi'nin kafasına hafifçe vurdum. "Benim gibi başarılı asker ol ama benden önce baban gibi şehit olursan bozuşuruz ona göre." Kafasını salladı. Ayağa kalkıp, elimi ona uzattım. 'hadi gel gidelim. Bu arada benim evimi görmek ister misin? Bu arada orda geçici olarak kalı-" sözüm Poyraz ile kesildi. "Ne demek geçici kalıyorum?! Orası senin evin! Eğer evden gidersen seni bulur, yine de eve getiririm!" Gözlerim kocaman açıldı. Sezgi'ye dönüp "bu deli var ya işte o benim abim." Dedim gülerek o da benim gibi güldü.
Yanıma Poyraz geldi ve bir bana bir çocuğa baktı. "Sen kiminle evlenip, çocuk yaptın?" Biraz şakanın zararı yoktu herhâlde. "Abi sen bilmiyor musun? Ben evliyim, bu da çocuğum. Hatta 3.'ye hamileyim. Eğer yüzük nerde diyeceksen söyleyim. Görevde ölürsem diye. Kimliğim belli olmasın." Poyraz kaşları havalanmış bana bakıyordu. "N-ne dedin sen?" Sorusunu Sezgi devam ettirdi. "Sen de kimsin? Annemin yanında ne işin var?" Ben sevdim Sezgi'yi. Yalanımıza ortak oluyor. Poyraz "ay bana bir şey oluyor." Diyerek yere yığıldı.
"Gerizekalı! Daha esirlikten çıkmama 2 ay daha olmadı. Daha sonra savaş çıktı. Nasıl hamile kalmış olabilirim? Kalk şurdan!" Birden ayağa kalkan Poyraz ile geriye adımladım. "Demek sen bana şaka yaparsın!" Bu hâlini hiç görmemiştim. "Yok be ne münasebet! Sen benim abimsin!" Geriye giderken o da beni takip ediyordu. "Abin olduğum daha yeni mi aklına geldi?!" Arkamda hissettiğim karın ile arkamı döndüm. Murat sırıtıyordu. "Merhaba kardeşim!" Diyerek bir anda beni omzuna attı.
Onun karnını tekmelerken "abi! Karizma gidiyor ya!" Kahkhası bittikten sonra konuşmaya başladı. "Karizman gitti zaten!" Aklıma Burcu gelince "dur!" Dedim. Teknelerimde durmuştu. "Ne oldu?" Derken beni yere indirdi. "Burcu'yu unuttum! Onun koruyucu ailesi benim!"derken koşmaya başladım. Sezgi'nin yanına gelince. "Şşt niye yanıma gelmiyorsun?" Bana baktı. Ağlıyordu. "Ne oldu?" Hıçkırdı. "Baksana senin güzel bir ailen var. Mutlusun. Bizi niye istiyorsun ki?" Gülümsedim.
"Çünkü ben siz olmadan yarım elma gibiyim. Hem ben size çok alıştım."
"Cidden öyle mi düşünüyorsun?"
"Tabii" derken elimi tuttu.
Kardeşini kucağıma aldım. Burcu her şeyden habersiz uyuyordu.
"Sezgi, bu ölü gibi yatıyor. Bir şey mi oldu?"
"Yok, abla onun her zamanki hâli. Özel çocuk ve 9 aylık olduğu için çok uyuyor." Derin bir nefes verip, Murat ve Poyraz'ın yanına gittim. "Çocuklarımı unuttuk." Dememle bütün askeriye kahkha attı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
...
Eve gelmiş Burcu'nun mamasını, Sezgi'nin yemeğini yedirmiştim. Sezgi benim odamda uyurken Burcu uykusunu aldığı için uyanık, ağlıyordu.
Sırtına yavaş yavaş vuruyordum ama uyumak nedir bilmiyordum. "Yavrum uyusana. Hamza sana nasıl dayandı?" Saat 2.30'du ve benim çok uykum vardı.
Bütün ev halkı toplanmış uyumasını bekliyorduk. Doruk uyku sersemliği ile "
"neden çocuğu alıp, eve getirdin?"
"1 sen sus, 2 onu çok sevdim. Gerkirse uykusuz kalırım da bu kötü koku nerden geliyor?" Yağız birden ayağa kalktı.
" Ayyy, burcu altını kirletmiş!"demesi gözlerim açıldı. Gözlerim babamda gezindi acaba yalakalık yapsam sorun olur muydu ki?
Öksürerek bütün dikkatleri üstüme çektim. "Canım kardeşim, aslan kardeşim, yiğit kardeşim,cesur kardeşim, kardeşlerin en iyisi, altını temizler misin? Hem ben çok yorgunum." Herkes koro bir şekilde "kardeşim mi?" Bir dakika ben kardeş mi demiştim? Yok baba dedin! "onu boşverin, Buse altını temizler misin?" Ayağa kalkıp "tabiki kardeşlerin gülü." Diyerek çocuğu elimden aldı.
Bölüm bitti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkusuz Asker
Teen Fiction"Üstlerinin adı ne, Binbaşı?!" derken kızgın demiri kolarıma bastırdı. Ne bir tepki veriyor ne de bir mimik oynatıyordum. Dik olan başımı daha da yukarı kaldırdım. " Söylemezsem ne yaparsın, korku?" yüzüme tokat attı. Ağzıma kanın metalik tadı geldi...