🌧️ : İyi Akşamlar ~

60 14 3
                                    

Hatırlatma
⛈️ : Şimdiki Zaman
🌧️ : Geçmiş Zaman

Shinda


Seungmin Elindeki oyuncak peluş köpeği ile ilgilenirken. Alt katta Babasının ve Amcasının bağrışmaları geliyordu. Onları dinlemek istemiyordu ama merakına yenik düşüp dinleme kararı aldı.
Kapıdan çıktı ve Merdivenlerden aşağı indi. Amcası ve babasının onu giremeyeceğini düşündüğü bir basamağa oturdu ve dinlemeye başladı.

"NEDEN ANLAMAK İSTEMİYORSUN TACİTUS!"

"Anlıyorum Aptal herif. Bağırıp durma bana! Bu gün son gün SANG - HUN! Aklını başına topla artık olan oldu"

"Senin için söylemesi kolay tabi değil mi Tacitus! Karın seni aldatmadı ve sen karını öldürmek zorunda kalmadın Tabi! Bir ibne ile yalnız kaldım ne hissettiğimi anlayamazsın!"

"Tanrı aşkına Sang.. Kendi oğluna nasıl ibne diyebilirsin. O senin varisin."

"Katlanamıyorum Tacitus. Onu da gördüğüm yerde öldürmek istiyorum. O piç annesine o kadar çok benziyor ki-"

"Seungmin buraya gel!"

Tacitus amcası Seungminin onları dinlediklerini fark etmiş ve Sang cümlesini tamamlayamadan yanına çağırmıştı. Küçük Seungmin Minik adımlarla amcasının yanına ulaşmıştı ancak babasından okkalı bir Tokat Yemişti.

"SENİ İBNE!! BİZİMİ DİNLİYORDUN!"

Seungmin'in küçük bedeni yere düşmüştü. Babası karnına bir tekme geçirmiş ve küçük çocuk daha da küçülmüştü. Peluş köpeğine sarılmış ve karnına bastırmıştı. Gözlerindeki yaşları ise daha fazla tutamamıştı.
Seungmin ağlarken bir çift güçlü kol onu yattığı yerden kaldırmış ve göğsüne çekmişti.

"Küçücük çocuğa öyle vurulur mu Aptal herif! Öldüreceksin çocuğu!"

"Evet.. Evet.. EVET ÖLDÜRECEĞİM. BIRAK O İBNE'Yİ TACİTUS!"

"Sen kafayı yemişsin. Şuan sağlıklı düşünemiyorsun Sang. Aklını başına al. Sana istediğin kadar tatil. Seungmin bir kaç hafta benim evimde kalacak"

"Oğlumu götürme hakkını sana ki-"

"Tanrı aşkına kes sesini! Seungmin! Gidiyoruz!"

Tacitus yiğeninin küçük elini kavramış ve onu evden dışarı sürüklemişti. Seungmin ses etmemişti. Şuan amcasına minnettardı. Çok korkardı Seungmin babasından. Hiç de sevmezdi babasını. Çünkü babası onun biricik annesini gözleri önünde öldürmüştü. Küçük çocuk 8 yaşında annesinin ölümüne şahit olmuştu. Öyle aptal çocuklardan değildi Seungmin. Biliyordu ölümün ne demek olduğunu. Biliyordu annesinin bir daha gelmeyeceğini. Ve biliyordu. Annesinden sonra sıranın ona geleceğini. Ama küçük Seung her şeye rağmen yaşamak istiyordu. Ölmek istemiyordu. Korkuyordu ölmek denen kavramdan. Kim korkmazdı ki.

Amcası onu ön koltuğa oturtmuş ve kemerini bağlamıştı. Hemen ardından o da binmiş ve minik bedenin yanına oturmuştu.
Lakin beklemediği bir şey oldu küçük Seungmin'in amcası onun kızarmış yanağına bir Tokat atmıştı. Hemen ardından küçük yüzü büyük elleri ile kavramıştı. Ve konuşmaya başladı.

"Bir daha sakın. SAKIN!! düştüğünde ağlama. Düştüğün zaman ağlarsan eğer. Karşındaki kişiye zevk verirsin. Aksine. Acını öfkeye çevir Seungmin. Düştüğünde ağlama. Seni düşüren kişinin yakalarına yapış ve seni düşürdüğüne pişman et"

O saatten sonra anlamıştı Seungmin asla normal bir çocuk gibi olamayacağını. O saatten sonra anlamıştı güçlü olması gerektiğini. Güçlü olmazsa eğer hayatta sürekli ezileceğini anlamıştı.

SKY STANLEY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin