12

69 9 2
                                    

Parti'den önceki gün

-
Ü

zerinden birkaç gün geçen o garip olaydan sonra Izuku bir süre gerçekten kimseyle görüşmemiş sadece sınıftan odasına gitmekle günlük rutinini sınırlı tutmuştu. Ne olduğunu sürekli olarak sorup yüzündeki somurtuşun sebebini merak eden Todoroki'nin aksine Uraraka yanına bir kez bile uğramamıştı. Izuku kızın üzgün bakışlarına üzgün bakışlarla karşılık vermekten başka bir şey yapmıyordu.

Bugün ise hissettiği garip ikilemden çıkamasa da bir süredir olduğundan çok daha iyi hissediyordu kendini. Yanındaki kızı çağırmış olmasının sebebi buydu. Ona çok büyük haksızlık etmişti. Özür dilemesinin vakti gelmişti. Hem de birilerine bir şeyleri anlatması gerekiyordu artık. Zihninden geçen düşünceler bir türlü durmak bilmiyordu.

Kabul etmesi gerekirdi ki ikisinin böyle biteceğini düşünmemişti. Her zaman Bakugou'ya yakın olur diye düşünmüştü, en azından hayatının bir köşesinde olup onu izler zannetmişti. Belki bir arkadaş değildi ama bilirsiniz işte biriydi. Bakugou'nun hayatında herhangi biri.

Ama hayır, artık Kacchan'ın hayatında bir heykel bile değildi. Bu gerçek kalbini acıtıyordu. Yine de Izuku'nun yıllardır öğrendiği bir şey varsa o da boşa kürek çekmemesi gerektiğiydi. Bunca zaman onun peşinde dolaşmış aralarındaki bu saçma ilişkiye izin vermişti.  Hatta aslında bunca zaman çabaladığı için kendini aptal gibi hissediyordu.

Neden sadece kabullenip hayatındaki insanlarla mutlu olmamıştı ki? Neden Kacchan olmak zorundaydı? Hayatında bir çok insan vardı, eskiden olduğundan çok daha fazla arkadaşı vardı. Arkadaşları vardı! Neden sadece Kacchan'da takılı kalmış hayatının merkezi oymuş gibi davranmıştı ki... Kendi aptallığına acıyordu.

"Sen haklıydın." dedi yanında oturan kıza.

Akşam olmuş, sokak lambaları aydınlanmaya başlamıştı. Ortak alanları normalde kalabalık olmasına rağmen bugün kimse yoktu. Haftasonu olmasının gerekçesiyle herkes odasına çekilmişti.

Izuku Bakugou'yla boynuna sarılıp ağladığından beri görüşmemişti. İçten içe çocuğun ona geri gelmeyeceğini biliyordu. Bakugou'nun kendisine sadece cinsel anlamda yakınlaşmasını kaldırabilir miydi onu da bilmiyordu. En azından bir çeşit romantizm oluşmuş birkaç parça anıyı yenileriyle bu kadar çabuk değişebilecek gibi hissetmiyordu.

Kacchan ne zaman bir şeyleri kabullenebilmişti ki zaten? Onla olan ilişkileri duyulduğu anda bunu bitireceğini anlamıştı. Yine de sesini çıkarmamıştı. Geri dönüp baktığında ne kadar da çok kendinden taviz vermişti...

Yanında oturan küt saçlı kız sakince çocuğun gözlerinin içine baktı. Arkadaşının yanında olamadığını biliyor ve bu vicdanını acıtıyordu. Her şeyden çok Izuku'nun günden güne harap olmasını görüp hiçbir şey yapamamak onu bitirmişti. Bu ikiliye en başından beri karşıydı. Birilerini davranışları değiştirmediği sürece de bu böyle olacaktı. Yine de Izuku'yu terkettiği için kendini hiç olmadığı kadar suçlu hissediyordu. Bir parça da kendini suçlu tutuyordu çocuğun kızarmış gözlerinden, morarmış göz altlarından, birbirine girmiş saçlarından son bir haftada bir kez bile yukarıya kıvrılmamış dudaklardan.

Kahveler yeşillerle buluşurken Izuku kıza haksızlık ettiğini farketti. O sadece onun hakkında endişelenmişti. En yakın arkadaşının kötülüğünü istememiş, ilişkilerinin çokta uzun sürmeyeceğini tahmin edip kendisinin bitirmesini istemişti. Ama Izuku o cesareti gösterememişti. Ne yaparsa yapsın..

"Sen haklıydın Uraraka.. O b-beni gerçekten de sevmedi..."

Uraraka yeşil harelerin dolmaya başlamasıyla kollarını çocuğa doğru uzattı. Izuku buna ihtiyacı varmış gibi sıkıca sarmaladı onu.

"S-seni bile karşıma aldım.. Hayatımdaki herkese karşı onu savundum. Anlamalıydım. O kadar aptalım ki Uraraka, beni sevmeyeceğini anlamalıydım."

Uraraka çocuğun yanaklarına süzülen yaşları parmak uçlarıyla sildi. Onun da gözleri dolarken "Senin suçun değildi.." dedi fısıldayarak.

"Ha-hayır benim suçumdu! Sana öyle davranmamalıydım.. Beni s-sevmeyeceğini söylemiştin ama seni dinlemedim.. Beni korumaya çalışıyordun sadece."

Uraraka karşısında içli içli ağlayan çocuğa sıkıca sarıldı. Kafasını onun omzuna yaslarken "Midoriya-kun senin suçun değildi.. Aşık olmaman gereken birine aşık oldun sadece.. " diye usulca fısıldadı çocuğun kulağına.

Izuku yaşlı gözlerini elinin tersiyle silerken "H-haklısın." dedi.

Uraraka çocuğun biraz daha kendine gelmesiyle "Peki aranızdaki ilişki tamamen bitti mi?" diye sordu. İşte Izuku'nun cevabını bilmediği bir soru daha. Neden Kacchan'layken her şey bu kadar belirsiz olmak zorundaydı ki!

"B-bilmiyorum.."

Uraraka bu cevapla sinirlendiğini hissetti.

"Ne demek bilmiyorum?"

Izuku kızın ani çıkışıyla kahve gözlere bakmaya çekinip burnunun üzerindeki çillerde gezdirdi gözlerini.

"Izuku, bu ilişkiyi bitireceksin." Kızın keskin ses tonu itiraz tanımayan bir biçimde söyledi. Kendi iyiliğin için. Nasıl bir halde olduğuna bir bak! Seni yıllardır kabullenmeyen biri için ağlıyorsun.. O seni incitiyor, canını acıtıyor ve seni üzüyor sen ise ona her seferinde geri dönüyorsun! Elinin altındasın resmen, istediği zaman seni elde edebileceğini biliyor. Böyle olmasına izin mi vereceksin?"

Izuku kafasını iki yana salladı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum! On-onsuz nasıl devam ederim bilmiyorum."

Uraraka gözleri dolan çocuğa üzgün bir bakış attı. Dudaklarını yalayarak "Hayır Midoriya, asıl onun sensiz nasıl devam edeceğini bilmiyorsun."

Midoriya kızın gözlerine uzun bir süre şaşkınca baktı. Uraraka dudaklarınu yaladı ve yüzündeki kesin ifadeyle çocuğun gözlerinin içine baktı.

"Ve emin ol devam edemeyecek. Sensiz devam edemeyecek çünkü o görmek istemese de onun hayatı sensin. Ona biraz zaman ver. Sana geri dönecek. Döndüğünde hislerinden emin olmalı. Böylece seni bir kez daha üzmez."

Izuku kızın gözlerine acı çekiyormuş gibi baktı.

"Y-ya hiç dönmezse?" diye korkuyla mırıldandı.

Uraraka çocuğun boynuna kollarını doladı ve onu son bir kucaklaşmanın arasına çekti. İkisi de bunun ne demek olduğunu biliyordu.

"Ne olursa olsun ben burdayım.." diye fısıldadı kız varlığını hissetirmek ister gibi.

Last Chance || 🄱🄰🄺🅄🄳🄴🄺🅄  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin