Gergindi. Gerginlikten tırnaklarını yiyordu. Misafir odası, yukarı kat. Son yarım saattir yaptığı gibi merdivenlerle bakışıyordu. Solukları düzene girmiyordu. Bütün vücudu kasılmış istemeden ellerini saçlarına atmış kıvırcık yeşil bukleleri çekiştiriyordu.
Gergin bir nefes verdi. Bitireceğim demişti. Evet demişti ama bu o kadar kolay değildi. Kırmızı saçlı birinin ona yaklaştığını gördü. Gözleri ahşap merdivenlere öyle bir odaklanmıştı ki etrafında olan biten olayları unutalı çok oluyordu.
"Hey, Izuku. Bakubro nerde gördün mü?" diyerek yanındaki sandalyeye oturdu yorulmuş bir şekilde Kirishima. Son 15 dakikadır Mina'ya yeni öğrendiği dansı gösteriyordu ve hem terlemiş hem de yorulmuştu.
"Bilmiyorum." diye yanıtladı onu Deku. Sesi kısık çıkmıştı, konuşurken Kirishima'nın yüzüne bir saniye olsun bakmamıştı. Gözleri o merdivene sabitliydi. Sanki ordan yukarı çıkarsa hayatı bitecek gibiydi.
"Sen iyi misin? Eğlen biraz." dedi Kirishima gergince.
"Biraz midem bulanıyor sadece." diye yanıtladı onu Deku. Nihayet bakışlarını merdivenlerden çekebilmiş ve kırmızı gözlere odaklanabilmişti. Yüzüne inandırıcı olduğunu düşündüğü bir gülümseme koydu.
"Elimi yüzümü yıkarsam düzelir." dedi ve sandalyesinden kalktı. O koridorda dans ederek kendi halinde takılan birkaç kişinin yanından geçerken "Geç kalma!" diye bağırdı Kirishima, ardından ekledi.
" Birazdan geri sayım başlar.Tabi duyduysan.."
Cümlesinin sonlarına doğru sesi kısılırken elindeki birayı götürdü dudaklarının arasına. Kafasına diktiği sırada Sero yanına geldi.
"Ağır olsana." diye azarladı onu.
Kirishima omuz silkti.
•
İşte gelmişti, işte o gözüne bir canavar kadar korkutucu gelen merdivenleri tek tek çıkmış, beyaz kapının önüne gelmişti.
Açmak istiyordu kapıyı ama eli öylece durdu kapı kolunda. Korkuyordu.
"Daha ne kadar beklemeyi düşünüyorsun?"
Deku yutkundu. Çoktan ifşa olmuştu. Odadan gelen sert ses zaten bekletildiği için sinirlenen çocuğa aitti. Ve birazdan kapıyı açmassa gelip o kapı kolunu götüne sokabilirdi, yapardı.
Odaya girdi ve kapıyı arkasından kilitledi.
"40 dakika Deku. Sikik 40 dakikadır seni bekliyorum."
Deku'nun umrunda değildi bu. Hatta onu bilerek bekletmişti. Evet bunda yukarı çıkmaya korkmasının da bir payı vardı ama asıl başka bir şeyi göstermek istemişti o.
"Ben senin robotun değilim. Ben bir saate göre hareket etmiyorum. Ve emirlere göre çalışmıyorum."
Evet tam da bunu göstermek istemişti. Özgüvenli çıkan sesinin aksine bacaklarının titrememesi için dilini ısırıyordu. Ağzına yayılan metalik tat ile yutkundu. Kırmızı gözler ve açılıp kapanan burun delikleri bir boğayı anımsatıyordu ona.
"Çıkar üstünü." dedi Bakugou.
"Hayır." Deku, diretti.
"Buraya bunun için gelmedim Kacchan."
Sarışın çocuk dudaklarını yaladı dili ile. Sabrının sınırlarındaydı. Elleri kaşınıyordu, patlarsa hiç iyi olmayacaktı.
"Ya ne için geldin, ibne?"
"Kes şunu." dedi anında Deku.
"Sana ibne demeyi mi?"
"Ben ibneysem sende en az benim kadar ibnesin. Altında inleyenin bir erkek olduğunu unuttun mu?" dedi tükürür gibi Deku. Evet, işte şimdi öfke korkudan daha yoğundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Chance || 🄱🄰🄺🅄🄳🄴🄺🅄
Fanfiction"Bir gecelikte olsa Kacchan, senden beni sevmeni istiyorum." Ve bir havai fişek sesi yankılandı odanın içinde. Ardından diğerleri. Renkli ışıklar cama yansıyor, herkes yeni yılı kutluyordu. Havai fişekler havayı aydınlatıyor, alt kattakiler mutluluk...